Müjdenin altındaki felaket!

Geçtiğimiz hafta farklı günlerde, farklı gazetelerde bolca kaya gazı haberleri yer aldı. Bu haberler üzerinden bayağı bir ‘gaz’ verildi.
Önce, “ABD’lilerin hazırladığı rapora göre Türkiye milyarlarca metreküp kaya gazı rezervi var” haberi yapıldı.
Bu habere göre yılda 45-50 milyar metreküp doğalgaz tüketen Türkiye, 10 yıl boyunca bu ihtiyacını karşılayacak bir rezerve sahip!
Sonra, Türkiye Petrol Jeologları Derneği’nden açıklama geldi: Türkiye’de 40 yıl yetecek ‘kaya gazı’ var.
Ardından, enerji devi Shell’in Güneydoğu’da…
ABD’li Trans Atlantic’in Trakya’da…
Maden Tetkik Arama’nın (MTA) da Orta Anadolu’da…
Kaya gazı arama işlemlerine çoktan başladıkları hatırlatıldı.
Ve son müjde Enerji Bakanı Taner Yıldız’dan geldi: Yaptığımız sismik aramalarda Konya, Ankara ve Kırşehir bölgesinde de kaya gazı ile ilgili bulgulara rastladık!
Güzel!
Öyle ya bunlar Türkiye için sevindirici haberler.
Türkiye yüksek cari açık (döviz açığı) veren bir ülke… Ve cari açığın yarıdan çoğu petrol ve gaz ithalatından kaynaklanıyor.
İşte bu kaya gazı sayesinde enerjide dışa bağımlılığımız iyice azalacak(mış)!
‘Yaşasın’ naraları atmanın vakti midir acep?
Bu soruya cevap vermek için acele etmemek gerek. Önce, ‘kaya gazı nedir’, ‘nasıl çıkarılır’, ne gibi sonuçlar doğurur sorularının cevabını bilmekte fayda var.

NEDİR NASIL ÇIKARILIR?

Kaya gazı, belli özelliğe sahip kayaların gözeneklerinde bulunan doğalgazlardır.
Derinlerdedir. Çünkü yeterince derine gömülerek gaz oluşturma olgunluğuna ulaşmış bazı kayaların bünyesinde bulunur.
Bu gazı çıkarmak için önce belirlenen kaya tabakası deliniyor. Bu kayanın kalınlığı genelde onlarca metre, uzunluğu yüzlerce metre oluyor. Dikey başlayan delme işlemi bir süre sonra yatay devam ediyor.
Sondaj kuyusu toprağa herhangi bir sıvı karışmasın diye betonla çevreleniyor. Sondaj kuyusundan aşağı deliklere doğru yüksek basınçlı kum ve su karışımı yollanarak kaya çatlatılıyor. Çatlak araları bir daha kapanmaması için kumla doldurulup geçimlilik sağlanıyor.
Basınç düşürülerek serbest kalan doğalgazın kuyuya akışı sağlanıyor.
İşte bu sistem, dünyaya enerji gözüyle bakanlar açısından son derece etkili. Fakat çevreciler ve çevreye duyarlı konunun uzmanlarına göre ise tam bir çevre düşmanı!

SU TÜKENİYOR TOPRAK ÖLÜYOR

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ekoloji Komisyonu Üyesi Yusuf Gürsucu çevrecilerin tezlerini şöyle özetliyor:
Kaya gazını yer altından çıkarmak için 4-5 bin metre derinliklere iniliyor. Yüz binlerce ton yoğun kimyasallar katılmış su, yüksek basınçla yeraltına basılıyor. Suyla birlikte binlerce metre küp kum da deşarj ediliyor.
Deşarj edilen suyun ancak yüzde 5’i geri kazanılabiliyor.
Kalan kimyasallarla kirletilmiş su yeraltında kalarak adeta zehirli bir atığa dönüşüyor. Bu andan itibaren de artık suyun farklı amaçlarla (içme suyu, tarımsal sulama vb) kullanmak imkansız hale geliyor.

