14 Eylül 2013

Biz İstanbullular gıyaben tanıdığımız biber gazıyla Gezi gösterileri sırasında ve sonrasında şahsen tanıştık, yakınlaştık ve içli-dışlı olduk.
Pera farklıdır; yaratıcıdır. Sanat, kültür, eğlence ve şiddet bir arada yaşar.
Pera’nın biber gazları da bu güne dek aklımıza gelmeyen bir hakkın varlığını gözlerimize, burnumuza, genzimize, ciğerlerimize soktu: Polisin biber gazı kullanma hakkı.
Bizler bunu hak değil yetki sanırdık. Sanırdık ki, polisin belli istisnai koşullarda ve amirlerinin vereceği karar üzerine biber gazı kullanma yetkisi vardır. Bu yetkinin kullanılması ve kullanım sonucunda doğabilecek olumsuz etkiler denetime tabidir, gerektiğinde sorumlulara idari ya da cezai müeyyide uygulanabilir.
Yanlış öğrenmişiz, öğretmişiz: Biber gazı kullanmak polisin yetkisi değil hakkıdır.
Öğrendiğim ve öğrettiğim tüm bilgileri bir anda yanlışlayan bu basit gerçeği ben Pera’nın gazlarıyla içli-dışlı olduğumda öğrendim. Pera’da yaşıyorum, Pera’yla ilgili yazılmış hatıra, hikaye, roman, tarihçe vb. ne varsa okudukça keyifleniyorum. Bari ben de hukukçu donanımımla polisin halk için halka karşı sahip olduğu bu yeni hak türü üzerine çeşitlemeler yapayım dedim, aklıma tartışılması gereken aşağıda sıralayacağım başlıklar takıldı.
Polisin biber sıkma hakkı her polis memurunun bireysel olarak hakkı mıdır? Yoksa bu hak başbakanın sahip olup kullanımını hükümete, hükümetin içişleri bakanına, içişleri bakanının emniyet genel müdürüne, emniyet genel müdürünün valiye, valinin il emniyet müdürüne, il emniyet müdürünün ilçe emniyet müdürüne, ilçe emniyet müdürünün polis amirlerine, onların da teker teker polislere devrettiği bir hak mıdır? Hakkın devri her olayda ayrı ayrı mı gerçekleşir, yoksa devretme iradesi bir kere, seçimden seçime mi gerçekleşir. Devretme iradesi geri alınabilir mi?
Hakkı devralanlardan biri, örneğin ilçe emniyet müdürü devraldığı bu hakkı polis amirlerine, polis amirleri tek tek polislere devretmekten kaçınabilirler mi?
Polisin halka karşı ama halk için sahip olduğu bu hakkın sahibine, hakkın devrine ilişkin sorunları çözdük diyelim. Yetmez. Başka sorunlar da var.
Polisin biber gazı sıkma hakkını kullanmasını sağlayacak ortamların da yaratılması gerekir. Bu nedenle, insanların sadece kişisel amaçlarına yönelik yürümeleri yetmez. Bir şeyleri protesto amacıyla bir yerlerde toplanmaları, birlikte yürümeleri, bazı şeyleri bağırmaları gerekir. Öyle ise, karakterleri gereği protestocu olmalarına rağmen bir şey yapmadan yan gelip yatan, protestoları örgütleyecek şu ya da bu derneği, sendikayı, her hangi bir örgütü kurmayanlara uygun cezai müeyyideler uygulanmalıdır.
Polisin biber gazı sıkma hakkını sağlayacak ortamların yaratılması da yetmez. Bu ortamlarda polisin biber gazı sıkma hakkını özgürce kullanmasını engelleyecek her davranış da ayrıca cezalandırılmalıdır. Gelişigüzel örnekler vereyim, gaz maskesi, gözlük, ağzı-burnu kapatacak her hangi bir aracı bulundurmak, biber gazının etkisini kaldıracak ya da azaltacak maddeleri taşımak, bu maddelerin konulabileceği sırt çantası taşımak, biber gazı sıkıldığında her hangi yüksek bir yerden düşüp ölmek, başını biber gazı kapsülüne çarpmak, kaçsa da kaçtıktan sonra biber gazı sıkma alanına geri dönmemek ve benzeri davranışlar yasaklanmalıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi polisin halka karşı halk için sahip olduğu hakkı kullanması nedeniyle Türkiye’yi mahkum ediyormuş. Bu kararları veren yargıçları on günlüğüne, Pera’da diledikleri herhangi bir Pera otelinde kalmaya davet ediyorum. Tüm masrafları benden. Gelsinler, Pera’nın gazlarıyla tanışsınlar, içli-dışlı olsunlar; polisin gaz sıkma hakkını öğrensinler. Ben hukukçu olarak yardımcı olurum.
Pera farklıdır.
Pera’nın gazları daha bir faklıdır; sanattır, kültürdür, eğlencedir. Şiddet midir? Ona da AHİM karar versin.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et