Kerry boşuna gelmiyor!
Fotoğraf: Envato
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, beş hafta sonra dün, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşmeler yapmak üzere Türkiye’ye yeniden geldi.
Türkiye’den sonra Kerry’nin İsrail ve Filistin’e de gideceği bölgedeki sıcak gelişmelerle birlikte dikkate alındığında şu hemen söylenebilir ki, Kerry’nin Türkiye ziyaretinin en önemli yanının yenilenen Türkiye-İsrail ilişkileri üstünden Filistin sorununda atılacak adımlar ve Suriye’ye yeni müdahale imkanlarıyla ilgili olacağını söylemek için kahin olmaya gerek yoktur. Önceki gün akşam saatlerinde Davutoğlu’nun Hamas Lideri Halid Meşal ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile yaptığı telefon görüşmesini de Kerry’nin ziyaretiyle bağlantılı olarak yaptığını söylemek yanlış olmaz.
Ayrıca, Kerry’nin Türkiye’ye 1 Mart 2013’te yaptığı ilk ziyaretin, Başbakan Erdoğan’ın “Siyonizm”in insanlık suçu olduğuna dair sözlerinin yarattığı diplomatik krizle başlayıp sürdüğü dikkate alındığında, bu ziyaretin Kerry-(Davutoğlu+Erdoğan) ilişkilerinin tamir-onarımı ile ilgili bir yanının olduğunu söyleyebiliriz. Yine İsrail-Türkiye ilişkilerinin “normalleşmesi” adımlarının hızlandırılması ve ABD’nin hakemliğine ihtiyaç duyulan konuların çözülmesi bakımından da bu ziyaretin ABD için önemli olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Çünkü Kerry’nin ilk ziyaretinin üstünden geçen beş haftada köprülerin altından sular çok hızlı aktı. 20 Martta İsrail’i ziyaret eden Obama, Erdoğan ve Netanyahu’yu barıştırdı ve İsrail, Mavi Marmara baskını sonrasında İsrail-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi için öne sürdüğü “üç şartı” şeklen de olsa kabul ederek, sürecin olağanüstü hızlandırılması için hamle yaptı. Bu çerçevede Türkiye’nin Filistin-İsrail görüşmelerinde yeniden rol alması sağlandığı gibi, Suriye’ye yönelik müdahale de ABD, İsrail ve Türkiye’nin ortak hareketini sağlayarak ileriye doğru son derece önemli bir adım atmış oldu.
Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yatakları sorunları, Arap isyanlarının bölgede yarattığı siyasal istikrarsızlık ve Suriye’deki iç savaşın geldiği boyut, batı emperyalizminin bölgeye müdahalesi için Türkiye-İsrail ilişkilerini daha ileriden bir işbirliğini ertelenemez bir biçimde gerektirmiştir. Dahası bu sorunların yanı sıra bölgenin kadim sorunu Filistin sorununun çözümü için adımlar atılması, en azından İsrail-Filistin görüşmelerinin yeniden başlaması, Müslüman Kardeşler, Hamas gibi örgütlerin Ortadoğu’da ABD ve batı emperyalizmi cephesine katılımlarının istikrar kazanması için önemlidir. Ancak bütün bu gelişmelerin batı emperyalizminin çıkarlarıyla uyumu için ABD’nin en sağlam müttefikleri olarak Türkiye ve İsrail’in ortak tutum almaları belirleyici bir önem kazanmıştır.
Dahası Filistin sorununun “görüşmelerle” bir çözüme bağlanması için adım atılması, artık sadece Filistinliler ve Araplar için değil ABD ve Batı emperyalizmi için de bir zorunluluk haline gelmiştir. Dün, Filistin sorununun derinleşmesi üstünden bölgeye müdahaleyi esas alan ABD stratejisi, bugün artık bu sorunun çözümünde adım atarak kendi stratejisini yenileyen bir hatta girmek zorunda kalmıştır.
Bütün bunlar dikkate alındığında bölgede batı emperyalizminin mevzisinin bir adım daha ileriye taşınarak İran kuşatmasının sıkılaştırılması ve Rusya’nın karşısına Arap ve Sünni İslam dünyasının ittifakı ile çıkma stratejisi için Türkiye-İsrail ittifakı hayati bir önem kazanmış bulunmaktadır.
Bu yüzdendir ki ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin beş haftada iki kez Türkiye’ye gelmiş olmasının şaşırtıcı bir yanı yoktur.
Not; Bu yazı kaleme alındığında Kerry’nin Erdoğan ve Davutoğlu ile görüşmeleri üstüne bir açıklama olmamıştı.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00