30 Mart, son yüz yılın en acılı coğrafyası Filistin’in takviminde “işaretlenmiş” günlerden biri. İşaret, 1976 yılını ve ‘Toprak Günü’nü gösteriyor. İsrail yönetiminin “güvenlik” ve “Yahudi halkı yerleştirme” gerekçeleriyle on binlerce dönüm toprağa el koyması Arap kentlerinde infialle karşılanmıştı. Genel grevle başlayan genel direnişe binlerce polis silahlarla müdahale etmiş, 6 Filistinli yaşamını yitirmiş, yüzü aşkın kişi yaralanmış, yüzlerce kişi de gözaltına alınmıştı.
Toprak Günü, 37. yılında da dünyanın her yerinde protesto gösterileriyle anıldı. 30 Martın ertesi günündeyse FIFA’dan neredeyse rutine bağlanmış bir “yardım” haberi geldi. Buna göre, Kasım 2012’de 8 gün süren, 144 kişinin öldürüldüğü ve bin 500 noktanın vurulduğu İsrail saldırılarında bir kez daha yerle bir olan Gazze’deki Filistin Stadyumunun yeniden inşası için 3.5 milyon avroluk bir hibede bulunuldu. Bu hibenin Filistin’deki spor altyapısının yeniden inşasında önemli bir rol oynaması hedefleniyor.
Böylesi yardım haberlerini ne zaman görsem aklıma Eduardo Galeano’nun “Hayırseverlik dikeydir, aşağılar. Dayanışma yataydır, yardım eder” sözü geliyor. Gerçek bir dayanışmayla(yardım), reklamın(hayırseverlik) farkını anlatan bu cümlede FIFA’nın yeri madalyonun olumsuz tarafında.
Filistin Stadyumu, İsrail’in 2006 yılındaki saldırılarında da yıkılmıştı. FIFA o dönemde de bir yardımda bulunmuş ve -bu tip uluslararası kurumların da siyasi pozisyonları nettir- dostunun yıktığını yeniden inşa etmişti. Birkaç yıl sonra yine aynı şey...
Bu “Dostlar alışverişte görsün”ün adını net bir şekilde koymak lazım. Bu, bir elin yıktığını, diğer elle doğrultmaktır. Emperyalizmin Ortadoğu truvalarından biri yerle bir edecek, aynı ittifakın sportif görünümlüsü hayır işleyecek. Yemezler!
İsrail’deki rejim, dünya üzerinde bir halkın spor yapma olanaklarına, özgürlüğüne en fazla tecavüz eden rejimdir. Hoş, yaşam hakkına karşı bu kadar pervasız davranan bir rejimi böyle bir kategoride değerlendirmek onu fazlaca hafifsemek olur ancak yine de böyle bir veri var elimizde.
İsrail, bu coğrafyaya sportif müdahalesini birkaç yılda bir ülkenin bütün spor altyapısını yok etmek ve binlerce kişiyi sakat bırakmak suretiyle gerçekleştiriyor. Ve ne acıdır ki dünyanın geri kalanının bu katliama dair yaptıkları önce seyretmek sonra da “hayır işlemek”le sınırlı.
Geçtiğimiz günlerde Fransa’nın eski Spor Bakanı Marie-George Buffet de UEFA’nın İsrail’de düzenlenecek 2013 21 yaş altı turnuvasının iptali için UEFA’ya mektup yazanlar kervanına katıldı.
Apartheid döneminde Güney Afrika’ya karşı yapıldığı gibi İsrail’i uluslararası spor yarışmalarından men edebiliyor musunuz? Buna senelerdir verilen tek yanıt “Hayır.” Peki Güney Afrika’ya yapılabilen, İsrail’e neden yapılamıyor? Uluslararası hassasiyet mi az? Hayır, aksine daha fazla.
Bu sorunun tek yanıtı, İsrail’e yönelik bir başka uluslararası hassasiyette gizli. O hassasiyet ki, önce Suriye sonra İran’ı halledeceğim diye son 2 haftada sözde küs Recep Tayyip Erdoğan ile Benjamin Netanyahu’yu da barıştırdı. Eee Ortadoğu’da böylesi bir emperyalist uzlaşma varsa sporda küslük, menlik olmaz değil mi?

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et