13 Şubat 2013
DİĞER YAZILARI
Hadi yine iyiyiz 6 Şubat 2025
Sorun modelde 30 Ocak 2025
Tan ile Bulu 23 Ocak 2025
İkinci çocuk 16 Ocak 2025
Pislik 9 Ocak 2025
Benim adamımdan hoca 2 Ocak 2025
Ne çabuk unutuyoruz 26 Aralık 2024
Yeter ulan 19 Aralık 2024
Esaaad 12 Aralık 2024
Zekai Çıngıllıoğlu 5 Aralık 2024
YAZI ARŞİVİ

Soğuk bir Londra akşamı. İş çıkışı en yakın İngiliz kahvesinde yarım litre birasını, yarım fincan İtalyan kahvesini yağda kızarmış balığıyla birlikte yudumlayan yorgun insanlar metrolara yönelmiş. Göz göze gelmek yasakmışçasına insanlar ellerindeki kitaplara, akşam gazetelerine kilitlenmiş. Birbirlerini çaktırmadan süzen şık giyimli hanımlar ve onları yine gizli gizli izleyen erkekler. Kocaman naylon poşetler dünyanın en pahalı caddesinin en ucuz dükkanının markasını taşıyor. Dipsiz kuyuya inen yürüyen merdivenlerden yeryüzünün derinliklerine doğru kayıyoruz. Kutsal kitaplardaki “Yerin yedi kat dibi” burası olmalı. Üstümüzden geçen tren vagonlarının dehlizlerde çıkardığı önce yükselen, sonra yavaş yavaş uzaklaşan uğultular kimsenin umurunda değil.
Dehlizin dulda bir yerinde mukavva kutusundan evinde soğuktan korunmak için üzerini çaputlarla örtmüş John. Önünden geçenlerin binde birinin bile ilgisini çekmediği parmak uçları açık eldivenli elini uzatmış.
- Çeynç piliz
Bizdeki “Allah rızası için, çocuklarının, sevdiklerinin baaşı için” anlamına geliyor.
John asker eskisi. Irak’ta, Basra’da İngiliz ordusu için savaşmış. “Geri hizmetteydim. Sıcak çatışmaya girmedim” derken kendine bile itiraf edemediği suçların ağırlığını John ile vicdanı arasına bırakarak neden burada yaşadığını sormuyoruz. Batı ülkelerinde, özellikle İngiltere’de evsizlerin çoğu eski asker.  Para için yaptıkları pis işlerden ellerinde para da kalmamış. Kraliyet ordusunun, üzerinde güneş batmayan imparatorluğun, Kraliçenin, Britanya’nın şanlı onuru için savaşıp, bu onura uygun bir gelecek planlarlarken işleri bitince kendilerini tıpkı ABD’deki meslektaşları gibi mukavva kutuda bulmuşlar.
Mukavva kutuda da rahat yok. Polis, kentin genel görüntüsünü bozdukları için, mukavvacılara rahat vermiyor. Gece metro girişlerini demir parmaklıklarla kapatmaya başlamış.
“Irak’a giderken en pahalı güneş gözlüklerini almıştık. Sanki tatile, kumsalda güneşlenmeye gidiyorduk. Daha pis işleri Amerikan ordusuna yaptırmayı tercih ettiğimizden Irak’ın derinliklerine onları gönderip biz Basra kıyılarında yakamozları seyredecektik. Kısa süreli İsviçre moral turları yapmayı ve sonra kazandığımız para ile ülkemizde üniversite eğitimi almayı hayal ediyorduk. Mukavva kutuya kadar hayalimiz azalarak sürdü. Yanlış yaptık.”
Savaşların her iki taraftan kazananlarının ılık sularda teknelerinde kokteyllerini yudumlayanlar, kaybedenlerinin her iki taraftan mukavva kutularda yaşayanlar olduğunu John’a  bakışlarımızla anlatarak, çocukluğumuzda Eminönü Draman otobüsüne binerken verdiğimiz mücadelenin tecrübesiyle, gürültüyle gelen tren vagonuna attık kendimizi.
Her renkten insanın nefesinin birbirine karıştığı bu küçük vagonda kulaklarımızda yankılanıyordu barış için Roma ile savaşmış İsa havarisi Johannes’in isimdaşı John’un sesi.
“Çeynç piliz”

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et