Dipten gelen dalga
Hiç tartışmasız patlayan halkın öfkesidir. Yılların birikimi bir öfke seline döndü ve bir isyan halinde sokakları, meydanları doldurdu. Ne polisin dizginsiz terörü, gazı ve sopası, ne “büyük basın”ın görmezden gelmesi, ne Başbakan Erdoğan’ın tehditleri, ne de yaralanma ve ölümler milyonlarca insanın protesto ve gösterilere katılmasını engelleyemedi. Üniversiteli, liseli gençler, şehirlerin sakinleri, emekçi semtlerinin insanları, işçiler, hükümete karşı tepkilerini ortaya koydular. Bu halk hareketi kamu emekçilerinin ve bazı işçi sendikalarının greviyle de birleşti.
Görünüşte her şey Taksim Gezi Parkı’nın AKP Hükümeti tarafından sermayeye peşkeş çekilerek AVM yapılmak istenmesi ve buradaki ağaçların sökülmek istenmesi ile başladı. Ama bu sadece fitili ateşleyen bir hareket oldu. Hükümetin 11 yıldır büyük sermayenin bütün isteklerini bir bir yerine getirmesi, yaşamın bütün alanlarında daha da gericileşmeye yönelik atılan adımlar, işsizliğin ve yoksulluğun artması, sendikalaşmanın neredeyse olanaksız hale getirilmesi, grevlere aleni hükümet müdahalesi, gençlerin güvenli bir gelecek umudunun hemen hemen hiç kalmaması, yaşamlarına sürekli müdahale edilmesi, Kürtlerin özgürlük taleplerine sırt çevrilmesi, işçi ve emekçi halkta, geniş gençlik yığınlarında büyük bir birikime yol açtı ve öfke patlamasına yol açtı.
Elbette sadece bu kadar değil, peş peşe gelen doğa katliamları, HES’lerle vatandaşın suyunun çalınması, ülkenin doğasının tahrip edilmesi, atom santralleri için atılan adımlara tepki duyulan tepkiler, kentsel dönüşümle evi başına yıkılan emekçiler, on yıllardır oturduğu evine yeni borç çıkarılan köylüler, bedenine müdahale edilen kadınlar, sanatının “içine tükürülen” sanatçılar, nasıl oturup kalkacağına, nasıl içeceğine karar verilmek, istenen genç, yaşlı insanlar, inançları baskı altına alınan, nerede ibadet edeceğine karar verilmek istenen aleviler, kısacası Hükümetin büyük bir hoyratlıkla attığı adımlara içten içe tepki duyan, bu tepkisini parça parça ortaya koymuş olan tüm kesimler için artık bardak dolmuştu. Dipte biriken bu öfke ve mücadele isteği Taksim’den dalga dalga bütün ülkeye yayıldı.
Şimdi hükümet istifa, Erdoğan istifa sloganları tüm ülkeye yayılıyor. Temel talepler demokrasi ve özgürlük etrafında toplanmasına rağmen hareket büyük oranda henüz kendiliğinden ve örgütlü olmaktan uzak. Ama hareketin canlılığını koruduğu, yaygınlaşmayı sürdürdüğü oranda da kendi örgütünü yaratması da kaçınılmaz. En küçük yerel birimden, illere, oradan ülkenin geneline seslenen örgütlenmelerin ortaya çıkması, ya da var olan örgütlerin halkın ortak taleplerini dile getiren bir yapıya doğru genişlemesi kaçınılmaz görünüyor.
Ama bunun için öncelikle sendikaların, her türlü sendikal platformun cesaretle ve inisiyatifle hareket etmesi, halk hareketine etrafında birleşeceği bir omurga ve dikkate alacağı bir önderlik sunması gerekiyor. Bugün hareketin içine karışmış olan ulusalcı, şövenist, Kürt düşmanlığını tek politik çizgileri haline getirmiş olan kesimlerin hareketi zehirlemelerinin önlenmesi ve Türk ve Kürt emekçilerinin birlikte mücadelesinin örülebilmesi için de bu zorunlu görünüyor. Harekete geçmiş olan geniş kesimlerin tutumları ve eğilimleri de, demokrasi ve özgürlük istemlerinin tayin edici olduğunu, halklar arasındaki kardeşleşmenin ve haklara saygının ağır bastığını zaten ortaya koyuyor.
Demokrasi ve özgürlük mücadelesinde tarihsel anlar yaşanırken, emekçilerin toplumsal örgütlerinin alacağı tutumlarının da tarihsel bir önem kazanmış olduğu her halde reddedilmeyecektir. Eğer bu halk hareketinin kendilerinden beklediği inisiyatif ve cesareti gösteremezlerse, sendikaların aynı zamanda, sermayenin onları mahkum ettiği ağır koşullardan kurtulma fırsatını da geri tepmiş olacakları açıktır. Halk hareketi onlara da geniş bir hareket alanı açmaktadır. Şimdi onlardan beklenen sadece KESK ve bazı işçi sendikaları ile sınırlı kalmayan 4-5 Haziran’ı her yönüyle aşan bir hareketlenmedir. Unutmamak gerekir ki, ortaya atılan bütün bu talep ve istemler Başbakan’ın “yüzde 50”sinin yüzde 48’inin de temel talep ve istemleridir. Bugün tüm işçi ve emekçi halkı, onun gençliğini birleştirme, mücadelelerini ortak bir hedefe yöneltme günüdür.
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284338.jpg)
Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal
![Kadınların kaleminden hayat: Eskişehir Edebiyat Atölyesi](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284336.jpg)
Kadınların kaleminden hayat: Eskişehir Edebiyat Atölyesi
![Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/254547.jpg)
İletişim Başkanlığı deprem raporu: Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı
![Çayırhan işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüyüşü devam ediyor:](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284233.jpg)
Evrensel'i Takip Et