Acil servis
Fotoğraf: Envato
Cumartesi idi… 11 Mayıs idi… 2013’ün… Haritada şıppadak gösteremeyeceğimiz Reyhanlı’da iki patlama…
Kronometreyi tutanın yalancısıyız: 10 dakika arayla… Bomba yüklü araçlar “boom”...
Reyhanlı dağıldı… Türkiye gündemini yüklenip olay mahalline seyirtti…
Medya da Hükümetin peşinden; Acil’e…
****
Acil?
Patlamanın faili olarak gösterilen örgüt…
***
Size bu satırları yazmadan kanalları… Hayır, münafık okur: Drenaj değil, TV kanallarını dolaşılıyorum…
Habertürk’te, Bülent Orakoğlu… Sunucu Hanıma Acil örgütünü anlatmaya çalışıyor… DHKP, THKP… Birbirine girdi…
Sunucumuz çözebilse, soracak sorusunu da…
Acil servisle karıştırdı mı, bekleyemedim… Turluyorum.
****
Allah için Hükümet hiçbir masraftan kaçınmamış… Salmış uzman taburunu ekrana… Psikiyatr divanına uzanmış izleyiciye üfleyip duruyorlar…
Yok; “Kim, ne dedi?”ye girmeyeceğim… Gördüm; siz de ‘divan’daydınız ve pür dikkat… Yarın işte, kahvede… dile gelecek repliklerinizi ezberlemeye çalışıyordunuz…
Peki itiraf: Aslına buraya bir iki alıntı yapmayı planlıyordum… Ama ne dediklerini pek anlayamadım… Fakat… Ekseriyet “Sayın Bakanların da belirttiği gibi…” idi…
Bir de “Kim patlattı”yı çözmeye çalıştıklarını idrak edebildim…
***
Bu da bana tuhaf geldi…
Şundan: Enformasyon sağanağının yol açtığı bilgi kirliliği içinde hakikati ararken… “Katil kim” oyunu sanki “cambaza bak!” sirkini andırıyordu…
Oysa, “kim patlattı?” değil, “neden patlatıldı” sorusu değil midir?... Esas olan.
“Katil kim” muammasının cevabı da buradan çıkmaz mı?
***
Bombaları patlatanlar adı geçen- geçmeyen… Tekbirli videoları çıkmasına rağmen görmezden gelinenler dahil… Herkes olabilir…
Diyelim ki Esad ve…
Men dakkadukka, derse?
Anlamını Başbakan açıklamıştı:
“Esad’a sesleniyorum: Ya Beşar men dakkadukka… Ey Beşareden bulur.” (Recep Tayyip Erdoğan, AKP Grup Toplantısı, dha.com.tr, 7 Şubat 2013)
Hani... Tarihe de uzanıp…
“Siz Öcalan’a suikast için Şam’da bombalı araç patlattınız… Biz de beslediğiniz teröristler için…” minvalinde konuşurlarsa…
*******
Bize açıklanmamış bir savaşın içindeyiz…
Reyhanlı ve komşuları ilan edilmemiş bu savaşın cephe gerisi… Gibi.
Ve cephede katil kurşunun sahibi çok da önemli değil…
Haddimi aşayım:
Reyhanlı’da yanan ocakların faillerini merak edi-yorsanız…. Medyaya eleştirel bakın…
Bir de… Emine Erdoğan gibi… “Çocuklarını al gel. İstanbul’da sana bakarız” diye Esma Esad’a çağrı yapma cüretini gösterecek kadar… Suriye’ye burnunu sokanları unutmayın...
Unutmayalım ki Suriyeler Vietnamımız olmasın…
Yeni Yemen Türküleri yakılmasın… Olur mu!
