28 Mayıs 2013 10:32

'TOMA'krat Recep

'TOMA'krat Recep

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Eskiden “Panzerler üstümüze kalkar”dı… (Enver Gökçe’ye selam olsun…) Şimdi TOMA’lar kusuyor sokaklara… Daha çok.
TOMA: Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı…
Panzerler tedavülden kalkmasa da…
Artık teknolojiye bezenmiş tahsilli kardeşi; TOMA püskürtüyor ‘toplumu’…    
İlk takdim edildiğinde… Adlı adınca ‘Toplumsal Olaylara…”  diye anılmasına şaşırmıştım…
Hâlâ da öyle…
Şundan:
Polisin 1. Şubeleri… Siyasi Şubeler, Terörle Mücadele Şubelerine dönüştürülmüşken…
Siyasi dava ve siyasi tutuklular…
Yeni ABD konsepti gereği…
Terör davası ve  terör tutukluları olarak anılırken…
Neden ‘Toplumsal Olaylara Müdahale…’ deniliyordu?..
‘Toplumsal’a tabiatı gereği bir meşruiyet bahşettiğimden herhalde, yadırgarım…    
Neyse… Laf lafı açtı… Değinmek istediğim mesele başka…
******
En azından Gramsci’den beri altı kalınca çizilir ki…
Egemen sınıflar zor’un yanı sıra ikna/rıza üreten (hegemonya) aygıtlarına borçludur iktidarlarını…
Bu tespitin -kendisi ve- bir adım sonrası çeşitli veçheleriyle tartışmalı olsa da…
Faşizm dahil… Burjuvazinin hiçbir iktidarı tek başına güce… ya da sürgit şiddete dayalı olarak ayakta kalmaz… Filan… Noktasında mutabakat olunduğunu kabul edebiliriz… Sanırım.
Bu, AKP Türkiyesi için de geçerli… Hatta bana kalırsa, ziyadesiyle…
Giderek ‘Tayyibanrejimi’ne dönüşen iktidar… Öyle ya da böyle, kitlelerden aldığı/tazelediği onayla hükmediyor memlekete…
Lakin…
Hüsnü kuruntum değilse eğer…
Muktedir sanrısı olarak “Kral üşümesi” AKP rejimini de sarıp sarmalamaya başladı…
Tahammülsüzlük… Zor ve şiddet araçlarının tahkimatı bunun alametleri gibi geliyor… Bana.
Bir simge olarak TOMA…
Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı sanki daha fazla iktidar aracı olarak sokağa çıkıyor artık…
******
Elbette kuvvetli bi’ sınıf/halk hareketi yok… Henüz.
İktidarı bırak korkutmayı… Ciddi ölçüde tedirgin edecek toplumsal kıpraşma bile yok… Görünürde.
Ama…
İster, bölgesel gerilim: Dış dinamik… deyin…
İster, geleneksel statükoya ilaveten AKP-C koalisyonundaki gerilimin kızışması: İktidar bloku/Oligarşi içi hesaplaşma…
Ya da öz güveni artan Kürt muhalefetinin yanı sıra ayağı sokağa alışan toplumsal muhalefet: İç dinamik… deyin…
İktidar ‘zor’ aygıt ve yöntemlerini konsolide ediyor…
****    
Misal mi?
İki kritik gelişmeyi hatırlatacağım:
Emniyetin “istikbal göklerdedir” düsturunu keşfettiğini Yeni Şafak müjdelemişti:
Özel polise hedefi İHA’lar gösterecek (17 Kasım 2013)
Habere göre, askeriyenin de kullandığı İnsansız Hava Araçları, Polis Özel Harekat Birimine de alınacak.
İkincisi…
Emniyet artık tank alabilecek(stargazete.com, 15 Mayıs 2013
Basından hatırlarsınız: Sadece emniyet değil MİT de ağır silah ithal edebilecek… ki bu, 28 Şubatın nizalı meselesiydi…
Şimdi… Yeni pozisyonu icabı Genelkurmay da itirazını çekmiş…
Böylece… Misal. Tanklar abilik yapacak TOMA’lara, Taksim’de 1 Mayıs’çılara karşı… Filan.
Üniversitelere özel polis birliği…
Polis İstihbarat’taki yeniden yapılanma… Ötesi berisi… N’oluyoruz yahu…
Bu TOMA’kratik harekat nereye?..
Hayır, gören de…
Kanlı mı, kansız mı, diyen Hocanın talebesinin (iç) savaş rejimini yedekliyor sanacak…


TARAF, DEMİRÖREN’İ NEDEN ISIRDI?

