Halkın sağduyusu
Bir ülkeyi yönetenler yönettikleri halktan daha olgun, ağırbaşlı, sakin ve sağduyulu olmak zorunda değiller mi? Bu sorunun klasik yanıtı, “Hiç kuşkusuz öyle olmak zorundalar”dır. Peki ama bu ülkeyi yöneten devlet adamları, bir başbakan komşuyu komşuya, sokaktaki göstericiyi esnafa, demokratik hakkını kullanan vatandaşları eli palalı, sopalı “sorumlu vatandaşlara” havale ediyor, toplumun yarısını diğer yarısına karşı kışkırtıyorsa burada bir sağduyu, olgunluk ve sorumluluktan söz edilebilir mi? Hiç kuşkusuz edilemez. Burada bir denge yitimi, güven kaybı ve cebinde saydığı geleceği yitirme korkusu vardır.
Ve dahası kaos ve kargaşa çıkarma çağrısı anlamına gelen bu çağrıların etkisi ile çeşitli saldırılar da gündeme geliyor. Peki o zaman bu tür olaylara karşı sorumluluk ve olgunluk kimden beklenecek? Sorunun yanıtı bellidir: Ülkeyi yönetenler bu konudaki olumsuz tutumlarını açıkça ortaya koymuşlardır. Yani onlardan bir umut yoktur. Ama birbirine karşı kışkırtılmak istenen halk olgun ve sağduyulu davranarak bu kışkırtmalara kapılmayacaktır, zaten kapılmıyor da.
Bu durumda hemen diğer bir soruyu daha sormak gerekiyor: Erdoğan böyle bir üslup kullanarak ne yapmak istiyor? Bu soruya sadece kendi cephesini sağlamlaştırmak, kemikleştirmek istiyor diye yanıtlamak olanaklıdır. Üstelik bunu onların en gerici duygularına seslenerek, onları gericileştirerek yapmak istiyor. Ancak bu yanıt eksik kalacaktır. Onun için sorunu daha geniş bir çerçeveden ele almak gerekir. Burada yapılmak istenen demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenleri terörize etmek, onları mantıksız hareketler yapmaya zorlamak, potansiyel destek güçlerinden koparmak, bu güçleri erken ve hazır olmadıkları çatışmalara çekerek “hesaplarını görmektir.” Toplumların tarihlerinde bu tür provokasyon örnekleri çokça görülmüştür. Erdoğan böylece özgürlük ve demokrasi mücadelesine ağır bir darbe vurmayı hesaplamaktadır.
Ancak bugün yönetilen halk kendisini yönetenlerden daha ağırbaşlı ve olgundur. Bu sadece son olaylarda görülmedi. Egemen sınıflar tarafından yıllardır halkları, ulusları, mezhepleri birbirine kırdırmanın adımları atıldı. Halkın sağduyusu bu tür provokasyonları genellikle boşa çıkardı. Eğer ülkeyi yöneten hükümetlerin gerici çağrı ve provokasyonları etkili olsaydı, şimdi bu ülkede halk çoktan birbirine girmiş, oluk oluk kan dökülüyor olurdu. Eğer bu olmamışsa bu kesinlikle ülkeyi yönetenlerin başarısı değildir.
Hazirandaki halk mücadeleleri açısından bu soruna bakacak olursak, orada da görünen şudur: Bu mücadeleyi yürüten halk bu tür provokasyonlara kapılmıyor, aksine yürüttükleri mücadelenin tecrübelerini tartışıyor, bu tecrübeleri sindirmeye çalışıyor. Bu halk eğer yeniden sokaklara çıkmak zorunda kalırsa, bu defa çok daha geniş güçlerle harekete geçerek karşı cepheyi bozguna uğratabileceğini çok iyi biliyor ve bunu başarmanın olanaklarını tartışıyor.
Peki ama yaşanan mücadeleden kendileri için yararlı sonuçlar çıkarmayanlar var mı? Kuşkusuz bunlarda var. Kendilerine “millici, ulusalcı, laiklik savunucusu, Mustafa Kemal’in askerleri” vb. adlar takan bazı kesimler, daha önce denenmiş ve utanç verici bozgunlarla sonuçlanmış yolda yeniden yürümek istiyorlar. Halk hareketinin bu kesimlerde de yeni bir heyecan yarattığı görülüyor. Ancak bunların olup biteni sağduyu ile değerlendirme yetisinden yoksun oldukları görülüyor. İşte tam da bu nedenle Erdoğan en fazla bunlar üzerinde oynuyor ve bunların muhalefetin “yumuşak karnı” olduklarını hesap ederek, tüm halk hareketine bunlar üzerinden saldırıyor.
Ancak bu çabalar sonuç vermeyecektir. Halk demokrasi ve özgürlüğü kendi gücüyle kazanabileceğini, ancak kendi kaderini kendi eline alırsa hükümete karşı başarıyla mücadele edebileceğini görmüştür. Halk hareketi laikliği de, yurtseverliği de, ulus ve mezheplerin taleplerini de kendi eylemi içerisinde yeniden yorumlamıştır. Bu yorumun çok daha kapsayıcı ve kucaklayıcı olduğunu da bizzat yaşayarak görmüştür. Bu açıdan rahatlıkla şunu söyleyebiliriz ki: bu halk kışkırtmalara, provokasyonlara kapılmayacak, sağduyuyu ve olgunluğu elden bırakmayacak, ama kararlılığından ve mücadele azminden de hiçbir şey kaybetmeyecektir.
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284338.jpg)
Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal
![Kadınların kaleminden hayat: Eskişehir Edebiyat Atölyesi](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284336.jpg)
Kadınların kaleminden hayat: Eskişehir Edebiyat Atölyesi
![Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/254547.jpg)
İletişim Başkanlığı deprem raporu: Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı
![Çayırhan işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüyüşü devam ediyor:](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284233.jpg)
Evrensel'i Takip Et