28 Kasım 2013 00:18

Deplasmanıma dokunma

Deplasmanıma dokunma

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Popüler kültürün gündemi tüketme özelliği her halde en fazla futbol için geçerlidir. Hafta sonu ve artık pazartesi geceleri de yayınlanan “spor” programlarında, o an için gündemin öne çıkan başlıkları, çoğu zaman “incir çekirdeğini” doldurmayacak yorumlarla saatlerce tartışılıyor. Konunun önemine göre bir-iki hafta süren tartışmalar, sonrasında bir daha benzer bir konu gündeme gelene kadar, medyanın “tüketilmiş gündemler” rafına kaldırılıyor. Pazartesi akşamı “seyircisiz oynama” cezası nedeniyle sadece kadınlar ve çocukların izleyebildiği Beşiktaş-Konyaspor maçını televizyondan izlerken gözüme, kadın taraftarların ince bir espriyle açtıkları, “Bu maç seyircisiz ise biz neyiz?​”pankartı ilişti.
Pankartı görünce pek çok kişi gibi ben de Eylül ayının son haftasını bir kez daha hatırladım. Beşiktaş, Galatasaray karşısında 2-1 yenikken son dakikada kullanılacak bir serbest atış sırasında sahaya giren taraftarlar nedeniyle maç bitirilememiş ve bu olaydan dolayı Beşiktaş 5 maç “seyircisiz” oynama cezası almıştı. O gece ve izleyen günler boyunca “spor programlarında” ve medyada bu olay yoğun biçimde tartışıldı. Daha sahaya girenler, sahadan çıkmadan sosyal medyada ve kimi televizyon kanallarında olayı “Gezicilere” ve “Çarşı”ya ihale etmek isteyen milletvekilleri ve medya uzantıları sonradan ortaya çıkan görüntüler nedeniyle susmak zorunda kaldılar. Olayın bir “tezgah” olduğu konusunda genel bir anlayış oluştu. Başkan Fikret Orman, “yaşananların takipçisi” olacaklarını açıkladı. Medyadan edindiğimiz bilgilere göre resimlerinden teşhis edilen bazı kişiler gözaltına alındı, sonra yavaş yavaş haberler azaldı ve bu olayda, “tüketilmiş gündemler” rafında, yerini sessiz sedasız biçimde aldı.
Sözde “gazeteci” kimliğiyle spor programlarında yer alan ve işin başında büyük bir hevesle olayı “Gezicilerin” üzerine yıkmak isteyenler bugün o maçı çoktan unuttular, başka konularda “manipülasyonlarını” sürdürüyorlar. Beşiktaş 5 maçlık cezasını çekiyor ama üzerinden 2 ay geçmesine rağmen o gün gerçekte ne olduğu konusunda futbol kamuoyunun hala bilgisi yok. Bu bir “tezgah” mıydı? Bütün görüntülere yansıdığı gibi emniyet kuvvetlerinin bir zafiyeti mi vardı? Bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey bu olayın cezasını hala tribün taraftarının çekmesi.  
Olayın bir başka boyutu da “seyircisiz” oynama cezası. Benzer olaylar gündeme geldiğinde kısa bir süre tartışılıyor ve sonra yeniden gündeme gelene kadar unutuluyor. “Suçun ve cezanın şahsiliği” ilkesini ayaklar altına alan “seyircisiz oynama” cezasının kaldırılması üzerine düşünmek yerine, zincirin en zayıf halkası olarak görülen “tribün taraftarlarına” nasıl yeni cezalar konulacağı üzerine kafa yormak,  futbolu “yönetenlere” çoktandır daha kolay geliyor. İngiltere’de “tribün kültürüne” büyük zarar vererek, “endüstriyel futbolun”  yolunu açan Margaret Thatcher’dan beri futbolu “yönetenler” açısından en kolay yol, sorun çıktıklarını düşündükleri alanı yasaklamaktan geçiyor.
Bu hafta sonu, Kadıköy’de sezonun belki de en önemli ve keyifli maçı oynanacak. Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın karşı karşıya geleceği maç, ligin nasıl şekilleneceğini de belirleyecek. Ancak bu maça anlamsız deplasman yasağı nedeniyle Beşiktaş taraftarı gelemeyecek. Futbolu sadece para getiren bir “endüstri” olarak görenlerin, deplasmanları da “güvenlik” sorunu olarak görmesi kaçınılmaz. Sorarsanız, bakan Suat Kılıç deplasman yasağına karşı; federasyon başkanı Y. Demirören deplasman yasağına karşı. Peki, niye hala var? İşte bu sorunun yanıtı onlarda yok…
Fenerbahçe tribün gruplarının bu konuda hakkını yememek gerekiyor. Deplasman yasakları başladığından beri, bu yasaklara karşı pek çok protesto eylemine imza attılar. Tribüne geç girdiler, pankartlar açtılar, sosyal medyada kampanyalar düzenlediler ama açıkçası diğer tribün gruplarından fazla destek görmediler. Bu anlamsız yasağın kalması için şimdi bir fırsat var. Fenerbahçe tribün gruplarının da söylediği gibi Beşiktaş taraftarı Kadıköy’e gelsin. İnsanların hayatının her alanına dokunmayı alışkanlık haline getirenlere yeter artık diyor tribüncüler. “Çözümsüzlüğü çözüm” olarak sunanlara karşı  “deplasmanıma dokunma” diyen taraftarların sesi ne kadar duyulacak, hafta sonu göreceğiz. Futbola uzak olanlar için altını çizelim, “deplasman yasağı” son dönem siyasetin diliyle yaşam tarzına müdahaledir ve kabul edilemez.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa