'Bizler' ve 'onlar' meselesi

Kirvem,
Senin de bildiğin gibi kendini bilmez üç-beş “çapulcu”nun teki, Gezi’deki kimi ağaçların yerinden sökülüp bir başka diyara “sürgün” edilmesini hem protesto etmek, hem de bir ucu neredeyse İzmit’e, diğer bucağı bu gidişle Çatalca’yı da sollayacak koskoca İstanbul’da sanki bir başka yer yokmuşçasına, illa da Taksim’in göbeğinde Topçu Kışlası adı altında yapılması planlanan ve kim bilir kimlerin cüzdanlarını şişirip, kadifeden keselerini “ihya” edecek bu “rant” furyasına sessiz kalmayıp, bunu da demokratik bir yolla dillendirmeye kalkınca kızılca kıyamet koptu.
Nitekim ezelden beri işleri güçleri “destan” yazmakla geçen yurdumun bilumum emniyet amirlerinin ve “polis amca”larımızın sabahın kör karanlığında bu çapulcular tayfasına yıldırım hızıyla açtıkları biber gazlı, sulu sepken taarruzlar sonucunda, bu kendini bilmezlere hadleri bildirilip, böylece yalapşap kurdukları üç kıytırık çadırın sökülmesi ile “işlem” şıpınişi tamamlandı…
Ancak daha sonra ülke genelinde gelişen olaylar bu “baskın”, bu “huruç” hareketlerinin doksanlı yıllarda doğan bu “genç kuşak”lar tarafından hazmedilmediğini, dahası da başımızın başı başbakanımızın canı istediğinde kendi kavlince, kendi paşa gönlünce verdiği “ultimatom”larla bu gençlere yakıştırdığı horlayıcı, dışlayıcı sıfat tamlamalarının yanı sıra, keza her vesileyle kullandığı bu tepeden inme “aforoz” diline karşı tepkiler artınca, memleket sathında işler sadece arapsaçına dönüşmekle kalmadı, ayrıca gerçek anlamıyla rayından çıktı.
Mesela bu ülkede gelmiş geçmiş bilumum iktidarlar tarafından hemen her vesileyle halkımızın beynine pompalanan, her defasında hangi köşeden, hangi bucaktan çıkacağı belli olmayan “muhayyel”, “hayali” bir iç ve dış “düşman” profili çizildikten sonra, hemen akabinde de “vatan-millet-bayrak” ve bittabi ki bunların mütemmim cüzi niteliğinde “birlik ve bütünlük”ten yana atılan nutuklarla yedisinden yetmişine varıncaya kadar bu memleketin ali menfaatlerini “koruyup kollamak” için didinip durduk ama, nafile!
Nafile, zira şu son Gezi olaylarının maddi-manevi bilançolarına bakıldığında görünen o ki, şu anda tepemizde bulunan iktidar, ve onun başını çeken başımızın başı muhterem başbakanımız, sırf  “dediğim dedik, öttürdüğüm düdük” tavrıyla yine canının istediği minvalde bir yandan halkımızın yaşam tarzına kendi “mihenk” taşınca “ayar” vermeyi sürdürürken, öte taraftan meydanlarda attığı nutuklardan, televizyon ekranlarından verdiği “fetva”lardan yine maalesef anlaşılan o ki, memleket bizatihi başbakanın ifadesiyle “bizler” ve “onlar” kategorinde tıpkı bir teker kaşar peyniri misali tam da orta yerinden bölündüyse acaba suç kimde Kirvem!..

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et