11 Aralık 2013
DİĞER YAZILARI
Edebiyat 15 Nisan 2015
Normalleşmek 8 Nisan 2015
Adil 18 Mart 2015
Beklenti 11 Mart 2015
Koşa koşa 4 Mart 2015
Adım adım 25 Şubat 2015
Her şey 18 Şubat 2015
Mendil 28 Ocak 2015
Yuvarlak 14 Ocak 2015
Yabancı 7 Ocak 2015
YAZI ARŞİVİ

Vakt-i zamanında sevdiğim bir dostum demişti “Bu NBA ne menem iş anlamıyorum. Küme düşme yok, şampiyonlar ligi yok. Ne demeye oynuyorlar ki?​” (Sondaki ki’den sözkonusu dostumun Egeli olduğunu da anlamışsınızdır) Şakayla karışık bu eleştiri NBA sisteminin tümünü izah ediyor. Gerçekten de bir sonraki seneye taşan bir ödül veya ceza uygulaması yok NBA’in.  Aksine, bir önceki senenin başarısız takımlarına “draft”larda  öncelik tanınarak, takımlar arasında denge sağlanmaya çalışılıyor. Başarılıyı daha da başarılı yapmak yerine; dengeli, heyecanlı bir lig oluşturmaya çalışıyor ABD’liler. Ödülleri de sonraki sezona taşmıyor. O sezonun istatistiklerine dayanan bir takdir sistemi var. Vegas’ta olan Vegas’ta ödüllendiriliyor. Yüzüğü hak eden takıyor ve sonraki sezon oyun en baştan başlıyor.
Futbolda ise bu adaleti pek göremiyoruz. Bu köşede seri başı uygulamasını sıkça eleştirdim. Dünya futbolunun, kıtalardaki turnuvaların ya da yerel liglerin neredeyse tümünde güçlü takımların lehine düzenlemeler mevcut. Yerel liglerin omurgası, takımları geçmiş sezondaki performanslarına göre alt ya da üst liglere konumlamak üzerine kurulu. Kötü performans gösteren takım, alt ligdekilerin yanına düşüyor. İyi ise, çalışkanlar kümesine terfi ediyor. Bu sistem de adaletin bir başka uygulaması gibi görünse de, alt liglerdeki takımların makus talihleri kırması, bunu üst üste birkaç kez yapıp tepeye tutunması çok kolay iş değil. Hele ki reklam, yayın, sponsorluk ve turnuva gelirleri dahi belirgin ölçüde üsttekileri koruyacak biçimde düzenlenmişse. Kıta içi, kıtalararası ve uluslararası tüm turnuvalarda da durum benzer. Bir kere aristokrasiye girdin mi, kolay kolay inmiyorsun aşağıya.
Bunun tek istisnası ülkelerdeki kupalar. Liglerin aksine, büyüklerle küçüklerin izole edilmediği çeşitli düzenlerle harmanlanıp birbiriyle oynadığı, sürprizlere açık turnuvalardır ulusal kupalar. Eleme usulü başlı başına sürprizlere açık hale getirir kupayı. Hele bir de FA Cup gibi seri başı uygulamasının var olmadığı örneklerde alt liglerden gelen takımlar mucize maçlara imza atar, final oynar ve hatta kupayı alır. Türkiye’de bunun tek örneği 12 Eylül darbesinden birkaç ay sonra ikinci ligden kupayı kazanan Ankaragücü. Darbeci Kenan Evren’in pek sevdiği Ankara takımı, ikinci ligden gelip kupayı alan (bu vesileyle de birinci lige çıkan) tek takım.
Geçtiğimiz haftaki sürprizler, aslında bu yılki Türkiye Kupası statüsünde olması pek tasarlanmayan sürprizler. Süper Lig takımlarının en kalburüstü 5 tanesinin 4. turdan katıldığı, ilk 8 takım kalana kadar seri başı uygulamasının sürdüğü, ilk 8’in çift devreli lig usulünce oynadığı, güçsüzün iyice ezildiği, güçlüyü kayıran bir sistem bu. Fethiyespor’un, Bucaspor’un, Balıkesirspor’un, İnegöl’ün, Nazilli Belediyespor’un Süper Lig’in ağır abilerini devirmesini kimse beklemiyordu. Galatasaray’ın Gaziantep Belediye’yi, Antalya’nın Çankırıspor’u güç bela geçtiğini de düşününce sürprizin büyüklüğü ortaya çıkıyor. Seri başı olan 16  Süper Lig takımının tümü kupada alt lig temsilcileriyle eşleşiyor ve 7’si  90 dakika sonunda üstünlük kuramıyor. İddaa’da bu 7 maçı kimin kazanacağını bilsen 1 TL’ni 60.000TL yapıyorsun. Vergisini, kurum kârını düşününce herhalde 100.000’de 1 ihtimal olsa gerek bu 7 büyüğün sarsılması.  
Bütün bu hoş sürprizlere, yola devam eden 16 takımın 6’sının alt liglerden olması güzelliğine, 4 büyüklerden 3’ünün elenmesine rağmen uygulanan sert seri başı uygulaması tüm heyecanı bozuyor. Federasyon için Adalet 1958-60 arası  1.lig’de oynayıp, sonra adı Alibeyköyspor’a dönüşmüş  bir takım ismi sadece. 6 alt lig takımı, aslanların önüne atılan esirler gibi sürülüyor Süper Lig abilerinin önüne. Herhalde “Olur da alt ligden bir takım kupayı alırsa, Kenan Evren’in kupayı alan 1. Lig’e çıkar kuralını uygulamak icap eder. 12 Eylül’ü ne açıktan kabul edebiliyor ne de uygulamalarından vazgeçebiliyoruz; bir de bu dertle uğraşmayalım” diye düşünüyorlar.

Evrensel'i Takip Et