Zonguldak'tan yükselen çağrı
22 yıl sonra, Türkiye işçi sınıfının, sınıftan yana sendikacıların, emek yandaşı çevrelerin gözü ve yürekleri bir kez daha Zonguldak’ta.
22 yıl önce, 89’da başlayan Bahar Eylemleri’nin zirvesi olarak yükselen Zonguldak madencilerinin Büyük Ankara Yürüyüşü bugün de hâlâ işçi sınıfı mücadelesinden söz ettiğimizde ilk akla gelen eylem olmaya devam ediyor.
7 Ocak 2013’te sekiz madencinin hayatına mal olan metan gazı patlaması, “bardağı taşıran son damla” etkisi uyandırınca, Zonguldak işçileri bir kez daha ayağa kalktı. Milyonlarca işçinin gözü, 22 yıl sonra yeniden Zonguldak’a çevrildi.
Dün Zonguldak’ta 20 bini aşkın işçinin katıldığı eylem, 1991’deki büyük eyleme göre belki daha mütevazı ama talepleri itibariyle ve işçi sınıfının mücadelesinin kıstırıldığı köşeden kurtulup ayağa kalkması için, son derece önemli bir girişim olarak gelişti. Pek çok sendikacı, değişik sendikadan işçiler, maden işçisinin, “Güzel ölmek istemiyoruz. Taşeron çalışmasına son!” çağrısına yanıt verdi; Zonguldak’ta maden işçilerine desteklerini sundu. Zonguldaklıların deyimiyle Zonguldak 22 yıl sonra yeniden “Zonguldak işçidir” kimliğini dosta düşmana gösterme fırsatı buldu.
Kuşkusuz ki Zonguldak’ta bir mitingle öne çıkan eylemi önemli yapan eylemin “taşeron çalıştırmaya karşı” ilk birleşik işçi eylemi olmasıdır.
Bugüne kadar, “taşerondan parasını alamamış”, “sendikalaştıkları için işten atılmış”, “sigortası yapılmamış”, “iş kazasında arkadaşlarını kaybetmiş” işçilerin çok sayıda eylemi olmuştur; taşeron çalışmasının lanetli bir çalışma olduğu değişik zaman ve biçimlerde dile getirilmiştir. Ama ilk kez çeşitli sendikalar, çeşitli iş kollarından işçiler ilk kez, uzun bir yol kat ederek, maden kazalarıyla sembolleşmiş bir ilde buluşarak, “taşeron çalışmasının bütün iş kollarından kaldırılması”, “iş güvenceli”, “kurallı”, “işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uyan bir çalışma” talepleriyle alana çıkmışlardır. Bu elbette sadece Zonguldak’ta taşeronda çalışan işçilerin değil, sadece Zonguldak’a diğer illerden giden işçilerin değil, sadece tüm ülkedeki taşeron işçilerinin değil taşeronda olsun kadrolu olsun, kamuda olsun özel sektörde olsun tüm işçilerin, tüm kamu emekçilerinin talebidir “Taşerona hayır!” demek. Çünkü taşeron çalışması, esnek çalışmanın koçbaşı olarak tüm emeği ile geçinenleri tehdit eden bir çalışma biçimidir.
Bu yüzden de Zonguldak’taki mitingde öne çıkan talepler tüm emeği ile geçinen emekçilerin talebidir.
Bu yüzdendir ki, “Tüm emekçilerin gözü Zonguldak”tadır ifadesi bir abartı değildir.
Öte yandan işçi sınıfının sendikal mücadelesinin yıllar içinde en geriye düştüğü bir dönemde bu girişim, sendikal hareketin ayağa kalkması için bir fırsat yaratması da dikkate alındığında, bu eylemin aynı zamanda sendikal hareketin yeniden ayağa kalkması için bir vesile olabileceği için de ayrıca öneminden söz etmemiz gerekir.
Bütün bu nedenlerden dolayıdır ki, işçi sınıfının içinde bulunduğu koşullar Zonguldak’taki mitinge ve onun etrafında oluşacak birliğe, Büyük Zonguldak Eylemi’nden daha önemli bir misyon yüklemektedir.
Kısaca söylersek 22 yıl önceki Büyük Zonguldak Eylemi, Bahar Eylemleri’yle başlayan sürecin bir sonucu, zirvesiydi. Dün Zonguldak’taki eylem ise, sınıf hareketine bir virüs olarak bulaştırılan ve tüm işçi sınıfına ve emekçilere yönelik bir saldırı olan taşeron çalışmasına karşı bir mücadele çağrısı, bir başlangıçtır!
Bu yüzden de tüm işçi sınıfı, sınıf partisi, sınıftan yana güçler ve sendikacılar tarafından son derece önemsenmesi gereken bir eylemdir. Umalım ki, Zonguldak’taki çağrı, “Ben bu mücadelede varım” diyen sendikacıların (sendikaların da) aralarında birileşerek mücadelenin başına da geçtikleri bir mücadeleye dönüşsün!
Evrensel'i Takip Et