Burak'ı gerçekten kim öldürdü?

Rize’de minare ustası Hasan Yazıcı’yı telefonla arayan bir kişinin, 22 yaşındaki oğlu Burak Yazıcı’nın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı savaşırken şehit düştüğünü söyleyip, telefonu kapattığını bildiren haber, önceki günün en çarpıcı haberlerinden biriydi.
Yiğitler köyünde yaşayan Hasan Yazıcı, oğlunun 3 ay önce yasa dışı yoldan Suriye’ye giriş yaptıktan sonra Türkiye’ye döndüğünü belirterek şunları söylüyor: “Rize’de polis oğlumu gözaltına aldı. Kaçak yollarla Suriye’ye geçtiği gerekçesiyle bin lira para cezası kesildi. Oğlum burada bir ay kaldıktan sonra evden çıkıp kayıplara karıştı. Gitmeden önce, ‘Esad’ın adamlarından bir kaçının kellesini alıp şehit olmam lazım. Allah yolunda cihat edemezsem bunun cevabını ahirette veremem’ diyordu. Sınırdan nasıl geçti? Dışişleri ve İçişleri Bakanına sesleniyorum; bu gençler Suriye’ye nasıl geçiyor? Oğlum pasaportsuz nasıl ülke değiştiriyor?​”
Oğlunun Suriye’ye nasıl geçtiğini hâlâ anlayamadığını söyleyen Hasan Yazıcı, “Bu ülkenin sınırı yok mu? Nasıl sınırdan karşıya geçebiliyor? İllegal yollardan sınırı geçmek bu kadar kolay mı? Ben oğlumun cenazesini istiyorum. Cenazesi Türkiye’ye getirilemezse ağır bir eylem yapacağım” diye isyan ediyor.
Bu ülkenin Başbakanı ile birlikte Esad’a karşı savaşı teşvik edenlerin başında gelen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bu acılı babanın sorusuna bir yanıt verir mi bilemiyoruz ama belki Kilis Valisi ile Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı da bu soruya bir yanıt verebilirler.
Basında 1Ağustos 2012 tarihinde ‘Kilis Valisi yürüyerek Suriye tarafına geçti’ başlığı ile yayınlanan haberi belki hatırlayanlar vardır. Haberde şöyle deniliyordu:
“Kilis Valisi Yusuf Odabaş ile Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, Türk vatandaşlarına kapalı olan Suriye sınır kapısından karşıya geçti. İki yetkili karşı tarafta Özgür Suriye Ordusu komutanları tarafından karşılandı.”
Hürriyet’ten Zeynep Gücanlı’nın haberine göre Vali ve Belediye Başkanı, Öncüpınar Sınır Kapısı’nda araçtan inip, yürüyerek karşıya, Suriye topraklarına girdiler.
Vali ve Belediye Başkanının beraberinde kalabalık bir koruma grubuyla sınırdan geçtiğini gören Özgür Suriye Ordusu mensupları önce ne olduğunu anlamadılar. Ancak kısa süre sonra gelenin Türkiye Cumhuriyeti’nin Valisi olduğunu öğrenince, komutanlarını çağırdılar.
Bölgedeki Özgür Suriye Ordusu birliklerinin yerel komutanı, Vali ve Belediye Başkanını karşıladı. Ellerini sıkıp, kısa bir sohbet etti. Ardından Vali ve Belediye Başkanı, sınırın Suriye tarafında bir Türk özel TV kanalına röportaj da verdiler. Bu arada, Vali ve Belediye Başkanının korumaları da, sınırın Suriye kesiminde bol bol hatıra fotoğrafı çektirdiler.
Bu kısa geçişin ardından, Vali ve Belediye Başkanı, beraberlerindeki korumalarla yine yürüyerek sınırı geçtiler ve Türkiye’ye girdiler.”
Ayrıca soralım; Başbakan Erdoğan’ın Esad’ın devrilmesini Türkiye açısından bir devlet politikası haline getirmesinden önce 22 yaşındaki Burak Yazıcı’nın acaba Esad diye bir düşmanı var mıydı? Erdoğan, Davutoğlu ve diğer AKP kurmaylarının iki yıldır sürekli gündemde tuttukları ve çoğu zaman da ajitatif söylemlerle dile getirdikleri Esad karşıtlığının iktidara bağlı hareket eden gazete ve televizyonlarda çoğu zaman ilk üç haberden biri olarak sunulması karşısında Burak Yazıcı’nın ajite olması çok mu zor?
Yanında Aslı Aydıntaşbaş’ın kaleminden bir iki de Esad yazısı okuduysa, ÖSO elemanları için 7/24 açık olan sınırımızdan Suriye’ye girmek konusunda kim tutabilir ki Burak Yazıcı’yı!
Türkiye’nin resmi Suriye politikası ve medya söylemi böyle devam ettiği sürece yeni Burak Yazıcı trajedileriyle yüz yüze kalmak da şaşırtıcı olmayacaktır.