Yayınlarımız ve direniş
Fotoğraf: Envato
2013 Haziran direnişi üzerine Evrensel gazetesi, Evrensel Kültür, Özgürlük Dünyası ve Tîroj başta olmak üzere yayın organlarımızda çok sayıda makale ve röportaj yer aldı. Bu “doğal”dı, çünkü söz konusu olan Türkiye tarihinin en yığınsal katılımlı ve uzun süreli halk eylemiydi. Bu değerlendirmelerde öne çıkan birkaç başlık özellikle önem taşımaktadır. Bunları çok özet olarak şöyle sıralayabiliriz:
A-) Siyasal mücadelenin sorunları, iktisadi-sosyal koşul ve etkenlerden soyutlanamazlar. Kapitalizme ve burjuva diktatörlüğüne karşı mücadelenin barışçıl, savaşçı, yasal, yasal olmayan, parlamenter ve şiddete dayanan çok çeşitli biçimler alarak, ama hemen her durumda sömüren ve sömürülen sınıf(lar) arasındaki güç ilişkilerini ve sömürülen sınıf ve kesimlerin hareketinin bilinç ve örgütlenme düzeyine bağlanarak sürdüğü, tarihin dersidir. Haziran 2013 direnişi de, onlarca yıldır uluslararası sermaye bağlantılı büyük burjuva tiranlığının sürdürdüğü saldırılara karşı biriken halk öfkesinin, din istismarcısı muhafazakar-neoliberal bir hükümetin –ve başındaki “otokrat yeni sultan”ın yoğun baskı politikaları sonucu patlak verdi.
B-) Bu direniş, halk kitleleri ile hükümet, polis-kimi yerlerde jandarma ve yargının öne çıktığı devlet güçleri arasındaki „muharebeler dizgesi” olarak yaşandı. Polis, hükümet, üst bürokrasi, valiler, istihbaratçı ajanlar, harekete geçirilen sivil vurucu güçler, yargı kurulları devleti –ve onun, çıkarlarının aleti olduğu tekelci gericiliği ve kapitalist sınıfı temsil ettiler. Recep Erdoğan devletin en sivri dilli ve yaman savaşçısı olarak öne çıktı. Bir kez daha görüldü ki, hükümetler ve yöneticileri sermaye politikalarının pratik uygulayıcıları olarak halk öfkesi ve mücadelesinin hedefine ilk girenler olsalar da, mücadele, hükümetlere ve şu ya da bu partiye karşı olmakla sınırlı tutulamaz.
C-) Sosyal-ekonomik saldırıların ve siyasal baskıların kaynaklık ettiği, bölgesel ve uluslararası çok çeşitli gelişmelerin etken olarak işlev gördüğü ve gençlik kitlelerinin, kent emekçilerinin, işçi ve işsiz kesimlerinin, semt emekçileri ve kadınların yığınsal olarak katıldıkları bu direniş, demokratik siyasal, sosyal ve iktisadi hakların ancak mücadele ile kazanılabileceğini ve savunulabileceğini bir kez daha gösterdi. (bkz Öz. Dünyası Temmuz- Ağustos 2013 sayıları, Y. Akdağ ve A. Koşar yazıları)
D-) Siyasal-sosyal-iktisadi, kültürel, ekolojik talepler için mücadelenin kazanımları sadece elde ettiği pratik sonuçlarla sınırlı değildir. Bu, nihayetinde güçler ilişkisine, birbirleriyle mücadele eden sınıf ve kesimlerin örgütlü-bilinçli hareketinin düzeyine bağlıdır. En önemli diğer kazanım pratik deneyimdir ve deneyim belirleyici çatışmaların zaferle sonuçlanmasının koşullarından biridir.
E-) Mücadelenin gücü sadece kitleselliğinde ve güç birliğinde değil, örgütlü yapısındadır da. “Gezi direnişi”nin kendiliğindenci başlangıcı ve yığınsal gücünü oluşturanların önemli kesiminin örgütsüzlüğünden hareketle örgütsüzlüğe, bireyselliğe-bireyciliğe, merkezsizliğe-otoritersizliğe yapılan övgüler, antikapitalizmin ve sermaye baskılarını defetmenin gereksindiği işçi ve halk örgütlenmesini zayıflatan ve hatta engelleyen bir işlev görmektedirler. Örgüt, parti ve otorite, işçi ve emekçiler için, dişinden tırnağına silahlı kapitalist gericilik ve onun devlet makinesinin karşısında hak elde etme ve sömürüden kurtuluşun olmaz ise olmaz koşulları arasındadırlar. Karşı çıkılması gereken burjuva otoritesi, burjuva bürokratik militarist aygıt, burjuva devletinin halk üzerindeki tekelci diktatörlüğüdür. Emekçilerin dağınıklığı ve örgütsüzlüğünün aşılması en önemli gereklilikler arasındadır.
F-) Yayın organlarımızdaki değerlendirme yazılarında daha birçok noktaya dikkat çekilmiştir. Burada yeniden söz etmemizin nedeni, bu büyük halk direnişinin çeşitli yanlarıyla, ve fakat en önemli dersleri-sonuçlarıyla görülebilmesi için bu makalelerin incelenmesi ihtiyacına bir kez daha işaret etmektir. Bu okuma(lar) devrimci sınıf tutumu ve kararlılığıyla mücadelede yer alış ve gelişmelere müdahale açısından da önem taşımaktadır.
- Kaosun geniş mezarlığı 12 Aralık 2024 05:20
- ‘Suriye pastası’ ve duvarların dışına bakmak! 05 Aralık 2024 06:50
- Değişim; nasıl ve hangi yönde? 28 Kasım 2024 06:45
- Kürtçe eğitim Türkiye’yi böler mi? 14 Kasım 2024 04:52
- Bahçeli’nin çağrısı Kürt gerçeğinin neresinde? 07 Kasım 2024 05:41
- Sorun yoksa, telaş niye? 31 Ekim 2024 06:54
- Çürümenin toplumsallığı ve çürüyeni yönetme politikası 24 Ekim 2024 12:47
- İktidarın ekonomi kriterleri 26 Eylül 2024 05:56
- Vicdansızlık! 19 Eylül 2024 05:15
- Derin ve lağımlı bataklık! 12 Eylül 2024 05:58
- Sağın gücü ve işçilerin ‘kör noktası’ 05 Eylül 2024 05:28
- Malazgirt, Bahçeli, HÜDA PAR vs. 29 Ağustos 2024 05:40