10 Nisan 2014
DİĞER YAZILARI
Hadi yine iyiyiz 6 Şubat 2025
Sorun modelde 30 Ocak 2025
Tan ile Bulu 23 Ocak 2025
İkinci çocuk 16 Ocak 2025
Pislik 9 Ocak 2025
Benim adamımdan hoca 2 Ocak 2025
Ne çabuk unutuyoruz 26 Aralık 2024
Yeter ulan 19 Aralık 2024
Esaaad 12 Aralık 2024
Zekai Çıngıllıoğlu 5 Aralık 2024
YAZI ARŞİVİ

Siyasetin en önemli varlık nedeni ulusal geliri paylaştırma görevidir. Siyasetle uğraşanlar kişisel ihtiras ve hırslarını her ne kadar “Vatana ve millete hizmet” olarak adlandırsalar da sonuçta hiçbiri örneğin dokunulmazlık, kıyak emeklilik, harcırah, yolluk gibi avantajlarından vazgeçmez-ler. Esasen yasa yapma ve yürütme görevi olan siyasetçiler bu görevlerini yaparken bulundukları, geldikleri sınıfa hizmet kadar onları oraya getiren sınıfın da çıkarlarına hizmet ederler. Ancak kafası bulandırılmış, ülke yönetmeyi ulusal geliri dağıtma görevi ile ilişkilendiremeyen geniş ve yoksul halk kesimleri hiç de kendi çıkarlarına olmayan insanları sırf kaşını, gözünü, konuşmasını beğendiği için ülkeyi yönetmekle görevlendirebilir.
Eğitim düzeyi düşük ülkelerde, sivil toplum kuruluşlarının denetiminden özellikle kaçan bu tip yöneticiler bir yandan aynı kafada olan bir zengin sınıf yaratmak ve kaynaklarını daim kılmak çabası içerisine gi-rerler, bir yandan da henüz tramvayda olduklarından, kendilerine oy veren insanların duymak istediklerini söyleyerek, bağırarak, korkutarak, tehdit ederek iktidarlarını korumaya çalışırlar.
En büyük güvenceleri ellerinde tuttukları pastayı istedikleri gibi dağıtma olanakları ve bu işi yaparken seslerini çıkartabilecek kitlelerin dağınıklığı ve örgütsüzlüğüdür. Bazı yüksek sesleri bazen satın alarak, satın alamadıklarını da baskıyla sustururlar. Ama bu gidişin her ülkede bir sonu vardır. Paylaşacak şey küçüldükçe paylaşanlar arasında homurdanma başlar. Sonuç olarak ortada bir koltuk 3,5 adam vardır. Kavga başlar. Kavga aşağıya doğru büyüdükçe silahlı güçlerin müdahaleleri de yetersiz kalmaya başlar. Sonu erken gören bazı silahlı güçler taraf değiştirir bazıları da kılık değiştirir. Bu iş Kuzey Afrika, Ortadoğu ülkelerinde olursa Arap Baharı, Kuzey ülkelerinde olursa renkli devrim olur.
Esas olan ister renkli, ister renksiz olsun bahardan sonra yazın gelip gelmeyeceğidir. Bu bahar işleri o ülkenin işçisinin, köylüsünün arkasında durduğu ve yönlendirildiği bir hareketse durum egemenler için tehlikelidir. Bastırmak için her türlü risk, katliam göze alınır. İnsanlar seçilerek öldürülebilir. Eğer başkaldırı sadece “Özgürlük” talebi ile gençler ve entelektüel kesimden geliyorsa kontrolü daha kolaydır. Ancak her toplumun bir dayanma gücü vardır.
Bu sınır aşıldığında o halkı hiç kimse durduramaz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et