Evrensel için yeni bir dönem

İmralı’da başlayan görüşmelerle girilen, sorunu çözmek için adımların atılacağı “yol”un Öcalan’ın bulunduğu şeridinde en azından ilk kilometreleri gözle görülür hale geldi. Ama bu “yol”un Hükümetin yürüdüğü şeridinde, bırakalım ilk kilometreleri, yüz metre ötesi bile görülemiyor.
İmralı’ya giden BDP heyetinin yaptığı açıklamalar ve basında yayımlanan görüşme zabıtlarından anlaşılmaktadır ki, Öcalan bir yol haritası sunmuştur.
Öcalan’ın bu yol haritasının ilk adımı olan Newroz’a kadar silahların susacağının (ateşkes) ilan edilmesi, PKK’nin elindeki tutsakların serbest bırakılması, Öcalan’ın sorunun çözümüne dair sunduğu “yol haritası”nın ilk aşaması olan “çatışmazlık dönemine girilmesi”ne adım atılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.(*)
Öcalan’ın yol haritasına Kandil’deki PKK yöneticilerinin de en azından genel hatta destek verdikleri ve Öcalan’dan gelecek ateşkes, PKK’nin elindeki tutsak askerlerin ve sivillerin serbest bırakılması gibi somut istemlerin yerine getirileceği anlaşılmaktadır. Böylece Öcalan ve Kandil, “çatışmazlık” dönemi için ilk adımları atacaklarını, en azından kendileri açısından karşı tarafın bir adım atmasını beklemeden iyi niyetlerini göstermiş olmaktadır.
Ancak Hükümetin, bu plana ne yanıt vereceği belli olmadığı gibi, ilan edilecek ateşkese de hükümet cenahının ne yanıt vereceği belli değildir. Ama şu bellidir ki, hükümet cenahı “Biz de ateşkes yapıyoruz” dememektedir; bundan sonra da diyeceği çok şüphelidir. Nitekim daha dün bile İçişleri Bakanı Güler, Erdoğan’ın son günlerde bile sıkça yinelediği “Siyasetle müzakere, terörle mücadele” formülasyonundaki “terörle mücadele” bileşenini canlı tutmada ısrar edeceklerini söylemiştir. Yani öyle görünüyor ki, önceki ateşkeslerde olduğu gibi ateşkes “Tek taraflı bir ateşkes” olacaktır.
Başbakan dünkü grup konuşmasında, “Kimin ne söylediğine bakmayın. Bizim ne yaptığımıza bakın” demektedir, ama dişe dokunur bir şey de söylememekte ısrar etmektedir.
Hükümet cenahı ne Öcalan’ın sunduğu “yol haritasına” bir şey söylemekte, ne de kendisinin yol haritasıyla ilgili kamuoyunu bilgilendirmektedir.  
Hükümetin tutumundaki bu belirsizlik hali, MHP ve CHP’nin kara propaganda yapmasına imkan tanırken, süreci provoke etmek isteyenlere de cesaret vermektedir.
Hükümet cenahındaki sessizlik, herhalde, bunca zaman sonra, “hükümetin ne yapacağını bilmemesine” bağlanamaz. Tersine Hükümetin, kendince bir zaman kolladığını söylemek daha gerçekçidir. Ancak, bu zamanlamanın, “hayra alamet sayılması” da pek gerçekçi olmaz. Bu yüzden de iş dönüp dolaşıp, Türkiye’nin barış güçlerinin, demokrasi güçlerinin bütün bu gerçekleri görerek, halkın çeşitli kesimleri içinde sorunun tartışılması, ırkçı-şoven çevrelerin kara propagandasının boşa çıkarılması kadar Hükümetin faydacılığının da önünü kesecek bir mücadele hattında yürümesinin önemine gelmektedir. Ki, gerçeklerin mümkün olan bütün yönleriyle açıklanması burada atılacak ilk adımdır.
 
(*) Öcalan’ın planının ilk aşaması “çatışmazlık”tır. İkinci aşaması  ise silahlı güçlerin sınırların dışına çıkarılmasıdır. Bu çıkış sürerken aynı zamanda Meclisin de yasal ve anayasal düzenlemeleri yaparak, sorunun çözümünün önündeki engelleri kaldırması bu ikinci aşamanın unsurudur. Ve nihayet son aşama KCK yöneticileri de dahil herkesin legal siyaset yapmasını sağlayacak düzenlemelerin yapılmasıdır.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et