Konya’da yoğun yer altı suyunun kullanımı sonucunda artık neredeyse su çıkarılamazken… Trakya ve birçok bölgede sanayi işletmeleri yer altı sularını kirletmişken…
Ayrıca temiz su kaynakları bir bir azalırken…
Bunlara bir de ‘kaya gazı’ sıkıntısı eklenirse…
Sonuç, enerji açığı sorunu hallederken büyük çevre felaketine kucak açmak olmaz mı?


İNGİLTERE’DE YASAK!

ÇEVRECİLER, petrolün ve doğalgazın alternatifi olarak gündeme gelen ‘kaya gazı’nın yeryüzüne çıkarılmasına ayrıca şundan da karşı: Kaya gazı fosil yakıt ve karbondioksit kaynağı olduğu için kirlenmeyi artırır.
Fransa ve İngiltere’de kaya gazı sondajları ve üretimi yasaklanmış durumda.
Ayrıca hatırlatalım ki, kaya gazı çıkaran Amerikalı petrol şirketleri ile çiftçiler arasında büyük su kavgaları yaşanıyor.
Büyük para tekliflerine rağmen çiftçiler kontrollerindeki sınırlı suyu satmıyor.
Çareyi, başka eyaletlerden su satın alıp kamyonlarla taşıyan şirketlerin araçlarına çiftçiler tarafından müdahale ediliyor.


HDK DE BU ŞARTLARDA SUSTURULDU

‘HES’ adı altında suları birilerine teslim eden…
Termik santrallere birçok kenti yaşanılamaz kılan…
Tabiat varlıklarını korumak yerine yağmaya açan…
Nükleer santrallere kucak açan…
Hükümet sizce bu enerji politikalarını tartışmaya açar mı?
Gündemi kendi belirlemekte, her yaptığını ‘hizmet’ diye pazarlamakta mahir bir hükümetin tartışacağını hiç sanmam.
Hükümetin, Halkların Demokratik Kongresi heyetine yönelik Karadeniz’deki linç girişimiyle suç ortaklığı bu noktadır.
Milliyet’in deneyimli yazarı Kadri Gürsel HDK’nin Karedeniz ziyareti başlamadan önce şöyle yazmıştı: “BDP’nin Karadeniz’de AKP’den yük almak suretiyle kendi gündemini ilerletmesi, takdire şayan bir siyasi olgunluk…”
Hükümet böyle karşılamadı.
Çevre mücadelesi yürüten Gerzelilerle… Termik santral mağduru Samsunlularla… İş kazasına can veren Eti Bakır İşletmeleri işçileriyle… Ve daha pek çok emekçi ve mücadaleci kitlelerle buluşacak olan HDK heyeti engellendi.
Bunların tartışılmasını, konuşulmasını istemeyen hükümetin de işine geldi.
Bakmayın siz hükümetin muhalefeti suçlayıp demokrasi dersi vermesine!
Bırakın yapılacağı önceden belli olan lince önlem alınmamış olmasını şimdi ki tutum da ortada.
Ne diyor Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç?
“Karadeniz bölgesinde değil başka yerlerde aynı tepkiyi görebilirsiniz.”
Önlem yok hedef göstermek var!
Çok açık değil mi?

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşmesi görüşmeleri dün başladı. Ek iş yapmadan geçinemez hale gelen işçilerin temel talebi yoksulluk sınırının üzerinde ücret. Kamuda 4 ayrı kuşaktan savunma sanayi işçilerinin aktardığı deneyimler de taleplerin ancak birlik olup, mücadeleyi göze alınca kazanılabildiğini gösteriyor.

Ücretler yoksulluk sınırının üzerine çıkarılsın

Vergi kesintileri yüzde 15’le sınırlı tutulsun

İkramiye ve ek ödemeler vergi kesintisi dışında bırakılsın

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Mardin’de kayyım 3 ayda 301 işçiyi işten attı.

Evrensel'i Takip Et