Evrensel’de, Bülent Falakaoğlu önceki gün “Burjuvazimizin kanlı tarihi”ni yazmış. (27 Mayıs 2013)
Demirören’le ilgili “cinayet ve şirkete el koyma” iddialarının…
1988’de 2000’e Doğru’da, bir yıl sonra da Güneş’te yayınlandığını (ne yalan söyleyim bana da) hatırlatarak… Şimdi neden Taraf’ta yayımlandığını sorgulamış…
Kaçırmış olanlara tavsiye ederim…
İki noktaya da ben değineyim:
Söz konusu olan Taraf ve Mehmet Baransu olduğuna göre… Falakaoğlu’nun sorularına ilave etmek isterim:
* Demirören zokası ile karanlık sicilli büyük sermayeye şantaj mı yapılıyor? Hani sermayenin el değiştirmesi filan gibi tanzim edici hedefleri mi var acep?
Falakaoğlu’nun daha önce çıkan haber hatırlatmasıyla, ilk okuduğumda aklıma gelen bu ihtimal daha da güçlendi… Hani ‘bilinen’i kaşıyarak, ‘yenileri gelir ha!’ mesajı mı veriliyor?
* “Cinayetle suçlanan iş
adamı kim? Başbakanın masasındaki soruşturma dosyası nasıl yok oldu? Mehmet Baransu yarın o dosyayı açıyor”
Taraf Demirören manşetinden bir gün önce, 19 Mayıs 2013’te bu anonsla çıktı.
Sizi bilmem ama anonstaki “Başbakan”dan ben Özal’ı değil, RT Erdoğan’ı anladım… Muhtemelen öyle düşünmemiz için reklam hilesiydi ama… Yine de “Acaba sonradan geri mi çekildi?​” demeden edemedim.
Kalbim değil ortam kötü; ondan,inanın…


Satır altından notlar...

GAZETECİLİĞİN BİK’TİĞİ NOKTA

İLETİŞİM Gerilları… RedHack Reyhanlı saldırısının faillerinin ÖSO’nun İslamcıları olduğuna dair istihbarat raporunu yayımladı…. Bazı gazeteler de kullandı ya… Basın İlan Kurumu (BİK) fena bozulmuş… Oysa “iddia” olarak verilmişti…  BİK ise ‘Kirli gazetecilik’ ithamını sallarken, ders vermeyi de ihmal etmemiş:   
“RedHack grubu bir kurum, bir haber ajansı gibi kabul edildi ve belgeleri medyada yer buldu.
Oysa Yargıtay içtihatlarına göre sadece resmi kurumların açıklamaları ve Anadolu Ajansı (AA)’nın bültenleri güvenilir kabul edilir, ikinci bir kaynağa doğrulatılmadan yayınlanabilir.
RedHack’in belgelerini resmi bir kurum açıklamadı, AA da haberini geçmedi.” (bik.gov.tr, 24 Mayıs 2013)
Anladınız değil mi!..
Devlet ya da AA ne derse, o…Sorgulama, daya…
Misal. İşkence yok, derse… Yalan söyleyecek değil ya…
Fecaat…
Daha fecisi: Bir kısım medya zaten bunu yapıyor…


ARINÇ-GÜLEN DİPLOMASİSİ

BİLİYORSUNUZ…
Başbakan, Obama imtihanındayken… Yardımcısı da Fethullah Gülen ile görüşmüş… Üç saat!
İkisinin de ağlak olduğu düşünülürse… Süre fazla sayılmaz…
Bir saat karşılıklı gözyaşı, hıçkırık… Mendil ikramı, teselli filan…
Sonra?..
“Siyaset değil hizmet hareketiyiz” diyen Gülen ile Başbakan Yardımcısı ne görüşmüş olabilir ki!?
Arınç her halde Türkçe Olimpiyatları’nda tanıdığı çocukların ders durumunu sormuş…
Nasıl keratalar? demiştir…
Ya da mekteplerin damının aktarılmasını filan konuşmuşlardır…
“Al dosyanı, ver dosyamı”  münakaşası yapacak halleri yok ya!  


RT ERDOĞAN’IN ÖZETİ

Başbakan, AKP İl Başkanları toplantısında (24 Mayıs 2013) cibilliyetini ele vermiş…. Yine.
İki tanesine mim koydum:
* “Bükemediğin bileği öpeceksin.”
Şimdiye kadar hangi bilekleri öptün?
Obama’dan başlayarak saymaya devam et!
* “Gece gündüz içen, kafa kıyak gezen bir nesil istemiyoruz.”
Tercümesi: Kindar ve dindar nesil istiyoruz. (Her daim)
Rıza Türmen: Demokrasilerde siyasi iktidarlar, kendi görüşlerine uygun nesiller yetiştirmezler. Bağımsız düşünebilen, özgür bireyler yetiştirirler. (Radikal İki, 19 Mayıs 2013)
Behzat Ç: HAAAH!...Laaoluumbi’ dur laa… bi’ dur laaa!..


ALEYKÜM SELAM CHP

CHP seçim taktiklerini yenilemiş. (DHA, 23 Mayıs 2013)
Listeye göz attım; kafa tokuşturma eksik kalmış. Ama artık konuşmaya başlarken, “Selamünaleyküm” de diyeceklermiş. Belki ilk denemeyi de THY Grevi’ne yapacakları toplu ziyarette yaparlar…
Ama  giderlerse… “Allaha emanet olun” kısmını es geçsinler… Ayıp olur… Bence.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa