27 Şubat 2013 11:38

Taha Von Popper

Taha Von Popper

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Karl Popper T.Akyol’un “doktrin piri”dir! Akyol, fırsatını buldukça Popper’i işaret eder, okunmasını ister. Popper, kapitalist ve tekelci sistemin fanatik bir savunucusudur. Toplumun yüzde onunu bile bulmayan azınlığın azınlığı bir kesimin diktatörlüğünü, seçimler, genel oy hakkı ve “çok partililik” gerekçesiyle “açık“ ve “demokratik toplum” olarak gösterir. Tümü de sahibinin sopası olan ve halka karşı gaddarlıktan  “yumuşak vuruş”a her yöntem ve araçla savaşan sermaye kurumlarını, “kuvvetler ayrılığı” vaazıyla “demokrasinin nişanesi” gösterir. Akyol’un, sosyolojik ve siyasal tahlillerinin başvuru kaynaklarının başında Popper gelir. Von Popper’dir Akyol!
“Muhafazakar milliyetçi” Akyol, “derin sosyolojik tahlillerle gerçeğe ulaşmak”tan söz edecek kadar, bilimsel yöntem “müptelası“dır;  ama sosyolojiyi psikolojik tahlillere indirgemekten; “terör”ü, biyolojik ve psikolojik nedenli göstermekten de geri durmaz. Yani basbayağı da “sosyolojik”tir bay Akyol! Okunan kitaplardan “düşünce yapısı” nı çıkaracak denli de mahirdir! “Öcalan ne okuyor?​” başlıklı makalesinde, Kürt sorununun çözümü tartışmalarında, gündeme getirilen “Demokratik Özerklik”i “totaliter model” olarak suçlayan Akyol, bunu, Öcalan’ın okuduğu kitaplarla ilişkilendirerek, “düşünce yapısı” tahlillerine girişiyor.
Şurası açık olmalı: okunan eserler-kitap ve dergiler, gazeteler, düşünce oluşumu ve gelişiminde rol oynarlar. Ama insanın düşüncesini belirleyen asıl etkenler, içinde yaşanılan iktisadi-toplumsal koşullar; son olarak da, maddi hayatın üretimi ve yeniden üretimi sürecinde tutulan yerdir. “İnsan sarayda başka, kulübede başka düşünür” sözü boşuna söylenmemiştir. Akyol, her şeyden önce bu sosyolojik gerçeği görmezden geliyor.
Akyol’un “totaliter”lik anlayışı da sakattır. Kürt sorunu özgülünde söylenirse, Kürtlerin kendi siyasal kaderlerini bizzat kendilerinin, ve dışarıdan hiçbir baskı olmaksızın tayin etmeleri, bunun biçimini kendilerinin belirlemeleri, örneğin bunu “Bölgesel Özerklik” şeklinde gerçekleştirmeleri neden demokratik olmasın? Bay Akyol, demokrasi sorununu halkın- halkların iradeleri, istemleri, hakları bağlamında değil, sermayenin mutlak iktidarı ve tekelci gericiliğin çıkarlarına bağlı gördüğü için, emekçilerin “komünler şeklinde örgütlenerek kendi kendini yönetmesi” türünden demokratik yöntem ve biçimleri “totaliter” ya da “diktatöryal” olarak suçlamaktadır.
Akyol’a göre, burjuva devletinin işçi sınıfı, emekçiler, Kürtler, Aleviler ve çeşitli farklı etnik kesimlere yönelik katliamlarının, etnik temizleme operasyonları’nın, suikast ve işkenceler tarihinin okunması ve bilinmesi, “komplo zihniyeti”ni besleyecektir(!) “Komplocu” olmamak ve “totaliter bir sistem kurgulama” tehlikesinden uzak durmak için ise, “Küreselleşmenin ekonomik dinamikleri”nin görülmesi gerekir. Bu başarılabilinirse,“Demokratik Özerklik denilen totaliter sistem”  ve “kapalı-cemaat ekonomisi”nin savunulamayacağı da görülmüş olunur.
Bu görüşlerin, bu “zihniyet”in demokrasiyle, demokratik bir “zihniyet”le ilişkisi ancak karşıtlık şeklinde kurulabilir. Muhafazakarlığının ve milliyetçiliğinin “liberal” sınırları içinde Akyol, tekelci kapitalist sistemi “liberal demokratik sistem” diye yaldızlamaya çalışıyor. İşçi sınıfı ve emekçilerin hakları, ulusların özgür eşitliği, her kademede yönetimin bizatihi emekçiler tarafından oluşturulması ve yerine getirilmesi gibi bir “zihniyet” örneğin ona göre, anti demokratik ve totaliter iken, tekelci büyük sermayenin tüm toplum üzerindeki diktatörlüğü “demokratik”tir! “Önemli olan” diyor Akyol, “çağdaş demokrasi”nin ve “çağdaş ekonomi”nin “ne ölçüde benimse(n)diği”dir. Yediği yemekte gördüğü ‚kıl’ı bile “Stalin’in bıyığı”ndan gelmiş sanacak kadar “zihniyet”i bozuk olan Akyol, sermaye sultasını ve kapitalist sömürü altındaki yaşamı “çağdaşlık” olarak tanımlayacak kadar da özgürlük karşıtıdır. “Birey özgürlüğü”nün onun literatüründeki anlamı ise, bireysel ve toplumsal köleliğin onaylı kabulünden öteye geçmez. Pusulası burjuvaziye ayarlı olan Akyol’un Halk demokrasisi ve sosyalizme karşı totaliter öfkesinin menşei, emperyalist gericilik ve işbirlikçi milliyetçiliktir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa