Havalimanı değil hava çiftliği!
Dünyanın en büyük havalimanlarından birine sahip olmamız için başlatılan yolculuk, dün atılan imzalarla, resmiyete döküldü.
Yola çıkanlar ilginç!
Hepsi son dönemin hızlı koşucuları… Her türlü ihalede ipi göğüslüyorlar.
Kasalarındaki paranın kat kat üzerinde değerlere sahip ihaleleri cesaretle kapıyorlar.
Örneğin ihaleyi kazanan ‘beşli’ grubun liderliğini yapan Limak Holding… Kazandığı elektrik dağıtım ihaleleri (BEDAŞ ve Akdeniz) için 3 milyarlık kredi bulmakta zorlanmasına rağmen yeni büyük bir borcun altına girdi.
3 milyar doları zor buluyor ama 25 milyar avroluk projenin altına gözü kapalı giriyor.
Bu paranın ne kadarını cepten karşılayacaklar?
Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir’in verdiği bilgiye göre… 5 firmanın bir araya gelmesi oluşan grubun ortaya koyacağı para 1,5 milyar avro bile değil.
Gerisi borç.
Arkadaş 25 nereee, 1,5 nere?
Durun daha bitmedi!
Projeyi hayata geçirecek olan konsorsiyumun tek cesareti borç konusunda değil.
Bunu konsorsiyumun sözcüsü durumundaki Nihat Özdemir’in şu itirafından anlıyoruz: Havalimanını yapacağımız alandaki bulunan derin çukurların içi bataklık mı? Balçık mı var? Bilmiyoruz. Hayatımda gördüğüm en zor bir projeyle karşı karşıyayız. Olağanüstü bir çabayla yapılması gereken bir proje… Her açıdan büyük bir iş!
RAHAT UYUYORMUŞ!
Bataklık mı, balçık mı bilmiyor.
Şirketlerinin tüm mal varlığının değeri (yabancıların payı da dahil) girdiği borcun beşte biri etmiyor.
Ama yine de çok rahatmış Nihat Özdemir.
Bunu, kendisiyle röportaj yapan muhabirin kendisine yönelttiği, “Altına girdiğiniz borç insanda uyku apnesi (gece yatarken nefes kesilmeleri) bile yapar...” sözü karşısındaki cevabından anlıyoruz.
Diyor ki Özdemir; “Gece yastığa başımı koyar koymaz uyuyorum. Çok rahat uyuyorum, sabah çok dinç kalktığıma göre kaliteli uyuyorum...”
Şimdi düşünüyorsunuzdur, bu ne rahatlık diye.
Cahil cesareti midir?
Yoksa Nihat Özdemir çok geniş, rahat bir adam mıdır?
Deli midir, divane midir?
Cevabı kendisi vermiş: Hayatımın en kolay finansmanı olacak. Hazine garantisi var çünkü!
BOL KEPÇE KIYAK!
Özdemir rahat olmakta haklı… Çünkü devlet ona öyle bir garantiler vermiş ki…
Örneğin tarife garantisi vermiş. Demiş ki devlet; “25 yıllık işletme süresince yolcu başına 20 avro garanti.
Diğer havaalanları için en fazla 15 avro olan bu miktar burada artırılmış.
Devlet demiş ki şirketlere; “12 yıl boyunca en az toplam 6,3 milyar avroyu cebinde bil. Bu miktardan çok gelir olursa senin. Helali hoş olsun. Yok, az olursa farkı ben sana devlet kasasından vereceğim.
Bilet fiyatlarına, uçakların konaklama hizmetlerine, havalimanı ve terminallerdeki her türlü hizmetlere vs… Yüklen bunlara… Olmadı, hedef tutmadı mı? Tasalanma! Ben sana halktan topladığım vergilerden ödeme yapacağım.
Başka…
“Sözleşme fesih olursa tesise el koyacağım. Ama yine de tasalanma, o güne kadar şirket kasasından yaptığın ödeme, kredi için yaptığın tüm masrafları ben üstleneceğim.
Ya devlet şimdiye kadar şirketlerin borcuna kefil oluyordu. Şimdi borcuna değil şirketlerin kasasından yaptığı harcamalara da kefil olunmuş.
Ha bir de… “Atatürk Havalimanı kapatacağım, 25 yıl da yeni havaalanı yapmayacağım, yaptırmayacağım” demiş, devlet baba.
Ya havalimanı değil, düpedüz hava çiftliği kurdurmamış mı devlet baba?
GELECEĞİMİZDEN ÇALINANLAR
25 yıllık geleceğe ipotek koyan havalimanı anlaşması aynı zamanda İstanbul’un geleceğinden de çok şey götürecek.
Şöyle ki… Havalimanı için 76 milyon metrekarelik bir alan ayrıldı. Bu alanın 6 bin hektarı doğal orman.
Havalimanı Terkos gölünün yakınına, Karadeniz sahiline yapılacak. Bu alanda 2,5 milyon ağaç bulunuyor. Çevre Etki Değerlendirme raporuna göre bunların 700 bini kesilecek.
Geriye kalan 1 milyon 800 bini taşınacakmış.
Hadi canım! Sandalye mi bu!
Havalimanı inşaatında bölgedeki 70 adet göl ve gölet sulama suyu olarak kullanılacak. Bunlar daha sonra hafriyat ve dolgu malzemesi ile doldurulacak. Dolayısıyla bu bölge sulak alan vasfını yitirecek ve canlı yaşam yok olacak.
Rapor, bu bölgede yapılacak tahribatın İstanbul’un ekosistemini de etkileyeceğini söylüyor.
Havalimanı inşaatının 2,5 km batısında Terkos gölü… 12 km güneydoğusunda Alibey Barajı… Her ikisinin de su miktarlarında da azalma ve sularında kirlilik yaratacağı tahmin ediliyor.
Geleceği kuruyoruz geleceğimizden çalıyor.
Oysa Atatürk Havalimanı’na yapılacak küçük yatırımlarla hedeflenen kapasiteye ulaşmak mümkün…
Yoksa havalimanı yağma ve rantın bahanesi mi?
25 YILLIK İPOTEK!
Devlet 25 yıl boyunca alacağı yıllık 1 milyar avro kira bedeli karşılığında 25 yıllık geleceğe ipotek koydurmuş durumda.
Devlet verdiği garantilerle milyarlarca avro gelirden vazgeçiyor.
Farklı bir hava ulaşımı ve yatırım planının önünü kesiyor.
Ayrıca her büyük yatırım bu ülkede yeni dış borç demek. Nihat Özdemir diyor ki: İhalenin finansmanı için Çin’den Amerika’ya kadar açılabiliriz.
İşte özel sektörün borcu böyle böyle kabararak 235 milyar dolara çaktı.
Borç arttıkça, döviz kuru mağduriyeti yaşanmasın diye döviz kuru düşük tutuluyor. Kur düşük tutuldukça ithalat patlıyor, istihdam azalıyor…
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/274319.jpg)
Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi
600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşmesi görüşmeleri dün başladı. Ek iş yapmadan geçinemez hale gelen işçilerin temel talebi yoksulluk sınırının üzerinde ücret. Kamuda 4 ayrı kuşaktan savunma sanayi işçilerinin aktardığı deneyimler de taleplerin ancak birlik olup, mücadeleyi göze alınca kazanılabildiğini gösteriyor.
Evrensel'i Takip Et