66'ya bağlamışım ömrümü..
Sonunda o da oldu ve Şubat’ ın 11 inde başlayan ömür, doğduğum gündenberi onla bunla şunla çarptığı yetmezmiş gibi bir de altıyla çarptı ve getirdi 66’ ya bağladı beni. Daha başlarken yirmiyi çekti ardından da kapalısın diyerek kırkla oyunu bitiriverdi. Oynama fırsatı bırakmadan 66 ya bağlayıverdi. Ömür bu, bir şey diyemezsin, direnemezsin! Bakalım yediyle de çarpılacak mıyım!..
“Ömür denilen şey küsecek denli çok mu?” diyerek barışa çağırsa da şarkı o çokluk tartışılır bir şeydir. Kimine göre küsmeye bile yetmeyecek denli azdır, kimine göre yeterince küsecek denli de çok. Oniki yaşında onüç kurşunla sırtından vurularak öldürülen Uğur Kaymaz’ ın küsecek zamanı bile olmamıştır büyük olasılıkla. Ya da doğuştan küskündü de onun için vermişti sırtını adresi belli kurşunlara. Bir bombayla param parça olduğunda ondan daha uzun bir ömrü olmuştur öteki Uğur, Mumcu’ nun. Ama gerçekten uzun muydu onunki de? Yani yeterince?
Başka türlü bakılırsa bir de bu ömür denilen şeye. Yani diğer uçtan. Doksanında bile bir kız çocuğunu cinsel isteklerinin oyuncağı yaparken kendisini üzmez kılsa da başkalarını üzen adamın, kaç kişiyi; hem de kaç kez yaşamdan küstürecek denli uzun olmuştur ömrü. Yeterinden de, gereğinden de uzun sürmüştür ömrü.Tutuklu gazetecilerin gazetecilikten tutuklu olmadıkları söylendiğinde bu gazeteci kılığına girmiş kendini üzmez, başkalarını üzen adamın düşünüldüğünü düşünmüşümdür hep. Onun için bu yandan bakınca da çok görünüyor bu ömür. Ömür boyu küstürecek denli hem de.
“Dert içinde sevinci bul da yaşa” diye öğüt verir Hayyam. Sonra da “Haksız düzende haklı ol da yaşa / Sonu nasıl olsa yokluk dünyanın / Varından yoğundan kurtul da yaşa” diye sürdürür o öğüdü. O dörtlüğü okurken satır aralarından ise bir başka dörtlüğünün sözleri çıkar gelir. Yani, “İyi mi al şarabı, cennet et bu dünyayı / Öbür cennete ya girer ya giremezsin” de der gibidir. Oysa, “Kim görmüş bu cenneti, cehennemi? / Kim gitmiş de getirmiş haberini ? / Kimselerin bilmediği bir dünya / Özlenmeye, korkulmaya değer mi ?” diyen de kendisidir. Onun için “cennet et bu dünyayı” diyor belki de! Gel de cennet et, cinnetlik şu dünyayı.
En iyisi boş mu vermek ne! Aldırmamak ona, buna ve şuna. Nazım Hikmet “Yaşamayı ciddiye alacaksın” dese de. “Yani o derece, öylesine ki / yetmişinde bile, mesela, zeytin dikebileceksin / hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil / …yaşamak yanı ağır bastığından” diye sürdürse de sözü. Tamam ciddiye alalım yaşamı, zeyin ağacı dikerek cennet edelim bu dünyayı da hiç değilse biraz güzel olsa. Şöyle Nükleer, termik, hes düzeneklerinden yoksun bir bahar gibi, yeni açmış çiçek gibi. Ablam olacak ozan eskisi Yücel Yıldırım’ ın “Yeşerti “ diyerek anlattığı bir dünyada. “Hani yağmur sonrası bir serinler / Tüm doğa / Rüzgar içine içine eser insanın / Bir inceden / Hani bir aydınlanır ortalık / Yeşil daha bir gülümser / Toprak daha buram buram / Hani bir kurtulur insan / Yağmur sonu / Düşünceden / Bir ak dolar da içi / Bir sıcak / Düşleri bir sıyrılır hani / Geceden / O kez umutlarım bir olumlu yeşerir / Bir yeniden”
Bu güzel dizelerden sonra “66’ ya bağlamışım ömrümü / Gün gün deler geçer gönlümü / Yaşlılıktan kolay bilirim ölümü / Ölüm beni korkutmuyor a dostlar” diyerek hiç beceremediğim ozanlığa öykünmem kendime verdiğim bir doğum günü armağanı olarak hoş görülsün artık. Ömür sayım artmış olsa da karamsarlık dünyanın, yaşamın karanlığından. Yoksa her yaşın bir başka güzelliği olduğuna inananlardanım.
66 bağlanmanın coşkusuyla öylesine dağıtmışım ki kendimi, geçen haftaki yazımda yorumcuları kınarken “Otuzbir artı beş dakika boyunca söz düzdükten sonra…” diyecekken z harfini koyamamışım; koyamadığımı da görememişim üstelik. Benim göremediğimi sayfaya koyanlar da görememiş, düzdükten sözcüğü düdükten olmakla kalmamış, tümceyi de bozmuş. Bu görmezlikten dolayı yanlışımı gören okurlardan özür dilerim. Doğal olarak bir özür de, bugünü bütünüyle kendime ayırdığım için diliyorum. 66’ ya verin artık. Çünkü, “Dün ben sizin gibiydim, yarın siz benim gibi olacaksınız !” Yaa!.. Böyle yazdırmış ozanın biri gömüt taşına.
Herkesin öz yılı olabildiğince iyi olsun, bütün sayfalar da arada sırada şiirle dolsun.
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284338.jpg)
Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal
![Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/254547.jpg)
İletişim Başkanlığı deprem raporu: Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı
![Çayırhan işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüyüşü devam ediyor:](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284233.jpg)
Özelleştirme karşıtı yürüyüş sürüyor: Eylemler üretimi de etkilemeli
![Diyarbakırlı işçiler sürece ilişkin temkinli, iktidardan umutsuz](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/280807.jpg)
Evrensel'i Takip Et