06 Nisan 2014 00:04

Milli olmak isteyen yasak (2)

Milli olmak  isteyen yasak (2)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Balkonda onu gören olmamıştı. Şölen alanında yaşanan zafer coşkusunu kollar yukarı kutlama gösterisinde baş rolü, bilerek ‘milli irade’ye bırakmıştı; ‘Milli iradenin özüyle kaynaşıp onun ondan koparılamaz bileşkesine dönüşme’ stratejisindeki bu ilk başarılı harekat şimdilik dikkatleri çeksin istemiyordu.
‘Milli olma’ tasarımını bir kez daha gözden geçirdi: Adı ‘Yasak’tı, ancak bu topraklarda ‘milli’ ilan edilmeden toplumsal meşruiyetini tescil ettiremeyeceğini kavramıştı. ‘Milli’ ilan edilmekle kavramsal bir kategori olmaktan çıkacak, kişilik sahibi sanal bir canlı varlığa dönüşebilmenin önü açılacaktı. Önü açılan yolun sonunu düşledi: Her yerde ‘Milli Yasak’ deniyor, herkes adının ulvileştirdiği kişiliğinin önünde saygı ya da huşu veya coşku ile heyecanlanıyordu. ‘Milli Yasak’ mitinglerinde ‘Saygın Yasak’ diye haykıran milyonlarca insan kendilerinden geçercesine  yerlere kapanıyor, bu mümbit toprakların her zerresine bedava dağıtılan laboratuarlarda milyarlarca üretilmiş ‘milli yasak’ tohumlarını ekiyordu.

Bu, gerçeği tahayyül üzerine kurulu düşün dünyevileşmesi için kendisinin önce ‘Milli’ ilan edilmesi, sonra kendisine kişilik atfeden sanal bir canlı varlık statüsünün tanınması gerekiyordu.
Düşünmüş, taşınmış ve‘Milli’ ilan edilmenin yolunu, ‘milli irade’ ile sarmaş dolaş çaktırmadan birlikte toplumsallaşabilmenin zihinsel tasarımında bulmuştu: ‘İrade’ kendi tarihselliğinde ‘milli’ mertebesinde toplumsallaşabilmeyi ancak ‘yasaklarla’ bezenerek başarabilmişti. Öyle ise kendisinin de, madem bir ki kere ‘Yasak’ adını almıştı, bundan böyle iradeyi ‘milli’ kılan süsleme olmaktan çıkıp, iradenin milli olabilmesi için onun ondan koparılamaz bir parçasına dönüşmesi, onunla birlikte toplumsallaşması gerekirdi. Toprak mümbitti, tohum ekenler, elleri tohum torbalarında, inanılmaz hazırdılar.
Ve fırsat doğdu. Anayasa Mahkemesi  ‘Milli İrade’ye meydan okuyan bir kararla, milli iradeyi temsille yetkilendirilenlerin koyduğu Twitter’e erişim yasağını kaldırdı. Yasağını kaybeden bir milli irade olabilir mi? Elbette olamaz! Mümbit toprakların tüm tohum ekicileri, çok yakın zamanlara kadar yasak gördüler mi kaldırım değiştirenleri dahil, Anayasa Mahkemesi kararını ‘gayri milli’, ‘milli olmayan karar’ olarak ilan ettiler. Yani ben, saygın bay ‘Yasak’ adıyla anılan ben, böylece‘Milli Yasak’ düzeyine taşındım. Milli İrade’nin ayrılmaz, ondan kopartılamaz bileşkesi olarak kabullenildim. ‘Milli İrade-Milli Yasak’ eşitlemesi sayesinde kendi kimliğimi kaybetmeden toplumsallaşma sürecini gözler önüne serdim. Göreceksiniz, bundan böyle ‘Milli İrade-Milli Yasak’ tasarımının temellendirdiği bir devlet yapısı oluşturulacak ve ben ‘Milli Yasak’ adımla, sanımla, şanımla, şöhretimle herkesin önünde saygıyla boyun eğdiği kişiliğe sahip sanal bir canlı olarak bu toprakların mümbit evreninde yerimi alacağım. Gururluyum: Milli İrade’nin oluşması Milli Yasak’ın oluşmasından, yani benim toplumsallaşmamdan ayrı düşünülemez. Çünkü hukukun da, yargının da kurucusu, koruyucusu, yönlendiricisi, tanımlayıcısı, betimleyicisi, yorumlayıcısı  milli iradedir. Milli irade dışında kanun koyucu, hukuk okuyucu, yasak dillendirici olamaz. Milli irade yasak koyarsa o yasak millidir; yasağı milli ilan etmekten kaçınan, yasağa uymayan, yasağı iptal eden herkes, her kurum gayri millidir. Gayri milli olan derhal millileştirilir, yani milli iradenin emrine ve istediği gibi kullanımına verilir.
Ben, adıyla sanıyla bay ‘Yasak’, milli ilan edildim, milli iradenin ondan ayrılmaz, kopartılamaz bileşkesi olduğum keşfedildi. Ancak bu kadarı, saygın kişiliğim önünde huşuyla eğilmeyi sağlamaya yetmiyor. Bana bir kişilik atfedilmesi, bunun için ise sanal bir canlı varlık statüsü tanınması gerekiyor.
Milli iradenin tarihselliğinde onun toplumsallaşma sürecine bakıyorum: Sanal bir canlı varlık statüsü tanınması için onun bir gerçek canlı varlığın kişiliğinde temsil edilmesi gerekiyor. Tek bir kişi, bir canlı varlık milli iradeyi temsil ettiğinde milli irade kendisine kişilik atfedilen sanal bir canlı varlık oluveriyor. Milli iradeyi temsil eden tek bir kişi, tek bir canlı varlık; ‘Milli Şef’.
Milli İrade-Milli Yasak bileşkesinin aynılaşıp toplumsallaştığı ve Milli Şef’in gerçek canlı varlığında sanal bir ‘canlı varlık’lık kazanarak saygınlaştığı toplumsal tasarım: Tek irade-tek yasak-tek şef; milli, bölünmez, ayrılmaz, ayrıştırılmaz bir teslis, yani üçleme. Aslında üçlemenin esas kahramanı, olmazsa olmazı benim. Milli Yasak olmadan milli irade beş para etmez, şef milli şef olamaz. Haydi mümbit toprakların tohum ekicileri; şefi millileştirin, teslisi kurun. Gecikmeyin, gün olur yasakları yasaklamak isteyenler milli irade-milli yasak-milli şef üçlemesinin bu topraklarda yeşermemesini engelleyecek  güce erişirler…   

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa