Çarşamba günü Aydınlık Gazetesi’nin manşeti “Yol Haritasını Öcalan Çiziyor” idi. Aynı gün Sol Gazetesi’nin manşeti “ABD’ye Barzanistan için mi gidiyor?​” olarak atılmıştı. Bu gazetelerin politik partilerin tutumlarını yansıttıkları konusunda herhangi bir kuşku bulunmuyor. Bu politik partilerin de İşçi Partisi ve Türkiye Komünist Partisi olduğunu basını ve politikayı takip eden hemen herkes bilebilecek durumda.

Aydınlık Gazetesi’nin manşeti, Başbakan tarafından açıklanan Öcalan ile görüşmelerin yeniden başladığı haberi üzerine. Buna haber yorum demek daha doğru olacak. Çünkü konuyu İsmet Özçelik köşesinde işliyor. Görüşmelerin yeniden başlamasına ilişkin eleştiriler sıralanıyor, “AKP, Yeni Kürt Açılımını bizzat Öcalan’la planlıyor” gibi “etkili” bir giriş yapılıyor, “ABD’nin üç İsrail projesinin devrede” olduğuna dikkat çekiliyor. Bunlar tahmin edileceği gibi “Türkiye, İsrail ve Kürdistan.” Yorum bu işe Türkiye’nin “hamilik yaptığı”, Maliki ve Esad yönetimlerine karşı muhaliflerin ve Kürtlerin Türkiye önderliğinde bir araya getirilmeye çalışıldığı, ama özünde bunun ABD’nin Türkiye’yi bölme projesinin bir parçası olduğu tespitleri ile devam edip gidiyor. Yorumdan açıkça anlaşılıyor ki görüşmelerin yeniden başlamasına tam bir karşıtlık var.

Sol Gazetesi ise Fars Haber Ajansı’nın Irak’taki El Kanun haber sitesine dayandırdığı bir habere dayanarak bu manşeti atmış. Bu haberde Erdoğan’ın Şubat’ta ABD’ye gideceği, Irak’ta Barzani liderliğinde bir Kürdistan devleti kurulması için ABD’yi ve Batı’yı ikna etmeye çalışacağı iddia ediliyor. Haberin içeriğini bölgeden ve ABD’den bu iddiayı destekleyecek alıntılar oluşturuyor. Sol Gazetesi haberin içeriğini konuyla ilgili tahlil ve tespit yapanların iddiaları ile doldurmuş. Ama manşet her şeyi anlatıyor. Burada artık şu soruyu sormanın zamanıdır, Aydınlık ve Sol’u birleştiren ortak çizgi nedir?

Bunları birleştiren ortak çizgi Türkiye’de ve komşu ülkelerde Kürtlerin elde edebilecekleri haklara karşı düşmanlıktır. Bölge kaynıyor. Başta ABD ve gerici güçler olmak üzere hemen her mihrakın bölge üzerinde çeşitli planları var. Ortadoğu emperyalizmin neredeyse bütün çelişkilerinin düğüm olduğu bir bölge. Kürtlerin bu kargaşa içinde kendi kaderlerini tayin etme, olup bitenden kendi çıkarları için yararlanma hakkı bulunmuyor mu? Bütün gericilere serbest olan ilişkiler, bölgenin devletsiz en büyük halkına yasak mı? Kürtler yanlış yaparsa elbette dostça eleştirilip, uyarılabilirler ama bu düşmanlık niye?
Aydınlık ve Sol’a bakılırsa burada ya da orada Kürtlere her şey yasak! Bölge gericileri yeniden anlaşsın ve Kürtlerin tepesine çöksünler! İstenilen ve olmasından memnun olunacak olan herhalde bu. Peki ama bu ortak çizginin kökeni ne? Rus yazarları için “hepsi Gogol’un paltosundan çıktılar” gibi bir genelleme vardır. Ortak kökene dikkat çeker. Aydınlık ve Sol’un ortak kökeni ise Şefik Hüsnü’dür, ikisi de onun torbasından düşmüşlerdir. Şefik Hüsnü bütün Kürt ayaklanmalarını İngilizlerin, emperyalizmin oyunu olarak mahkum etmiş, şiddetle bastırılmasına ses çıkarmamıştır.

Kısacası özetin özeti şudur: Türkiye halkına, Türklere ve Kürtlere bölgedeki iki eksenden birine dahil olması dayatılmaktadır. Ya İran, Maliki, Esad, Rusya ekseni, ya da ABD, Suudi Arabistan, Türkiye, İsrail ve diğer bazı Batılı emperyalistlerden oluşan eksen. Gericiliğin ideologları ve sosyal şovenizmden etkilenmiş sol çevreler bütün tahlilleri bu eksenlerden birine katılma üzerine yapmaktadırlar. Oysa bölgede Türklerin, Kürtlerin, Arapların ve Acemlerin, yani halkların çıkarı emperyalizm ve gericiliğe karşı kendi ortak eksenleri için çaba göstermekte yatmaktadır. Aydınlık ve Sol gibi düşünenlere sormak lazım, halkların çıkarının nerede olduğunu görmek bu kadar zor mu? 

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et