İstiflemek!
Bir işçi para biriktirebilir mi? Bu sorunun yanıtı olumsuzdur. İşçiler ya asgari ücret, ya da onun altında bir ücret almaktadır. Asgari ücretin üzerinde ücret alan işçi sayısı oldukça sınırlıdır. İşçiler iş güçlerini satarak aldıkları bu ücretle en doğal ve acil ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlar. Açlık ve yoksulluk sınırının altında bir yaşama mahkumdurlar. Para işçilere bu en doğal ihtiyaçlarını karşılamak için gereklidir. İşçi evinin en zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak için her yeni günde yeni bir yaşam mücadelesine atılır.
Bir patron, bir kapitalist için paranın anlamı bütünüyle farklıdır. Para onun için sihirli bir güçtür. Parayı sermaye olarak kullanmak, işçinin emek sömürüsü üzerinden kâr elde etmek, sermayesini ve parasını sürekli büyütmek bir kapitalist için olmazsa olmaz bir koşuldur. Genel bir kural olarak parasını evde istiflemek bir kapitalist için aklın alacağı bir şey değildir. Para sermaye olarak sürekli işlev görmeli, kapitalistin sermayesini ve kârını sürekli büyütmelidir. Kapitalist kazandığı para ile sadece ihtiyaçlarını karşılamaz, lüks tüketiminin, eğlencesinin, yaşamdan bin bir türlü zevk alma araçlarının harcamalarını da karşılar.
Peki ama sermaye sınıfına hizmet eden bir politikacının evinde, yakınlarının evinde bunca para neden istiflenir? Eski dönemlerde para istiflemek Yahudi tefecilere özgü bir davranış olarak yorumlanırdı. O zamanlar avro, dolar olmadığı için paralar genellikle altın sikkeler biçiminde muhafaza edilirdi. Artık devir değişti. Parayı döviz olarak istiflemenin olanakları ortaya çıktı. Ama öyle de olsa miktar büyüdükçe hacim de büyüyor ve beklenmedik durumlarda bu sorun olabiliyor!
Okuyucunun dikkatini çekmiştir, yukarıdaki sorunun yanıtı hâlâ verilmemiştir. Ama bu soruya bir ek daha yapılabilir. Dini bütün de olsa bir burjuva politikacısı acaba neden bir burjuva gibi davranmaz? Yani parasını bankaya yatırmaz veya işletmez de evde istif eder? Çünkü bu paralar rüşvet ve yolsuzlukla elde edilmiştir ve burjuva düzeninde de olsa rüşvet ve yolsuzluk gayriahlaki olarak kabul edilmekte, yasalar tarafından suç kategorisinde sayılmaktadır. Beklenmedik bir durumla karşılaşıldığında bu paraları “sıfırlamak”, “eritmek” gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Bugünlerde yaşanmakta olan da tam da böylesi bir sorundur. Rüşvet ve yolsuzluklarla elde edilmiş, evlerde istiflenmiş paralar başa dert oluştur! Ortalığa saçılan görüntü ve ses kayıtları paraları istifleyenlerin telaşlı bir koşuşturma içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Ortaya atılan miktarlar bakıldığında bunun bir kaç milyon işçinin asgari ücretinin toplam miktarından çok daha büyük olduğu anlaşılmaktadır. Rüşvet ve yolsuzluk için özel mekanizmalar kurulmuş, salma salınmış, paralar muhtemelen metreküp hesabı ile istiflenmiştir.
İstiflenenler onlardan rüşvet olarak alınmış olsa da patronların değil, halkın paralarıdır. Millet, ya da halk adına yönetme yetkisi isteyenler, aldıkları bu yetki ile ilk iş olarak halkı soymuşlardır. Sermaye düzeninde rüşvet de, yolsuzluk için harcanan paralar da giderler hanesine yazılır ve tüm masraflar halka fatura edilir. Bu fatura etmenin yolu dolaylı ve dolaysız vergilerin artırılması, zamlar, devalüasyonlar, düşük ücret dayatmaları vb. dir. Bu nedenle, sermaye düzeninin tüm yüklerinin üzerine bindiği işçi ve emekçi halk kitleleri rüşvet ve yolsuzlukların da dönüp kendisini vurduğunu anlamak durumundadır.
Bu hükümet siyasi, ahlaki ve moral değerler açısından delik deşik olmuş, ömrünü tamamlamış bir hükümettir. Bu elbette hükümetin kolayca yıkılacağı, kaderine razı olacağı anlamına gelmiyor. Aksine yitirilen denge ile daha fazla saldırganlaşma ve yüzsüzce savunma yapma söz konusudur. Bu işe yaramayacaktır, halk sokakları yeniden dolduruyor. Ama öyle anlaşılıyor ki sokakları daha büyük kitleler halinde doldurmadan, gerektiğinde yaşamı durduracak bir kararlılıkla hareket etmeden bu hükümet gönderilemeyecektir. Açıkça görüldüğü gibi gelişmelerin bu yönde ilerlemesi için koşullar her geçen gün biraz daha fazla olgunlaşıyor.
Evrensel'i Takip Et