'Hayat futbola fena halde benzer'!
Fotoğraf: Envato
17 Aralık “rüşvet ve yolsuzluk” operasyonun açtığı ayakkabı kutusundan yayılan kesif çorap kokusu memleket hava sahasını neredeyse tamamen kapladı. Telefon dinlemeleri havada uçuşuyor. Her yayımlanan konuşma, yeniden dizayn edilmeye çalışılan siyasetin, devletin “yeni Türkiye” cilasının biraz daha dökülmesine neden oluyor. Bu yazı yazılırken, “ileri demokrasi yaşadığımız”, başta İstanbul, Ankara, İzmir sokakları olmak üzere memleketin dört bir tarafında “demokratik” gösteri haklarını kullanan insanlar yine gaz bombalarının ve TOMA’ların hedefindeydi. Böyle günlerde futbolu acaba fazla mı konuşuyoruz diye insan düşünmeden edemiyor. Ama teknik, taktik, sistem tartışmalarını bir tarafa bırakırsak “hayatın futbola fena halde” benzediğini ve memlekette ne yaşanıyorsa futbolda da onun yaşandığını görmemiz gerekiyor.
Son haftalardaki farklı takımların çeşitli maçlarına yayılan hakem hatalarına bakın mesela. “Hakemde insandır hata yapabilir”, uzun bir dönem boyunca medyada yaygın olarak kullanılan ve hâlâ daha alıcısı bulunan bir klişe. Tamam, bu bir doğruya işaret ediyor, “insan olan herkes” hata yapabilir. Ama “hata” dediğimiz kavram bu kadar genişletilemez ki. Adalet dağıtmasını beklediğiniz mekanizma eğer aynı olaylara farklı zaman, farklı renkler ve farklı yerler için farklı kararlar veriyorsa neyin adaletinden söz ediyoruz. Bu sadece “bazı hakemler yeteneksiz” diye geçiştirilebilecek bir durum da değil. Yeteneksiz hakemi sistemden ayıklarsın olur biter. Ancak bir hakem aynı takıma üç sene arayla sistematik olarak aynı “hataları” yapıyorsa bunu da “yeteneksizlikle” açıklamak fazlasıyla saflık olur. İki haftadır Kadir Has Üniversitesinin 2013 yılı için yaptığı “sosyal ve siyasal eğilimler araştırması”ndan söz ediyorum. Memleketin en güvenilmeyen iki kurumu medya ve yargı, neredeyse halkın yüzde 80’i bu iki kuruma güvenmiyor. Görünen o ki yargı kurumunun yeşil sahalardaki yansıması olan hakemlik kurumuna güvenilirlik çok daha az. Kulüp yöneticilerini, “fanatik” taraftarları bu durumun sorumlusu olarak göstermek ise gerçekçi değil. Adaleti dağıttığını iddia edenler önce kendilerine bakacak.
“Dar Alanda Kısa Paslaşmalar” filminin unutulmaz “hayat futbola fena halde benzer” repliğiyle girdik oradan devam edelim. “Algı Cumhuriyeti”nde yaşıyoruz, yaratılan algının gerçek olup olmadığı hiç önemli değil. Oysa istediğiniz “algıyı yaratın” kısa vadede işe yarasa da o algı toplumsal mücadele içinde değişiyor. Mesela tribünde yer almayan, maçlara gitmeyen insanlar için “taraftar” kavramının iki sene önce ne ifade ettiğini düşünün. Evrensel’de 15 Kasım 2012’de yayımlanan bir yazımda emniyetin hazırladığı “Sporda Şiddete Etki Eden Faktörler, İstatistikler ve Çözüm Önerileri” başlıklı raporu konu edinmiş ve oradaki taraftar tanımlamasının saçmalığına dikkat çekmiştim. Taraftarları, “işsiz-güçsüz”, “sarhoş”, “suçlu”, “eğitimsiz”, “şiddet meraklısı” gibi tasvir eden emniyete, sıradan insanlar, romantik aydınlarımız ve futbolun afyon olduğunu düşünen muhaliflerimiz de büyük oranda katılıyordu. Bu algı, “3 Temmuz süreci” direnişinde önce Fenerbahçe taraftarı özelinde, sonra Gezi direnişi sırasında taraftarların oynadığı genel rolün ardından büyük ölçüde ortadan kalktı. Zamanında Fenerbahçe taraftar grupları, 6222 sayılı yasa için paneller düzenlerken, o panellerde hayatı susturmak için önce futbolu susturmak istiyorlar dendiğinde sessiz kalanlar yasanın bugünkü İnternet, MİT ve HSYK Yasası’nın habercisi olduğunu ve kendilerini vuracağının farkında değildi ne yazık ki… “Algı” böyle bir şey!
Taraftara geldik, “Futbolda siyaset istemiyoruz” klişesiyle bitirelim. Federasyonundan, kulüp yönetimlerine kadar egemen siyaset tarafından belirlenen futbolda, bu klişeyi Gezi direnişi sonrasında sık sık duymaya başladık. Bu hafta sonu oynanan Kasımpaşa maçında Başbakan için açılan “Adam İzindeyiz 1453” pankartı TFF’ye sorsanız siyasi pankart bile değildir mesela.
Haftanın en güzel “siyasi” hareketi Göztepe’nin “Viva Göztepe” taraftar grubundan geldi. 2. Lig Beyaz grupta lider Hatay-spor’un 5 puan gerisinde olan Göztepe, Hatay deplasmanında, liderlik için önemli bir maça çıktı hafta sonu. Tribünlerde 2. Lig’in sert rekabetinden beklenmeyecek güzellikler vardı. “Viva Göztepe” grubunun, Gezi direnişi sırasında katledilen 3 Hataylı genç: Abdullah Cömert, Ahmet Atakan ve Ali İsmail Korkmaz için açtıkları “Biz hayallerimizi hiç satmadık” pankartı maça damgasını vurdu. Göztepe maçı 3-2 kazandı. Liderle arasındaki puan farkı 2’ye düştü ama maç sonu Hatay ve Göztepe taraftarı birlikte “Her yer Taksim her yer direniş” sloganı attı. Tam “şiddet düşkünü”, “eğitimsiz”, “suçlu” taraftar profiline uyuyor değil mi? Yerseniz. Göztepe ve Hatayspor taraftarlarını, güzel tribün duruşunu, yaratılmaya çalışılan algıları yıktıkları için kutluyorum. Hayat hakikaten futbola çok benziyor ve tribünün kendisi hayattır, yasaklarla durduramazsınız.
- Rasim Ozan gitti futbol medyası temize mi çıktı? 30 Kasım 2017 00:15
- Fenerbahçeli medyayı deşifre edelim 16 Kasım 2017 00:26
- Cüneyt Çakır, Mete Kalkavan gerisi yalan… 25 Ekim 2017 23:01
- 'Yıldırım Demirören yeter' 05 Ekim 2017 01:21
- Ne etti la bu Aykut Kocaman size? 21 Eylül 2017 01:00
- Aykut Kocaman'a niye saldırıyorlar? 14 Eylül 2017 00:15
- Federasyon, Tribün Mühendisliği: Beleştepe, Göztepe, Konya... 24 Ağustos 2017 00:15
- Terim kovuldu sıra Demirören’de mi? 04 Ağustos 2017 01:01
- Terim ve Demirören'e sonsuz teşekkürler! 20 Temmuz 2017 01:00
- Futbola da adalet lazım 13 Temmuz 2017 00:15
- Arda Turan'a neden kızıyorsunuz ki? 15 Haziran 2017 00:30
- Şampiyonluklara seviniyor musunuz? 01 Haziran 2017 01:00