Kardeşçe bölüşmekti mutluluk
Sözde güzel Helena’nın namusunu temizleme amacıyla ve tanrıların da oluruyla başlatılıp on yıl süren talan savaşları sonunda Yunanistanlı ordular, Troya kentini ateşe verdiler. Sağ kalanlar da ülkelerine döndüler. Yalnızca İtake adası kralı Odiseus dönemediülkesine!
TANRIÇA KALİPSO, HEP BÖLÜŞMEK İSTİYORDU
Çünkü Ogigiye adasında tek başına oturan Tanrıça Kalipso, gemilerini ve yoldaşlarını yitirip oraya sığınan Odisseus’u çok sevmiş, yanında alakoymuştu. Kalipso; bu tek başına yaşadığı adada ürettiklerini başkalarıyla da bölüşmek istiyordu... Çünkü Kalipso; mutluluğun birlikte üretileni kardeşçe bölüşmekten geçtiğini et-kemik olarak yaşayıp öğrenmişti...
Başkral Agamemnon, Troya savaşları sonunda, yakınlarına peşkeş çekmek üzere gemilerine doldurduğu hazinelerle ve köle olacak güzel kadınlarla kızlarla birlikte, bir dünya imparatoru olarak Mükene sarayına döndü. Ne var ki karısı Klütaymestra; kocası Agamemnon’un bu savaşı sırf Troya’yı yağmalamak amacıyla başlattığını ve bu yüzden de nice Yunanistanlı ve Troyalı masum yiğitlerin kanına girdiğini biliyordu. Üstelik hiç gözünü kırpmadan öz kızı İfigena’yı bile tanrılara kurban etmişti! Haliyle ona çok öfkelenen karısı Klütaymestra da, kocasının akrabasıAygistos’u, metresi olarak sarayına kapatmıştı…
İNSANLAR AKLINI KULLANMIYORDU!..
Troya savaşları sırasında Olimposlu tanrıların bazıları Troyalıların, bazıları da Akhaların (Yunanlıların) tarafını tutmuş ve et-kemik olarak zaman zaman da bu savaşa katılmışlardı...
Savaşın bitiminde Baştanrı Zeus; son durumu görüşmek üzere bütün tanrıları toplantıya çağırdı. On bir tanrı ve tanrıça toplanınca Zeus, ışıklarıyla salonu aydınlatan altın tahtına kuruldu. Yıldırımlar saçan bastonunu da koltuğuna dayadıktan sonra, “Yahu şu insanoğullarını hiç anlayamadım gitti!” sözüyle oturumu açtı. “Başlarına bir kötülük geldi mi hemen onu tanrılardan biliyorlar!.. Oysa kafalarını kullanmadıkları için başlarına olmadık şeyler geliyor. Biz Aygistos’a; Başkral Agamemnon’un karısıyla saraya kapanmasın ve de Agamemnon Troya’dan dönünce de onu öldürmesin diye tanrı Hermes’le haber saldık. Orestes gidip zaten kızkardeşi İfigeneya’nın öcünü almak üzere babası Agamemnon’u öldürecek, dedik. Ama Aygistos kalkıp Agamemnon’u öldürdü! Haliyle ettiğini de buldu!..Orestes gidip hem onu hem de anası Klütaymestra’yı öldürdü!.. Ne var ki Aygistos bütün bunların başına geleceğini de biliyordu...”
ÖLÜMLÜLERDEN EN ÇOK ODİSSEUS’U SEVİYORDU...
İşte tam burada Baştanrı Zeus biraz soluklanmak için duraklayınca, gök gözlü kızı tanrıça güzel Atena; “Tanrıların en güçlüsü sevgili babacığım Zeus; o Aygistos ölümü çoktan hak etti!” diye söze girdi hemen. “Bugünkü gündemimizde bu adam olmamalı bence. Benim yüreğim şu Odisseus için parçalanıyor! Ne kadar da karayazgılı bir adammış! Zaten ta başında katılmak istemediği bu savaş yüzünden yıllardır karısı ve oğlundan ayrı kaldı!..”
Tanrıça Atena, becerikliliği ve her soruna aklını kullanarak sabırla çözümler ürettiği için. ölümlüler arasında en çok Odisseus’u seviyordu. O yüzden on yıl sürensavaş sürecinde ona hep kol kanat gerip korumuştu. O andaki tanrılar toplantısında söylediğine göre Odiseus; gemileriyle ve kürekçi yoldaşlarıyla ülkesine dönerken, mola verdiği bir adada, kendisini ve yoldaşlarını çiğ çiğ yemek isteyen tanrı Poseydon’un oğlu canavar Polifemos’un gözünü kurnazca yöntemleriyle kör etmişti! İşte bu yüzden tanrıPoseydon, saldığı bir kasırgayla Odisseus’un bütün gemilerini ve kürekçi yoldaşlarını batırdı. Bir tek kendisi yaralı ve baygın olarak tanrıça Kalipso’nun adasına ulaşabildi! Ne var ki birsüre sonra Odiseus’a zilzurna vurulan Kalipso da, tam yedi yıldır onu bir türlü baba toprağında yaşayan güzel karısı Penelopeya’nın ve halkının yanına salmıyordu! Bu yüzden kral Odiseus da, kimsesiz adanın kayalıklarında, hasat vermez enginlere bakıp bakıp gözyaşları döküyordu her gün…Tanrıça Atena; “Dokunmaz mı bütün bunlar senin yüreğine?“ diyerek babası Zeus’a çıkıştı: Odisseus’un tanrılar onuruna sık sık kurbanlar kestiğini ve kurban kokularının ta Olimpos’taki saraylarında bile duyulduğunu söyledi...
“Ne biçim konuşuyorsun kızım sen Atena?” diye birden söze girdi Baştanrı Zeus. “Tabii ki Odisseus bizler için çok kurbanlar kesti. Sonra o insanların en akıllısı ve en beceriklisidir. Hattâ bu yönüyle tanrılara denktir!.. Evet, kızım doğru söylüyor; gelin el birliğiyle Odisseus’u Kalipso’nun elinden kurtaralım. Onu ailesine ve halkına kavuşturalım!”
BÜTÜN AKDENİZ ZEYTİN KOKARDI...
Atena babasının bu sözlerine üylesine çok sevindi ki: “Tanrılar tanrısı sevgili babam, hemen senin ve bütün Olimposlu tanrıların bu kararını Kalipso’ya ulaştıralım!” dedi ve babası Zeus’a sarılıp onu üst üste öptü…
Zeytin ağacını Akdenizli halklara armağan eden tanrıça Atena, hemen toplantıdan ayrılıp doğruca odasına gitti! Yeryüzüne inip Odisseus’un İtake adasındaki karısını ve çocuğunu görmeye gidecek, onlara birtakım öğütler verecekti. Hemen giyinip kuşandı; zeytinyağlı kremler, kokular süründü. Altın sandallarını da geçirdi ayağına...
Zaten tanrıça Atena, bu tanrısal sandallarını ayağına giyince rüzgârlarla bir olur; o büyük boşlukta kaynaşan yıldızların içinde, suların üstünde uçar giderdi...
Ve yolu üstündeki bütün Akdeniz ülkeleri de, baştan sonazeytin kokardı…
Evrensel'i Takip Et