Demokrasi sandıkta kazanılmadı
Başbakan Erdoğan’ın, AKP kurmaylarının ve “yandaş medyanın” hem Gezi direnişi süreci boyunca, hem de Mısır’daki gelişmelere dair olarak dile getirdikleri en önemli argümanlardan biri “demokrasi sandıktır” sözü.
İlk bakışta halk iradesine vurgu yapan isabetli bir saptama gibi gözüken bu söz, bütün tarihsel bağlamlarından koparılarak gelişi güzel kullanıldığında “demokrasinin” ve halk iradesinin önüne engel olarak da dikilebilir.
Bu kavramın yüzde 10’luk bir seçim barajının sürüp gittiği bizim gibi bir ülkede iktidar ve onu destekleyenlerce dile getirilmesi zaten abesle iştigaldir.
Öncelikle vurgulamak gerekiyor ki, demokrasi sandıkta kazanılmamıştır, bilakis sandık, sınıfların, kadınların, ezilenlerin büyük bedeller ödeyerek verdikleri demokrasi, hak ve özgürlükler mücadelesi içinde inşa olmuştur.
Modern sınıf mücadeleleri tarihi bakımından kadınların politikaya katılımlarının ilk adımları Fransız devrimi sırasında atıldı. 1831 ve 1848 devrimleri esnasında da Fransa’daki kadınlar seçme hakkını talep ederken, İngiltere’de de kadın hakları için ilk çıkışlar 1832’de yaşanmıştır.
Demokrasinin beşiği olarak kabul edilen ülkelerden İsviçre’de kadınlar ülke çapında bir seçim hakkı için 2 Şubat 1971 tarihine kadar beklemek zorunda kalmışlardır.
Yine bazı Amerikan devletlerinde, federal seçimlerde belirli bir rol oynayan, seçmen kütüğüne yazılma koşulu, sandık vergisi ve okur-yazarlık testi türünden uygulamaların 1970’lere kadar devam ettiği ve sanayileşen ilk iki devlet olan İngiltere ve Belçika’da, siyasi bakımdan güçlerini tamamen yitirmiş dahi olsalar, Lortlar Kamarası ile, senatoya seçilmede sınıf kıstasının korunmasında diretilmiştir. Sınıf esasına göre oy hakkından mahrum bırakılma kıstasını ortadan kaldıran işçi sınıfı mücadelesinin gücü ve düzeyi olmuştur. İngiltere’de Chartist hareket, bu noktada, işçi sınıfını genel oy hakkı ve diğer demokratik siyasal talepler için harekete geçirmek açısından rol oynamıştır.
İşçi sınıfının grev ve sendikal örgütlenme hakları da sandıkta kazanılmamış, büyük mücadelelerle ‘sandıklı demokrasinin’ gündemine sokulmuştur.
Örneğin 1842 yılında İngiltere’de gerçekleştirilen ilk örgütlü genel grev, işçi ve emekçilerin 10 bin imzalı hak ve özgürlükler bildirgesi, mecliste reddedilince gündeme gelmişti. İngiltere’de 500 bin işçiyi kapsayan bir genel grev başladı ve işçi maaşlarında düzelme, 10 saatlik çalışma hakkı elde edildi.
Türkiye’de işçilere sendika kurma hakkı ile “toplusözleşme ve grev hakkı” da ancak 1961 Anayasası ile mümkün olmuştur. Kaldı ki yasal bir hak olarak varolmasına rağmen istisnasız bütün sermaye iktidarları işçilerin bu haklarını baskılamanın yol ve yöntemlerini aramışlardır.
İronik bir gerçeklik olarak vurgulayalım. Bugünkü iktidar ve destekçileri Mısır’daki darbeyi bizdeki 28 Şubata benzeten açıklamalar yaptılar. Ancak bu çevrelerin 28 Şubat sürecinde çok önemli iş kollarındaki grevlerin “Milli güvenliği tehdit ettiği” gerekçesiyle erteleme adı altında yasaklanmasını gündem ettiğini hiç duymadık.(!)
Bu tartışmayı yine çarpıcı biçimde Kürtler açısından da yürütebiliriz. Türkiye’de Kürtlerin sandık yoluyla kazandıkları tek bir ulusal hakları var mıdır? Kürtlerin kalıcı bir başarı gösteren tek isyanı olan 29. isyan sonucu on binlerce bedelden söz ediyoruz. Devletin rakamları da bunu söylüyor. Maalesef ancak böyle bir bedelden sonra Kürtler bugün, siyasi, toplumsal ve ulusal bir özne olarak devlet nezdinde kendilerini var edebilmişlerdir.
Son olarak şunu da söyleyelim; demokrasinin “direği” gibi gösterilen sandıkla ömrün sonunu simgeleyen sandık arasında koca bir hayat var. Ve demokrasiyi aslında biz o hayatın içinde her günkü mücadelemizle yeniden yeniden kuruyoruz. Bitmeyen bir mücadele olarak...
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284338.jpg)
Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal
![Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/254547.jpg)
İletişim Başkanlığı deprem raporu: Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı
![Çayırhan işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüyüşü devam ediyor:](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284233.jpg)
Özelleştirme karşıtı yürüyüş sürüyor: Eylemler üretimi de etkilemeli
![Diyarbakırlı işçiler sürece ilişkin temkinli, iktidardan umutsuz](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/280807.jpg)
Evrensel'i Takip Et