Kalınan yerden devam
Geçen haftaki yazımızı “halkların çıkarının nerede olduğunu görmek bu kadar zor mu“ diye sorarak bitirmiştik. Bugün buradan ve bir köşe yazısının sınırlılıklarını da dikkate alarak devam edeceğiz.
Bölgenin halkları, yani Türkler, Kürtler, Acemler, Araplar, vb.nin ortak çıkarının, bu bölgeye dışarıdan yapılan emperyalist ve gerici müdahalelere karşı ortak tutum almaktan geçtiği çok açıktır. Bölgenin gerici devletleri –Türkiye, İran, Irak, Suriye vb-, kendi halklarını ve bölgenin diğer halklarını –örneğin hep birlikte Kürtleri- baskı ve terörle yönetme, onların hareketlerini bastırma konusunda bazen açık, bazen de zımni bir anlaşma içinde oldu. Bu konuda emperyalist, gerici güçlerin destek ve onayını da çoğu zaman arkalarını aldılar.
Bugün ortaya çıkmış gerçek duruma bakarak söylemek gerekiyor ki, ne yazık ki henüz halkların ne kendi gericilerine, ne de emperyalist müdahalelere karşı güçlü ve ortak bir mücadele cephesi –buna karşın ilerici, sosyalist örgütler bazen ortak platformlarda bir araya geliyorlar- bulunmuyor. Bölgedeki durum, eski güç ilişkileri, bu ilişkilerin ortaya çıkardığı statüko ise her yönden gevşiyor ve çatırdıyor. Irak ve İran’ın gerici yönetimlerinin Türkiye’yi yönetenlere “siz ne yapıyorsunuz, Irak’ı parçalayarak kendiniz de parçalanacaksınız, gelin eski ilişkilere, statükoya dönelim” yollu çağrı ve açıklamaları, hatta bu yöndeki eylemleri, bu durumu yeterince açıklamaktadır.
Sorunu Irak Kürdistanı –Güney Kürdistan- üzerinde sınırlayarak tartışacak olursak, ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır. Kürtler Irak’a yapılan emperyalist müdahale sonrasında kendi kaderlerini tayin etme konusunda eskiye göre oldukça elverişli koşullar elde etmiştir. Buna karşın Irak Kürtleri ne Irak’a yapılan emperyalist müdahalenin, ne de bölgede kışkırtılan etnik ve mezhepsel çatışmanın sorumlusu değildir. Buna karşın Halepçe gibi katliamlara maruz kalmışlardır. Böyle olmasına rağmen, bölgede sadece emperyalistlerin plan ve müdahalelerini gören, ama halkların istek ve arzularını görmeyenler, Iraklı Kürtlerden eski durumlarına razı olmalarını beklemektedir.
Böyle bir durumda Iraklı Kürtlere, Barzani yönetimine ne denilebilir? Bizim tarafımızdan denilebilecek en fazla şunlar olabilir: Emperyalist devletlere, bölge gericiliklerine alet olacak bir politika izlemeyin, elde ettiğiniz avantajları ve konumu bölgenin diğer ülkelerinde yaşayan Kürtler ve onların çıkarları aleyhine kullanmayın. Bağımsız, onurlu, demokratik bir ulus olun!
Peki Iraklı Kürtler böyle davranmazsa ne olur? Bu durumda ne yapılacaksa Iraklı Kürtler yapacaktır, bu onların hakkı ve görevidir. Iraklı Kürtlere ve onların kendi kaderlerini tayin haklarına yönelik en küçük bir saldırıya katılmayı bile aklımızın ucundan geçirmememiz gerekiyor. İşin bu bölümüne katılanların ise, “emperyalist oyunlar” vb. gerekçeler ortaya atarak enternasyonalizm, sosyalizm, komünizm gibi kavramları kirletmemeleri gerekiyor. Onlar sadece sosyal-şovenistler ve gerici sıfatlarını hakedebilir.
Sözün özü şudur: bir ulusun geleceğini tayin etme hakkı, sadece o ulusun kendisinin karar verebileceği bir haktır. Hiç kimse uluslara ısmarlama bir gelecek çizmemelidir. Büyük Ekim Devrimi’nden sonra Finlandiya’nın ayrılma ve bağımsızlık hakkını tanıyan Bolşevikler ve Lenin aptal değildi! Finlilerin gerici bir yol tutabilecekleri pekala biliniyordu. Ki o Finlandiya İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilerin aleti olarak, kendisinin bağımsızlığını tanıyan Sovyetlere saldıran bir ülke olmuştu. Böyle oldu diye ilkesel meselelere sırt çevrilemez. Ama bu tür meselelerde doğru olanı göstermeye çalışmak da hakkımızdır.
Bölge halkları için ise söylenecek şudur: Önce kendi başınızdaki gericileri, işbirlikçi egemen sınıfları, sermaye egemenliğini yıkmak için mücadelelerinizi geliştirin, bu mücadele içinde birbirinizle kalıcı ve ortak geleceği inşa edecek zemini inşa edin. Birbirinizin haklarına saldırmak ise, zaten emperyalizmin istediğini ona vermektir. Dost ve kardeş olursanız, birbirinizin haklarını tanıyıp onlara saygılı olursanız, emperyalizmin oyunlarını da boşa çıkarmış olursunuz. Bizim “dilek ve temennilerimiz” de bunlardır!
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284338.jpg)
Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal
![Kadınların kaleminden hayat: Eskişehir Edebiyat Atölyesi](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284336.jpg)
Kadınların kaleminden hayat: Eskişehir Edebiyat Atölyesi
![Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/254547.jpg)
İletişim Başkanlığı deprem raporu: Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı
![Çayırhan işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüyüşü devam ediyor:](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284233.jpg)
Evrensel'i Takip Et