OFF THE RECORD GAZETECİLER
İzlediniz mi bilmem…
Mehmet Altan, Amberin Zaman, Ardan Zentürk, Mahmut Övür gibi bir grup gazeteci, okyanus ötesine uçmuş. Fethullah Gülen’i ziyaret etmiş. Gülen AKP’ye sallamış… da… Offtherecord…. Yani… “yazılmasın” denmiş…
Barış Yarkadaş, gerçekgündem. com’da o görüşmeye dair iddialar ortaya atınca çarşı karıştı…
Offtherecord, bir görüşmenin belli bölümü için normal. Ama gazetecilerin yazmamak için “gazeteci” olarak ziyarete gitmesi… Bunlardan okuruna koklatmaması pek normal karşılanmıyor camiada…
Nitekim Mustafa Balbay, askeriyedeki görüşmeleri yazmadığı için epey ayıplandı… Gülen’i ziyaret edenler dahil…
Dahası Balbay o yazmadığı “offtherecord”lar yüzünden darbecilikle yargılanıyor…
Teferruat borcum olsun… Mevzuya giriş babında birkaç kare: Mustafa Balbay: “Bana ilk taşı hiç ‘offtherecord’ görüşme yapmamış bir gazeteci atsın!” (Hürriyet, 4 Mart 2012)
Fatih Altaylı: “Eğer bu (söz konusu-EA) ziyaretler gazetecilik faaliyeti değilse, gidenler de kendilerini cemaat mensubu olarak görmüyorsa, bu ‘kapalı’ ziyaretlerin, geçmişin güç odaklarına yapılan ‘gizli’ ziyaretlerden ne farkı var. Geçmişte o ziyaretleri yapanları niye suçluyoruz o zaman!” (Habertürk, 11 Mayıs 2013)
Gülen’in ziyaretçileri: OffTherecord, denildi, yazmadık… (Misal. Ardan Zentürk, Gerçek Gündem, 12 Mayıs 2013)
Rus Atasözü: Kendi evin camdan ise komşuna taş atma…
Ben: Ruslar haklı valla!..
Satır altından notlar...
FETHULLAH GÜLEN EFSUNLU MU?
Pensilvanya’daki çiftliğine yüz süren off-therecord gazetecilerden sızan “on therecord”a göre…
Hocaefendi AKP’ye veriş-tirirken veciz ifadelere müracaat etmiş: Aşırı kuvvet münafıklaştırır… Küstahlaştırır… İktidar, güç zehirlenmesi yaşıyor…
Bunu söyleyen…
Hükümetle daha fazla pay kavgasına giren…
Türkiye’nin “aşırı kuvvetli” muktedirlerinden… Hatırı sayılır iktidar sahiplerinden…
Gülen söylediğine göre…
Yaptığı tespitler kendisini (ve Cemaatini) de kapsıyor mu?
Özeleştiri mi veriyor? Benden maada mı, diyor?..
Yoksa…
TOTOLOJİNİN BAŞBAKANI
Başbakan Erdoğan, Sinop’a nükleer santral için Japonya ile anlaşmayı savunurken:
“Milyonda bir ihtimal de olsa bu kaza olacak diye nükleer santraldan vazgeçmeyiz… Yani uçak düşecek, düşebilir diye uçağa binmeyecek miyiz, veyahut araç trafik kazası yapacak diye araca binmeyecek miyiz” (Basın, 3 Mayıs 2013)
Geçen gün yine duydum, TV’de sallarken.
Kim verdiyse bu repliği, çok matahmış gibi, tekrarlayıp duruyor.
Totoloji yapıyor…
Buradaki anlamıyla totoloji: Ele alınan meseleye (Nükleer santral tehlikesine) dair yeni bir şey söylemeden… Mantıken karşı çıkılamayacak (kazalara rağmen vasıtalardan vazgeçmemek) şeyler söyleyerek… Mantıklı önermeye sığınarak, nükleer tehlikenin olumsuzluklarını bertaraf etmek… Yeni bir açıklama yapmadan kabul edilir hale sokma gayreti, totoloji…
Sadece şunu fısıldayabiliyorum, şaşkınlıkla:
Hiç araba ya da trafik kazasından sonra on binlerce kişinin öldüğünü… Milyonlarcasının yedi ceddine yetecek iz bıraktığını… Kötürüm ettiğini gördün mü?..
Trafik ya da uçak kazasından Çernobil çıktı mı hiç? Kaza sebebiyle boşaltılan bölge oldu mu? Başbakana seslenmenin faydası olmayacağını bilsek de… İnsaniyet namına… Börtü böcek hatırına bunları durdurmalı… Artık.
ÇOK ARAYACAĞIZ ÇOOK!
Halil Ergün, geçen pazar, Zaman’a mülakat vermiş. “Solculuk aidiyetine bağlı kalmaktan kendimi kurtardım.” (12 Mayıs 2013) demiş.
Selametle…
İyi haber: Biz de Halil Ergün’den kurtulduk…
Kötü haber: CHP -yine sıkışırsa- Beyoğlu Belediyesine kimi aday gösterecek?
Bunu da onlar düşünsün… de… Pek hayıflandım:
Öyle böyle değil!.. Arkadaş meğer sola ziyadesiyle öfkeliymiş…
“Midem bulandı bunlardan” di-yerek kinini kusmuş, Zaman sayfasına…
Yalnız “Hayata daha geniş bakabiliyorum” kibri biraz lüzumsuz kaçmış… Gibi.
Zira “Oyumu AKP’ye verdim” (26 Kasım 2012) itirafından beri “geniş”lediğini biliyorduk…
Bu arada… Dikkatimi çekti… Fethullahçı matbuat soldan boşanma ilamı panosu gibi…
Misal. Zeynep Tanbay da “Artık soldan yana değil, doğrudan yanayım” (Aksiyon, 7 Mayıs 2013) diyerek, üzmüştü… Yanlıştan yana olanları.
Zeynep Tanbay kim mi?
Çok ayıp!.. Modern dansçı...
Ne ara –yaka silkecek denli- solcuydu derseniz, bilemem… Bilene de rastlamadım.
Beyanı esas aldım…
Neyse… Eksilmek, çoğalmaktır... Bazen.
DENİZ FENERİ DERSLERİ
“Cami için yardım toplarken hesap verme zorunluluğu kalkı-yor.” (BİA, 10 Mayıs 2013)
Hükümet yeni “Deniz Feneri” skandallarının patlamasına karşı önlem alıyor… Yürünecek onca yol varken… Kontrol dışı savcıların “işgüzarlık”larıyla uğraşmak istemiyor… Diyebilir miyiz?
- 'Zamanın Ruhu' söyle bize: Sputnik’ten Sabah’a; grev kırıcıları ne yana düşer, bizim eski Beko İşçisi Kamber ne yana?.. 30 Eylül 2023 04:17
- ‘Beşli Çete’nin Nihat Özdemir’i ile İbrahim Çeçen Akbelen’de hayatı katlediyor ey insanlık… Desek, hedef mi göstermiş oluyoruz?.. 29 Temmuz 2023 04:40
- Muhasebe aynasına bakarak iğneli fıçıda dertleşme yazısı: Anlatılan sizin de hikayeniz olabilir mi? 18 Temmuz 2023 04:10
- Soner Yalçın’a Sözcü’deki okuru da sormalı: Kılıçdaroğlu’nu elimine etme karargahı olarak gösterilen, RTE’nin “Eski Özel Kalem Müdürü” Hasan Dağcı’nın yalısını yurt edindiğin iddiası doğru mu? 06 Mayıs 2023 04:38
- "Kılıçdaroğlu kazanamaz" yargısına iman ederek "millet"i devirmeye kalkmak, muhalefeti bölerek "Erdoğan kazansın" demenin Akşenercesi olur!.. 04 Mart 2023 04:22
- Atacağım hiçbir başlık, bu alengirli işleri izah edemez, isterseniz buyurun bir de siz deneyin… 24 Aralık 2022 04:48
- Otopsi Masası Raporu 2: Hulki Cevizoğlu gibi ikametgahını Saray’ın Bekçi Kulübesine aldıran ‘Ulusalcılar’ bakın kime benziyor… 10 Aralık 2022 04:27
- Otopsi masası raporu: Ahmet Hakan "gereğini yapıyor" olmanın gözünü çıkarırken, "yayın yasağını savunan genel yayın yönetmeni" olarak tarihe geçti 03 Aralık 2022 03:32
- Embedded Cüneyt (Özdemir) "Z Kuşağı"nı Saray'a "iliştirme" mesaisinde 03 Eylül 2022 04:20
- Halkı, basın özgürlüğü mücadelesiyle dayanışmaya çağırdığımız destek kuvveti saymakla yetinmeyelim… Medyanın demokratikleştirilmesi mücadelesinin kurucu öznesi, ikinci asli ayağı olarak örgütlemeyi tartışalım… 13 Temmuz 2022 04:40
- Rasim O. Kütahyalı herhangi bir devlet kurumunun elemanı mı? Değilse, neden ‘devletin bazı kurumlarındaki üstadlarımız’ diyor? Kim bu üstadları? 07 Haziran 2022 04:10
- İmamoğlu otobüsü devirdi – 2: Sol muhalefetin huzuruna Özkök ve Alçı ile çıkmanın, Cem Küçük ile ‘sivil ölüm’ mahkûmu 'Barış akademisyenleri’ni ziyarete gitmekten ne farkı var!.. 17 Mayıs 2022 00:06