Geçen haftaki mektubumu sıkça yaptığın gibi, yine okumadan buruşturup doğrudan doğruya çöp sepetine atmadınsa, o zaman şu son günlerde gündemimizi oluşturan “demokratikleşme paketi” ya da özümün “kozmetik paket” diye adlandırıp vaftiz ettiğim paket ile ilgili birbirinin peşi sıra verdiğim son “vaaz”larımı sanırım hatırlıyorsun.

Cumhuriyetimizin kurulduğu ilk yıllardan itibaren ve şu anda da sağı solu budanan, hayırlısıyla yenisi gelinceye kadar yürürlükte olan anayasamızın temel felsefesine, değişmeyen ana zihniyetine göre, bu ülkede hepimiz “vatandaşlık” bağımız nedeniyle Türk’üz, doğruyuz, çalışkanız ve  yok birbirimizden farkımız elhamdülillah!

Yıllar yılı, ilkokul sıralarından itibaren Türk olduğumuza dair ettiğimiz yeminin, bundan kellim, yani bu allı, rastıklı. sürmeli,  “kozmetik paket” hükmünce ilelebet rafa kaldırıldığına kimilerimiz sinirlenip, kimilerimiz sevinirken, kendi payıma hem üzüldüm, hem de bir “Ermeni dölü” olarak bunca yıl yalan konuştuğum için sadece utanmakla kalmayıp, aynı zamanda da bana veya Misakımilli sınırları içinde yaşayan benim gibi farklı “döl”lerdeki vatandaşlarımıza bu yeminin gari geçerliliğinin kalmadığını, üstelik memlekette halledilmesi gereken sürüsüne lanet okuduğumuz bunca mesele dururken, bunu da bir günden diğerine şıpınişi buyuran “irade”nin keyfiliğine şaşırdım!

Şaşırdım, hatta biraz da öfkelendim; çünkü seneler senesi “Türküm!” dolayısıyla “soyum sopum uludur” derken, şimdilerde kerameti kendilerinden menkul kimi “devletlu”ların, hani nasıl derler ortada fol, folluk yokken, durduk yere bugüne kadar yemin billah ederek taşıdığım Türklüğümü haksız yere elimden alıp, bunun yerine son yıllarda en babayani küfür yerine geçen, affedersiniz “Ermeni!” denerek küçümsenen, böylesine “adi”, “aşağılık”, “pespaye” bir kimliğe layık gördükleri için, bunun sorumlularından hesap sormak gayesiyle hiç zaman kaybetmeden, en kestirmeden doğrudan doğruya duvarlarında, “Adalet mülkün temelidir” yazan yüce mahkemelerimizin kapılarına dayanıp, acaba bu “muhterem zevat”tan önce hakaret, yanı sıra keza manevi şahsiyetimle ilgili zarar ziyan davası mı açsam diye karar kara düşünüyorum ama, şimdilik bu bireysel hakkımı ertelemeyi daha uygun buluyorum!

Neden?..

Çünkü bir zamanlar cumhuriyetimizin kurucu unsurlarından, daha da doğrusu “asli” unsurlarından birinin Kürtler olduğuna dair yemin billah eden resmi ağızların bu “masal”ı, kendilerinden sonra gelen, dahası da “ecdat”larının gelmiş geçmiş bilumum “icraat”larına asla toz kondurmayan “torun ve torbaları” tarafından açılan bu paketle birlikte yara bere alıp zedelenmişse, hatta daha evvelki mektubumda da belirttiğim gibi, bu asli unsurluk babında Kürtler, deyim yerindeyse “küme” düşmüşse, ehh o zaman şunun şurasında ülke genelinde çarpsan bölsen, çıkarıp toplasan sayıları taş çatlasa elli bini dahi bulmayan “kıytırık” Ermeni döllerinin ve “teferruat” babındaki diğer “azınlık”ların yanı sıra, hatta belki de öncelikle bu ülkede yaşayan milyonlarca Kürdün, Alevilerin, bu kozmetik paket içinde nereye ve nasıl “tıkıştırıldıklarına” bakmak galiba daha doğru mu olur, kim bilir!

Devam edeceğiz Kirvem!..
 

Evrensel'i Takip Et