Öcalan'ın görüşleri net de hükümet ne yapacak?
PKK lideri Öcalan 21 Mart’ta net ifadelerle gelecek dönemin yol haritasını çizdi.
Aklı başında her insan bilir ki Öcalan’ın Newroz’da okunan mektubunu tarihi kılan temel etken, bu mektubun aynı zamanda bir mutabakat metni olmasıdır.
Mektubun okunmasının hemen ardından hükümet ve PKK üzerinden gelen olumlu tepkilerden de anlıyoruz ki en asgari koşullarda da olsa mektup tartışma, onay ve akabinde milyonların karşısında okunma süreçlerinden geçmiştir.
Kuzey’deki Kürt hareketlerinin birçoğu programında silahlı mücadeleyi savunmuştur. PKK dışındakiler ara sıra silahı kullanma yolunda adımlar atmaya niyetlense de nihayetinde silahlı mücadeleyi Kuzey’de yürüten tek hareket PKK oldu.
Silahı kullan(a)mayan hareketlerin, kadroların önemli bir kısmı geçmişte PKK’ye tepki gösterir, silah sesinin siyasetin sesini bastırdığından şikâyet ederlerdi. Nispeten haklılık payları da vardı. Devlet Kürt hareketinin sadece şiddet boyutunu ön plana çıkarırdı, şiddet içeren eylem ve etkinlikler dışındaki hiçbir ses duyulmazdı. PKK de kendi dışındaki seslerin duyulmasına fırsat vermez, hatta zaman zaman kendi dışındaki hareket ve kadrolara şiddetle yönelirdi.
Oysa bu süreç tam da silahın devreden çıkarılmasını isteyenlerin, silahı kullanmak isteyip de kullanamayanların desteklemesi gereken bir süreçtir. Öcalan mektubunda açık ve net bir biçimde, geri dönüşsüz bir özgüvenle “Artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun noktasına geldik” diyor.
Öcalan’ın bu tespiti PKK tarafından da hemen kabullenildi ve ilk olarak ateşkesle desteklendi. Olanaklar sağlanır, yasal zemini oluşturulursa bu destek geri çekilme kararı ile tamamlanacak. Belki birkaç yılı alacak ama –bir aksaklık olmaz işler istenildiği gibi yürürse– bu sürecin silahın tümden devreden çıkarılacağı bir aşamaya gideceğini de rahatlıkla söyleyebiliriz.
Hal böyle iken Öcalan’a en fazla karşı çıkanların silah kullan(a)mayanlar ya da silaha başından beri karşı çıkanlar olmasını anlamak gerçekten güç...
Siyasete adım attıkları ilk günden bu yana bağımsız veya federatif Kürdistan’ı savunanları da anlamak zor.
Bağımsızlık veya federasyon yanlılarının mektuba içerik olarak karşı çıkmaları doğal; ama bunların önemli bir kısmının mektubun içeriğini eleştirmek/değerlendirmekten öte PKK’yi veya Öcalan’ı komplolar üzerinden tarif etmeye kalkmalarını nasıl yorumlamak gerekir?
PKK ve Öcalan neredeyse 1990’ların ilk yıllarından bu yana bağımsızlık yanlısı değiller. Bu süreç kendi mecrasında ilerlerse birkaç yıl önce federasyonu savunmak ve bu temelde örgütlenmek suç olmaktan çıktığı gibi artık bağımsızlık yanlılarının da serbestçe örgütlenmelerinin ve her iki kesiminde Kürdistan adı ile partilerini kurmalarının önü açılacaktır.
Örgütlenme ve görüşleri ifade etme konusunda artık kimsenin bir diğerini engelleyebileceğine inanmıyorum. Ama hükümete adım attırma konusunda bir engelimiz var mı, doğrusu düşünmeden de edemiyorum!
Öcalan’ın liderliğinde bir süreç başladı, PKK ve BDP kaygılı da olsalar Öcalan’ı destekleyen adımları zaman geçirmeden attılar ama devamının gelmesi için hükümet nasıl bir adım atacak, bununla ilgili nasıl bir programa sahip bu konuda bir netlik yok.
Mektubu eleştirelim, şurası eksik burası fazla diyelim; ama lütfen hükümetle/devletle bağımsız ya da federatif Kürdistan müzakeresini yürütecek bir organizasyona sahip değilsek, egemenlere bu konuda adım attıracak olanaklarımız yoksa hiç olmazsa hükümete bu süreci ilerletmesi için seslenebilelim.
“Ey Hükümet, ey devlet bu şiddetin bitmesinin ve Kürt sorununun çözümünün anahtarı artık senin elindedir. Sen adım atmaz ve Kürtleri hakir gören efendi tutumuna devam edersen, bu süreç ilerlemez, durur, tersine döner. Lütfen artık şu programını açıkla da ak ile kara belli olsun” demek için ne beklenir?
Bağımsızlıktan anayasal vatandaşlık noktasına kadar her savunu sahibi kendi görüşlerini özgürce ifade etmenin yanı sıra hükümete de seslenerek daha etkin bir işleve sahip olmaz mı?
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Kadın işçiler devlere karşı](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/284311.jpg)
Kadın işçiler devlere karşı
Chinatool grevi, ücretleri eriten Şimşek programının arkasında dizilenleri gözler önüne seriyor: Programın uygulayıcısı iktidar, programdan güç alıp %25 zam dayatan Chinatool ile Şimşek’in kapısını aşındırdığı Chinatool’un ortağı uluslararası finans tekeli HSBC... Küçük parçaların üretimi için küçük elleri kullanılan kadın işçiler, bu dev ittifaka sendikalarıyla kafa tutuyor.
![Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/254547.jpg)
Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı
![Çayırhan işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüyüşü devam ediyor:](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284233.jpg)
‘Eylemler üretimi de etkilemeli’
![Diyarbakırlı işçiler sürece ilişkin temkinli, iktidardan umutsuz](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/280807.jpg)
Diyarbakırlı işçiler sürece ilişkin temkinli, iktidardan umutsuz
![Darwin 216 yaşında: Yaşamı bugüne de ışık tutabilir mi?](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/173500.jpg)
Evrensel'i Takip Et