Hükümet resmen kazık atıyor!
Geçtiğimiz hafta 2012 yılının enflasyon rakamı açıklanınca ortalığı bir sevinç kapladı. Çünkü açıklanan rakam (yüzde 6,16) 2005’ten bu yana en düşük enflasyon rakamıydı.
Patron çevrelerinden, “enflasyonda tarihi bir yerdeyiz” benzeri açıklamalar geldi.
Bu hengame arasında bazı kesimlerin yediği kazık görülmez oldu.
Kimler bunlar?
Öncelikle memurlar ve memur emeklileri.
Açıklanan enflasyon rakamıyla birlikte memura çok küçük bir oranda (yüzde 0.14) enflasyon farkı alma imkanı doğdu
Şöyle ki Temmuz-Aralık döneminde tüketici fiyat artışı oranı TÜİK verilerine göre yüzde 4,14 düzeyinde gerçekleşti.
Bu 6 aylık dönemde memur ne kadar zam almıştı yüzde 4!
Böylece memur, memur emeklileri ve sözleşmelerinin aradaki fark kadar (0,14 puan) zam almaları gündeme geldi.
Bu fark maaşlara yapılacak yüzde 3’lük artışa ilave edilecek. Yani toplam zam oranı yüzde 3.14 olacak denebilir.
Hatırlanacak olursa memura, 2012 yılı için yüzde 4+4, 2013 yılı için 3+3 zam verilmişti.
Peki, ilk 6 da ne olmuştu?
2012 yılı Ocak-Haziran döneminde enflasyon 1.97 düzeyinde gerçekleştiği için memura enflasyondan kaynaklanan her hangi bir zam verilmemişti.
ÇOK AÇIK DEĞİL Mİ?
Şimdi gelelim hükümetin attığı kazığa!
Geçen yılın Aralık ayı fiyatı ile bu yılın aralık fiyatları arasındaki fark bakılıp deniliyor ki 2012 yılında enflasyon yüzde 6.16.
Oysa insanlar sadece geçen yılın Aralık ayında bir de bu Aralık ayında para harcamıyor. Aradaki her ay düzenli para harcıyor.
O yüzden her ay gerçekleşen enflasyona bakıp ortalama fiyat artışı bulunmalı. Zira vatandaş 12 ay boyunca cebinden çıkan paranın toplamına bakar!
Böyle bakınca aralık ayından geriye 12 aylık ortalama fiyat artışının yaklaşık yüzde 9 olduğu görülüyor.
Eee 2012 memur zammı ne kadardı? İlk 6 ay için yüzde 4, ikinci altı ay için yüzde 4.
Aylık ortalaması yuvarlak hesap yüzde 6.
Enflasyonun aylık ortalaması ne kadardı?
Yüzde 9.
Demek ki memur ne kadar alacaklıymış yüzde 3.
Devlet ne veriyor?
Yüzde 0,14.
Yüzde 1 bile değil. Sizce bu açıktan bir kazık mı değil mi?
Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün, işçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarına yapılacak olan zammın bir önceki 6 aylık dönemin enflasyon oranı kadar olacağını söyledi.
Yani işçi ve Bağ-Kur emeklilerine de aynı çarpık rakam!
BİR DE ÖRTÜLÜSÜ VAR!
Şimdi de gelelim örtülü kazığa!
Örtülü kazık enflasyon sepetindeki hesaptan kaynaklanıyor.
Çünkü bu hesap emekçinin gerçek enflasyonunu yansıtmıyor!
2012 sonu itibarıyla enflasyon sepetine bakılınca tam 230 ürünün fiyatının yüzde 6.16’lık enflasyon rakamının üzerinde arttığı görülüyor.
Bu ürünler içinde emekçilerin günlük hayatta en çok kullandığı ürün ve hizmetler ağırlıkta.
Ulaşım, ısınma, su elektrik, kira, tüp gaz vb.
Elektrik yüzde 20, su yüzde 20. Odun, kömür aynı oranda.
Zeytin yüzde 10’un üzerinde, makarna yüzde 10’un üzerinde. Ulaşım ha keza öyle!
Bu da ülke emekçisinin, yoksulunun ortalama enflasyon içinde görmediği ama hissettiği bir kazık!
