Olimpik gündem, Çerkezler ve Soçi
Geçtiğimiz hafta spor dünyası birkaç “olimpik” gelişmeye sahne oldu. Her şeyden önce 2020 Olimpiyatları için 3 aday şehir; İstanbul, Madrid ve Tokyo bütçelerini açıkladı. Buna göre organizasyon bütçesi artı yapılacak inşaatları göz önüne aldığımızda Türkiye 13.2 milyar sterlinlik maliyetle açık ara önde. Tokyo, toplam 5 milyar sterlin, Madrid ise 1.7 milyar sterlinlik bir harcama haritası çıkardı. Genelde bu ilk açıklanan rakamların katlanarak arttığını hatırlatmakta fayda var. Örneğin İngiltere, Londra Olimpiyatları için halkın olurunu aldığında bütçe 2.4 milyar sterlindi. 2012’ye gelindiğindeyse resmi bütçe 11 milyara fırlamıştı.
2020’den 2016’ya –ve tabii 2014 Dünya Kupası’na- gelecek olursak Rio de Janeiro’da da “olimpik faaliyet”ler hız kesmeden devam ediyor. Daha önce Evrensel’den de okuduğunuz üzere tarihi Maracana Stadyumu ve çevresindeki “özelleştirme” çalışmaları kapsamında hedefte 2 bölge var. Biri, kentin en eski ve başarılı devlet okullarından Friedenrich’in; diğeriyse yerli halklar için önemi büyük olan müze, Museu do Índio’nun yıkılmasını ön görüyor. 1862’de inşa edilen müzeye bağlı bir binaya, 6 yıl önce yerleştirilen ve Maracana kabilesi olarak da bilinen yerli grup, bu hafta zorla tahliye edilmek istendi.
Okul ve müzenin bulunduğu bölüm, turistlerin stadyum çevresinde daha rahat hareket edebilmesi için yıkılmak isteniyor. Planlarda onun yerine bir otopark yapılması var. Rio Valisi Sergio Cabral, bunun FIFA’nın talebi olduğunu iddia ediyor. Rio belediye başkanlığı seçimlerinde yarışan ve yüzde 28 olarak 2. olan sosyalist Marcelo Freixo’nun da akıllıca bir önerisi mevcut. Freixo, her şey turistler içinse, turistlerin stadyumun yanında tarihi bir bina görmeyi, otopark ya da fast food tekeli görmeye tercih edeceğini söylüyor.
Her şeye rağmen geçtiğimiz hafta polislerin ilk zorla tahliye denemesi püskürtüldü. Ancak her an yeni bir saldırının gerçekleşebileceği endişesi var.
Brezilya’ya dair ikinci olimpik gelişme seks turizmiyle alakalıydı. Rio’da 4 bin üyesi olan Hayat Kadınları Birliği Başkanı Cida Vieira, 300’ü aşkın seks işçisinin ücretsiz İngilizce kurslarına katılacağını açıklamıştı. Büyük spor organizasyonları “seks turizmi”ne “katkı”ları sebebiyle de sıkça gündeme geliyor. Belli ki Güney Afrika’dan sonra Brezilya’da da bu, önemli bir gündem olacak.
Ve Rusya. 2014’te düzenlenecek Soçi Kış Olimpiyatları, Rusya’yı yönetenler için önemli bir organizasyon. Ortadoğu üzerinden şekillenen kamplaşmanın taraflarından Rusya, ordusunda 650 milyar dolarlık bir revizyon planını yürürlüğe koydu. Dünya silah pazarının da yüzde 24’üne sahip olduklarını düşünürsek Putin’in son dönemde meşhur hale gelen “Piyesin başında bir silah varsa, sahnenin sonunda patlar” alıntısı daha anlamlı hale geliyor. Evet Rusya, Türkiye ve Türkiye’nin taşeronluğunu üstlendiği ülkelerden daha açık sözlü. Ancak demokratiklik konusunda bir farkları olduğu söylenemez.
Rusya’nın Soçi Kış Olimpiyatları’nı kullanarak demokrasi ve insan hakları konusunda dünya çapında bir tanıtım çalışması yapacağı konuşuluyor. En azından Batı destekli “sivil toplum örgütleri”nin uyarısı bu yönde. Bense bunun Rusya gericiliğinin çok da umrunda olduğunu düşünmüyorum. Umurlarında olsa 1864 Çerkez sürgünü/soykırımıyla asıl kimliğini kaybeden üstelik Çeçenya, Abhazya, Osetya gibi kangren etnik sorunların yaşandığı bölgelerin komşusu Soçi gibi bir merkezi seçmek akıllıca olmazdı.
Rusya, Soçi’de zorla tahliyelerle dolu bir Kış Olimpiyatları deneyimine hazırlanırken, 150 yıl önce anayurtlarından sürgün edilen yüz binlerce Çerkez’in adını anmıyor. Çerkezlerse Soçi’nin popülaritesini kullanarak seslerini duyurma fırsatı yakalayacak. Bunu yaparken bağımsız kalabilmeleri, dünyanın ezilen halklarının, demokratların, komünistlerin desteğiyle de ilintili.
Evrensel'i Takip Et