Helallik size lazım
Varsa aranızda kanı bozuk olanlar, gelsin söylesin, kınarsam şerefsizim. Muaf tutacağım törenlerden” diye höykürmüştü lisenin müdürü... Bayrak töreninde “hafiften hareketlenme”nin bedeliydi, bu minvalde uzun bir nutuk dinlemek...
Kanı bozuk! Ya Ermeni, ya Rum kanını kastediyordu müdür. “Bozuk”luğu tayin eden kafaya göre değişir bu. Bizim müdür, “dört dörtlük Türk kanı” istiyordu o vakitler.
Yemedi tabii, gidip, “Bizim kanımız bozuk hocam” diyemedik tabii... Şimdi, “ülkenin müdürü” meydanlarda haykırıyor; milletten, mezhepten, “faiz lobisi”nden söz ediyor, “Bunlar...” diye saydırıyor da saydırıyor.
Kan üzerine hesap bitmiyor; bunca kan dökülen topraklarda nasıl bitsin? “Helal kan” peşinde Kızılay... Açıkça söylüyor, Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar: “Kandan üretilen ilaçlar ABD ve Avrupa’dan alındığından, kan verenler domuz eti yediği, alkol kullandığı için şikayet geliyormuş”... Ölüm döşeğindeyken ben; Ermeni kardeşim bana kan verdi diye şikayetlenen olacak öyle mi?
Elde fener gündüzün karanlığında “akıl fikir” arayacağız yakında... “alkol alanlar” için ayrı kan bankası? Ayrı hastane, ayrı gettolar... Toplama kampları? Koyun fırınlara gitsin, sallandırın Gezi Parkı’nda üç beş bin...
Tesadüf değil, her afet günü “hayırla” anmamız Kızılay’ı... İlk işinin ayrım yapmamak olduğunu biz mi hatırlatalım? Kızılay’ı yönetenler bilmiyor olabilir mi; insan vücudunda zaten bünyenin ürettiği saf alkol olduğunu? Kan vermek için 24 saat alkol almama şartı zaten, tıbben var. Sonra “Mesele üç beş ağaç meselesi değil”, mesele “Sağlık, kan meselesi değil” denildiğinde hop oturup hop kalkıyorlar. Ölüm döşeğinde hastanın çaresi neyse; onun helal olduğunu bilmiyor olabilir mi? Hadi bilimden haberi yok; dinden de mi haberi yok?
Lamı cimi yok; ayrışıyor, ayrıştırılıyor bu halk... Her sözle, her adımla, her kararla... Duvarlar örülüyor. Ne dediğinden önce, kimin dediğine; ne yaptığından önce “kim olduğuna” bakıldığı günlerden geçiyoruz. Hiçbiri tesadüf değil. “Dört dörtlük Aleviyim” açıklaması da... Kimse “Alevilere göz kırpıyor” falan demesin... Yemezler, inkarın özetidir bu. “Alevilik yoktur, Müslümanlık tektir, o da benimdir”in en arı halidir.
Ayrıştırıyor, çünkü kaygılı. İktidarı sallandığı için kaygılı. Topluma biçim veremediği, planlarını hayata geçiremediği için kaygılı. Yazar İhsan Eliaçık’ın deyimiyle, “Din elden gittiği için” değil, “Elinden din gittiği için” kaygılı... Bin yıllık yaraları kanatarak “siyasi ikbal” sağlayabileceğini sanacak kadar çıldırmış durumda.
Lanetli dostlarıyla “güya düşman” görünerek ayarımızı bozacak hesapta. Amerika da, Avrupa da, “faiz lobisi” de, büyük sermaye de, bankalar da, medya da senin dostundur, senin iktidarının dostudur... Yemezler!
“ABD’deki kan bağışçıları alkol alıyormuş”... Cümleye bak! Türkiye’de alkol yasak çünkü, hiçbirimiz almıyoruz! Hissettirmeden “ön kabul” yaratıyor, “Alkol alanın kanı kirli” diyor. Tarafsız olması gereken kurum yapıyor bunu, milyonlarca insanın katıldığı, binlerce insanın yaralandığı büyük bir halk hareketi varken, bir “Tıbbi yardım çadırı açmayan” Kızılay yapıyor!
Binlerce insan yaralandığında reviri halk kendisi kuracaksa, Kızılay ne işe yarayacak? Polisten özenle saklanan gönüllü revirler, keşfedildiğinde içine gaz yağdırılıyorsa; helali de, haramı da başka terazilere de vurmak lazım.
Hani tarafsızlık, hani Hipokrat! İhtiyacımız olduğunda ortada olmayacak; bir de üstüne “Kanımıza laf edecek” öyle mi? İlaç fabrikaları kapatılacak, sonra “Helal kan fabrikası” propagandası yapılacak; ve biz de sevineceğiz! Hadi oradan.
Bırakın insanlığı, bilimi, aklı, vicdanı; din terazisine bile vursak, yine günahkarsınız, yine günahkarsınız... Sandığınız gibi Kur’an sadece AKP’lilere inmediğine göre; helallik, asıl size lazım... “Nasıl bilirdiniz?” diye sorulacağı günden önce, almalısınız bu helalliği...
Evrensel'i Takip Et