Merkez Bankası enflasyon hedefini yine tutturamadı. Hedef yüzde 5’ti, gerçekleşme yüzde 6,16 oldu.
Yani yüzde 23’lük bir sapma söz konusu.
Enflasyon hedeflemesine geçildiği 2005 yılından beri durum aynı!
Son 7 yılın enflasyon hedefi tutturulsaydı, birikimli enflasyon yüzde 38,8’de kalacaktı. Ama evdeki hesap çarşıya uymayıp her sene hedeften sapma olunca gerçekleşen enflasyon 7 yılda yüzde 67,8’i buldu.
7 yılda yüzde 75’lik büyük sapma.
Hâlâ bu hedeflenen enflasyon kazığını yemeye devam edecek miyiz?
‘OLEY’ ÇEKME SIRASI FAS’TA MI?
Ders niteliğinde, bilinen gerçekleri bir kez daha doğrulayan gelişmeler yaşandı!
Ford, İngiltere’den çıkıp üretimi Türkiye’ye kaydıracağını açıklayınca sevinç çığlıkları atılmıştı, “Ford’un krizi Gölcük’e yaradı” diye!
Kapatmanın ardından İngiltere’de 1500 kişinin işsiz kalacak olmasına aldırılmadan “Olsun biz işimize bakarız arkadaş!” denilmişti.
Renault Clio 4 serisinin yüzde 70’inin Bursa üretileceği açıklandığında aynı tepki verilmişti.
Türkiye’deki üretimin artırılmasının Fransa’daki işçileri işsiz bırakacağı… İspanya’daki yüzde 13’lük üretimin sıfırlanacağı… Bilgileri oldukça serinkanlı bir şekilde bir şekilde verilmişti.
Firmalar Türkiye işçilik ucuz diye geldiğine göre (Firma yetkilileri araç başına en az 1000 Avro kâr edeceklerini söylüyorlar) biz de sormuştuk: “Diyelim ki Avrupa’daki kriz fiyat rekabetini kızıştırdı. Firmalar da Türkiye’ye geldi. Peki ya fiyat rekabeti daha çok kızışırsa ne olacak?
Cevap açık! Patron ya köleliği dayatacak ya da daha ucuz ülkeye kaçacak. Ümraniye Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde büyük otomotiv tekellerine elektrik aksamı üreten Delphi Packard Fabrikası Fas ya da Slovakya’ya taşınma kararı aldı.
Sebep: Daha ucuz emek!
Şimdi ‘oley’ çekme sırası Fas’ta mı?
Başka türlü düşünmenin, başka türlü örgütlenmenin vaktidir artık.
METAL KIYIMINDAN ÇIKAN DERS
Buzdolabı, otomobil, televizyon vs.
Mevsimlik ürün müdür?
Hayır!
Öyleyse bu sektörlerdeki üretim rekorlarına rağmen yaşanan işçi kıyımı neden?
Metal sektöründe son bir aç içerisinde büyük bir işçi kıyımı yaşanıyor.
Toplusözleşme öncesi, Bursa’dan Eskişehir’e uzanan eylemlerle adeta ‘metal fırtına’ eserken eylem yapanlardan bazıları işten atıldı önce.
Elbette bu bir gözdağıydı!
Eylemlerin kırılması noktasında etkili de oldu denebilir.
Ama şimdi eylem yapmayan işyerlerinden de patır patır işçiler atılıyor.
Öyle kurulmuş ki üretim çarkı, sessizlikle, kabuğuna çekilerek geçiştirilebilecek, bekledikçe değişecek bir süreç değil bu!
Bir kez daha yaşanarak görüldü ki sessizlik kurtarmaz bu kıyımdan.
Çözüm ne olabilir ki? Daha cesur, daha örgütlü, daha güçlü ve Türkiye çapında bir atak yapmaktan başka!
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/274319.jpg)
Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi
600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşmesi görüşmeleri dün başladı. Ek iş yapmadan geçinemez hale gelen işçilerin temel talebi yoksulluk sınırının üzerinde ücret. Kamuda 4 ayrı kuşaktan savunma sanayi işçilerinin aktardığı deneyimler de taleplerin ancak birlik olup, mücadeleyi göze alınca kazanılabildiğini gösteriyor.
Evrensel'i Takip Et