Sporun geçmişi 4000 yıl önceye dayanıyor. İnsanlık tarihine göre çok bir süre değilse de; insan 4000 yıldır evrimleşti. Ortalama insan ömrü o günlerden bugüne 4 kat arttı. Olimpik sporların temel mottosu olan “Daha güçlü, daha hızlı, daha yüksek” noktalara erişti sporcular. Artık rekorlar santimetrelerle, saliselerle kırılıyor. Sporcular çocuk yaştan itibaren eğitimi, beslenmesi, disipliniyle bir rekor makinesi olacakmış gibi yetiştiriliyor. Zira insan bedeninin limitleri var. Daha güçlü, daha yüksek, daha hızlı olmak o kadar kolay değil artık.
Efsanevi sırıkla atlamacı Sergey Bubka’nın 1994’ten beri kırılamayan 6.15 metrelik rekorunu, Fransız atlet Renaud Lavillenie20 yıl sonra ancak 1 santimetreyle aşabildi.Bubka’dan geriye doğru 20 senede bu rekor 30 kere ilerletilmiş ve toplamda 60 santimetre yükseltilmişti. Yüksekliğin sınırlarındayız sanırım.
Daha güçlü olduğumuzu düşünüyoruz ama buna dair de şüphelerim var. Mesela disk atma yarışlarında, erkeklerde 28 kadınlarda 26 yıldır kırılamayan dünya rekorları var. Gülle atma rekorları da, 24 ve 27 yıldır ilerletilemiyor.
İnsanlığın yaşam biçimi olarak hızlandığı su götürmez bir gerçek. Lakin bedensel hızda limitlere dayanmış görünüyoruz. Mesela kadınlar 100-3000 metre arası atletizm yarışlarının hiçbirisinde son 18 yıldır dünya rekoru kırılamamış. Jarmila Kratochvílová’nın 800 metre rekoru 1983’ten bu yana ilerletilemiyor. Çok popüler olan erkekler 100-200 metre yarışlarındaki rekorlar daha güncelse de; bu rekorlar dönem dönem dopingin gölgesinde kalıyor. Daha uzun mesafe yarışlarında ise hâlâ 15 yıllık rekorlar geçerli. Topyekün bir hızlanmadan da söz etmek kolay değil.
Kısacası, spor kendisini daha güçlü-hızlı ya da yüksekle tarif etmekte zorlanıyor. Şu anın sorunu değil bu, 20 yıldır zorlanıyor. Endüstriyel sporun doğuşu tam da bu noktaya dayanıyor. Sporun özündeki başarıyı daha ileri götüremeyeceğini anlayan yöneticiler iki noktaya odaklandı. Birincisi fiziksel limitlere dayanan atletik sporlar yerine, tekniği ve estetiği ön plana çıkaran, bireysel performanstan çok mücadeleye dayanan ve heyecanı hiç tükenmeyen branşlar öne çıktı. Futbol, basketbol, beyzbol, motorsporları gibi branşlara olan ilgi her gün artıyor. Bir de “daha”nın arkasına getirdikleri sıfatları değiştirdiler. Daha güçlü değil, daha karizmatik sporcular doğdu. Beckham’ın, Sharapova’nın, Cristiano Ronaldo’nun kötü sporcular olduğunu kimse söyleyemez. Ama en özel yanlarının spor olduğunu söylemek de cesaret ister. Daha hızlı yerine daha sistematik yapılar kuruldu. Futbolda Barcelona’nın, Bayern Münih’in yaptıklarını ağzımız açık izliyoruz. Daha konforlu tesislerle, spordan çok deneyim pazarlamaya başladı kulüpler. Daha yükseğe çıkan, atletizm rekorları değil kulüplerin ciroları oldu.
Sporun bir evrim sürecinde olduğu aşikar. Ancak, evrimleşmiş modern spor da bazı doyum noktalarına dayanmakta. Heyecanı sürekli diri tutmanın yollarını arıyor sporu yönetenler. Burada da dokunabilecekleri en kritik alan teknoloji. Teknoloji 20 yıldır hayatları ciddi biçimde değiştirdi, şimdi sporun içinde de güçlü biçimde yer alıyor. Sporcu performansları, büyük veriler ve istatistiklerin tutulduğu sistemlerce takip ediliyor. Analistler bahis, mağaza ve bilet satış oranlarını anlık gözetleyerek, heyecanı ve geliri artırmanın yollarını arıyor. Yarış sporlarında kullanılan hakem teknolojileri (fotofiniş, hassas kronometreler, video sistemleri) yavaş yavaş takım sporlarına da giriyor. Birçok futbol liginde dijital tekniklerle hakem kararları iyileştirilmeye çalışılıyor.
İki kutup oluştu. Bir taraf teknolojiyi olabildiğince kullanalım ve sporu mükemmelleştirelim diyenler, diğeri de insan faktörünün etkisini azaltmak istemeyenler. İki tarafın da kendince geçerli argümanları var. Hakem hatasının da, sporcu üslubunun da oyunun rengi olduğunu söylüyor insan odaklılar. Teknolojinin asla yenemeyeceği tek argüman da bu. Çünkü spor bir insan oyunu.
Sonunu gündeme bağlamadan olmaz. Gündem teknoloji. Siyaset insan faktörünü dışlayıp, video görüntüleri, ses kayıtları, seçim anketleriyle dizayn edilmeye çalışılıyor. Daha önce de yazdım. Spor fena halde hayat gibidir. Teknolojiyi; videolar, ses kayıtları, seçim anketleriyle yapay biçimde hayata şırınga etmek kimi siyasetleri daha güçlü-daha yüksek-daha hızlı kılabilir. Ama hayatı daha güzel hale getirmiyor korkarım.
26 Mart 2014
GÜNÜNYAZILARI
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime 6 liralık ücret](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/284148.jpg)
Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime 6 liralık ücret
Saray iktidarının “Milletimiz zenginleşecek” propagandasını yaptığı Gabar petrolünün arkasında ağır bir işçi sömürüsü var. Günde 12 saat çalışma, taşeronlaştırma, sendikasızlık, yoksulluk sınırının yarısı bile etmeyen ücretler… Öyle ki sadece 12.5 saatlik üretim tüm işçilerin ücretini karşılıyor, geri kalan patronların kasasına akıyor.
Şırnak’ta bir günde çıkarılan petrol, Batman’da çıkarılanın yüzde 87 fazlası.
Serbest piyasada ham petrolün varil fiyatı yaklaşık 75 dolar.
İşçiler iki günde çıkarılan petrol kadar ücret alsaydı aylık ücret 160 bin lira olurdu.
BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
![Çeşme'de GES Projesi: Vatandaşlar ÇED toplantısına ikinci kez izin vermedi](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284164.jpg)
Çeşme'de GES Projesi
Vatandaşlar ÇED toplantısına ikinci kez izin vermedi
![‘Defalarca polise gittim, yine de tehdide devam etti’](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/257259.jpg)
Sürekli diken üzerinde bir kadının hikayesi
‘Defalarca polise gittim, yine de tehdide devam etti’
![Sebahat Tuncel: Beklenen çağrıdan sonrası önemli](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284128.jpg)
Dilan Temiz’in haberi
Sebahat Tuncel: Beklenen çağrıdan sonrası önemli
![Filistin mücadelesi neden dünya işçilerinin meselesidir?](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284117.jpg)
Yusuf Ertaş'ın haberi
Evrensel'i Takip Et