24 Mart 2014 00:05

‘Yetmez ama evet’ medeti

‘Yetmez ama evet’ medeti

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Herkes son haftanın geriliminde, siyasi analizler bile uzun süredir pimi çekilmiş bomba düzeneğinin anlatılması minvalinde…

Sistematik bir “karşıtını yok et” düsturuyla toplumun en ilkel duygularına “harekete geç” dendikçe olan saldırılar, yaşananların bir yanı… Bu “başkasının varlığını tehdit olarak görme” meselesinin daha entelektüel yansımaları da var ki, asıl tehlikeli olan bence bu.

En demokrat görünenlerin yetmez ama evetlerinin sonu nereye vardı gördük görmeye ya, hızlarını alamayanların şimdi de “tatava yapma bas geç”e göz kırptığını, bu lümpen sesleniş yetmeyince “her şey AKP’nin gitmesi için, tek seçenek CHP” cümlesine bel bağladığını görüyoruz. Sonuçta “biz de istiyoruz demokrasi, özgürlük… biliyoruz bunların da ne olduğunu ama, gücümüz yetmiyor, güçlü olanın ipiyle inelim bir de kuyuya, belki aydınlığa çıkar” cümlesine bağlanıyor her şey. Nihayetinde kör bir kuyuya doğru bakıyoruz.

Oysa sorular basit değil mi?

Ne oldu da umut diye bel bağladığınız parti, zamanında ve yerinde HDP’nin uzattığı eli geri çevirdi? Ne oldu da bu koskoca seçim süreci boyunca halkların umudu, beklentisi, talebi yönünde bir çift söz üretmektense hamasete ve kör dövüşüne kurban etti sözlerini? Nedir bıktığınız gücü güç yapanları arkasına alıp yelkenini şişirmeye bakanlara bu tahammülün nedeni?

Hepimize birden “ucundan tutun” dedikleri ip, hâlâ boğazımızı bu kadar sıkarken, siyasetin “güçlüleri” bir kör dövüşüne kurban ederken memleketin her anlamıyla değişen iklimini, “bundan bir hayır görmedik, diğerinden medet umalım” fikriyatına gerçekten hayret ediyor insan…

Kontrolsüz gücü güçlü kılanın, ondan, olamayacağı şeyler adına medet ummak olduğunu bilen; ama yine de bu güce güç katmaktan kendini alamayanların hazin öyküsü gibi, yazılanlar, tartışılanlar, twitlenenler…

Halka güvenmiyor, halkın kendi seçeneğini yaratabileceğine güvenmiyor, ihtimale bile yüz vermiyor…

Kendine güvenmiyor, sunduğu seçeneğin yarın “ay biz ne yaptık” noktasına geleceğini bile bile lades diyor.

Kurban edilecek olanın “memlekette bunca şey yaşandı, ne değişti” sorusuna umutla cevap vermek olduğunu görmüyor.

En iyisi “hata ettik” deyip çıkıyor işin içinden çıkmasına da, kuruluşunda canhıraş rol oynadıkları hegemonik söylem hala karabasan gibi çöküyor siyasetin üstüne. Dün öyle karşımıza çıkan, bugün böyle çıkıyor. Çoğu politik bir sorumluluk taşımayan ama laf söylemekten kaçınmayanların hangi politik zemine güç taşıdıklarının sorumluluğunu almaması da ayrı bir dert…

Nihayetinde “seçim” dediğimiz bir güç biriktirme meselesi, var olana, sunulana “başka bir yol da mümkün” işareti. Hele hele de bu dönemde. Cemaatle aynı sırada, MHP’de ifadesini bulan özgül ağırlığa göz kırparak, neyi değiştireceksiniz sorusuna akil bir cevap vermeden yapılan siyasete çubuk bükenlerin tek derdi “AKP gitsin de…” olunca, nihayetinde vardığı nokta “benden sonrası tufan” oluyor.

Milan Kundera; “İnsanın güce karşı mücadelesi, belleğin unutuşa karşı mücadelesidir” demiş. Cevahiri CHP’ye çağrıda gören “entelektüel aklın” bizden unutmamızı beklediği, bugün horlayan, aşağılayan ve nihayetinde yok eden gücün nasıl doğduğu, hangi saiklerden beslendiği… Hani onu unutalım ki aynı “güç tapınmacılığı” yarının bugünden nasıl farklı olabileceğini anlatmaya cevaz vermesin… O yüzden mesele, seçimde kime oy vereceklerini söylemeleri değil. Bunun “entelektüel açıklamasını” yaparken değirmenine su taşıdıkları kesimler, gün gelip yine boğazımıza yapıştığında ne yapacakları.  

Bugünden söylemek mümkün. Yine çıkıp “konjonktür, güçler dengesi, şu bu” diyecekler. Farklı bir saflaşmanın mümkünlüğüne dudak büküp, yine bir “değişmez”e değişim gücü atfedecekler. Yani süregiden bu “yetmez ama evet” hegemonyasına bel bağlayan akıl,  “bugün yanlış” değil. Maksatlı. Dün de öyleydi, bugün de öyle.
Bir sonrakinde yine “yetmez ama bu sefer şuna evet” dediklerinde sarılacakları maksadın unutuşumuz üzerine kurulmaması önemli olan.
Tarih yazsın bunları… 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa