17 Şubat 2014 00:08

Seçim ne kadar zor olabilir ki?

Seçim ne kadar zor olabilir ki?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Malatya Kent Konseyi kentin dört bir tarafına “Kadına köle olma, ailene reis ol” afişleri asmış. Sebep? “Hazinemiz Ailemiz” projesiyle “son yıllarda artış gösteren boşanmalara, madde kullanımının artışına, çocuklarda internet kullanımının fazlalaşmasına” karşı bilinç oluşturmakmış. Kent Konseyi Genel Sekreteri Ali Yıldırım, “Son 10 yılda yaşadığımız coğrafyaya yakışmayacak sevgili cinayetleri, anne-baba cinayetleri gibi birçok olumsuz eylemin de yaşandığını ve bu yaşanan olumsuzlukların aile kavramının içini boşalttığını” dert ettikleri için farkındalık yaratmak istemiş!
Dikkat edin, tüm dünyada “aile içi şiddet” diye anılan şiddet biçiminin adı, kutsal yuvaya aman ha sakın halel gelmesin diye “sevgili cinayetleri”ne dönüştürülmüş. Oysa biliyoruz değil mi, geçen yıl yüzlerce kadın, bilboardlarda “kadına köle olma” diye ayar verdikleri “reisler” tarafından öldürdü!
Onlara küçük demokrasicikler verin, size ondan kocaman bir korku imparatorluğu yaratsınlar! Verin onlara “yerel katılım, hemşehrilik hukuku, yerinden yönetim” anahtar kelimelerini, size yüzyıllar öncesinin aşiret hukukunun nasıl bir şey olduğunu güncel olarak yaşatsınlar!
Yıllar önce demokrasiye hızlı adımlarla yaklaştığımızın nişanesi olarak parlatılan kent konseyleri için “sahte demokrasi oyunu” dediğimizde “demokrasi düşmanı” ilan edilmiştik ama... Buyurun işte, bundan âla örnek mi olur?
Neyse ki kadınlar buna pabuç bırakmayacak kadar farkında nedir gerçek demokrasi, nedir kadınlar için belediyecilik…
Tam da bu haberin çıktığı gün Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şubesi Kadın Kolları’nın düzenlediği “Kadın ve Demokrasi” panelindeydim. Sıcacık karşılandım, mis gibi ağırlandım, çok şey öğrendim kadınlardan. Demokrasinin yerelden başlamasının ne demek olduğunu konuştuk. Evin “görünmeyen” iş yükünün bizi ayaklarımızdan, kollarımızdan, boğazımızdan, saçımızdan nasıl da çekiştirdiğini, bizi nasıl da eve hapsettiğini, bizi söz söyleyemez hale getirdiğini anlattılar somut örneklerle.
O panele gelebilmek için bile neyi nasıl düzene sokmak zorunda kaldıklarını, üç kuruşluk yol parasının bile hesabını nasıl yaptıklarını, bunca şeyi tartışıp öğrendikten sonra akşam evin ve ailenin gailesinde kendilerini bir kenara koymak zorunda kaldıklarında nasıl da güçsüz hissettiklerini anlattılar. Yerel yönetimler kadınların hayatını kolaylaştıracak somut hizmetler sunmadıklarında sadece hizmetten yoksun kalmadığımızı, aynı zamanda eşit ve özgür vatandaşlar olmamızın önüne de büyük engeller çıkmış olduğunda hem fikir olduk. Eşitsizlik bu görünmeyen ya da bizce artık “çok görünen” yüklerimiz sonucunda oluşuyorsa biraz da, öncelikle yüklerimizi ne kadar azaltacaklarını söylesin adaylar da görelim, dedik… Ama “sadece mevcut yaşamlarımızı kolaylaştıran hizmetler sunma vaatleri yetmez, bizi güçlendirecek ve mevcut yaşamlarımızı değiştirebilmemizin önünü açacak, bunun garantisini sağlayacak bir anlayış isteriz” dedik.
“Kadınlar için” diyerek reklâm yapan, sonra da kendi “kadınlarını” yaratmak için kent konseyleri, kadın meclisleri, şunlar bunlar kuran anlayışın bizi ev köleliğine mahkûm eden uygulamalarına karşı “az öte gidin, biz geldik” demenin değerini konuştuk
Yaşamımıza sahip çıkmak, önümüze çıkarılan engelli aşmak, omzumuza bindirilen yükleri azaltmak, bizi “reislerin emrindeki kölelere” dönüştürmek hırsıyla yanıp tutuşanlara karşı gerçek eşitliği ve demokrasiyi stemek için yerel seçimler ne kadar önemli!
Bugün partilerin aday listeleri seçim kurullarına teslim ediliyor, pek çoğunun kadın temsiliyetinde yine sınıfta kaldığını söylemeye bile gerek yok!
Ortada “hangisini seçsek” diye kaygılanıp kararsız kalacağımız bir durum yok; bir yanda yerel demokrasi deyince aklına erkeklere “kadınlara köle olma” demek gelen anlayış, diğer tarafta eşbaşkanlık sistemi, tüm listelerde yarı yarıya kadın aday, ayrı kadın seçim beyannamesi ile seçimlere giren bir başka anlayış.
Seçim ne kadar zor olabilir ki?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa