13 Nisan 2014

Halkıyla yeniden buluşacaktı

İtake adası kralı Odisseus, on yıl süren Troya savaşından sonra ülkesine hemen dönemedi...
Çünkü denizlerin ve anakaraların gizemlerini çözmeye kalkan serüvencileri çiğ çiğ yiyen dev Polifemos’un gözünü kör etmişti!.. Polfemos da,denizler ve karalar tanrısı Poseydon’un oğluydu.  O yüzden eli yabalı Poseydon, önüne çıkardığı kasırgalarla Odisseus’un dönüş yolunu sürekli kesiyor; gemilerini birer-ikişer batırıyordu!-.

GÜNDÜZ DOKUDUĞU KUMAŞI GECE ÇÖZÜYORDU!

Son olarak sığındığı kimsesiz bir adada tek başına oturan tanrıça Kalipso da , Odisseus’a deli divane vuruluverdi! Onunla aynı adada yaşamak istiyordu. Tam yedi yıldır salmıyordu onu baba toprağına.. Odisseus’un karısı güzel Penelopeya, oğlu Telemahosve de halk, Odisseus’un sağ salim dönüşünü bekiyorlardı yıllardır...Ne var ki onun öldüğünü düşünen gerek İtake krallığında, gerekse Ege’deki Akha krallıklarında soylu geçinen birsürü prens, komutan; sözde dul Penelopeya’yayla evlenebilmek için gelip saraya çöreklendiler!..Kraliçe Penelopeya da, elinde sürekli ördüğü bir kumaşı bitirdikten sonra, kiminle evleneceğine karar vereceğini söylüyordu hep. Ne var ki Penelpeya, gündüzleri ördüğü kumaşı geceleyin bir çırağı aydınlığında gizlice çözüyordu!... İşte bu yüzden de o soylu asalaklar, Odisseus’un konağını yurt edinmişler; onun nesi var nesi yoksa yiyip içiyor, günlerini gün ediyorlardı!..Onlara sorarsanız her biri sözde Penelopeya’nın ördüğü kumaşın bitmesini bekliyordu!..

OYSA KONUĞU BİR TANRIÇAYDI!..

Bu arada hep aklını kullandığı için Odisseus’u çok seven akıl tanrıçasıgök gözlü Atena; babası Baştanrı Zeus aracılığıyla tanrılar kurulundan artık Kalipso’nun Odisseus’u özgür bırakması konusunda bir karar çıkarttı. Sonra da hemen Odisseus’un dostu kral Mentes kılığına bürünüp doğruca onun konağına gitti... Onu konağa buyur eden Odisseus’un oğlu yeniyetme Telemahos, konuğunun tanrıça Atena olduğunu haliyle bilmiyordu. Atena’nın amacı; halkın ürettiklerini yıllardır silip süpüren bu arsız damat adaylarını kovdurmaktı...
Kral Mentes kılığındaki tanrıça Atena, arsızca eğlenen bu adamların kim olduğunu sordu Telemahos’a. O da; “Bak konuğum, madem babamın çok yakın dostusun, sendenhiçbir şeyi saklayamam, “ diye söze başladı.“Ben mutlu bir adamın oğlu olmak isterdim!Neylersin ki babam, ölümlülerin en karayazgılısıydı!”
Bunun üzerine Tanrıça Atena, Telemahos’un içindekileri iyice öğrenmek için onun isyanını daha da şahlandıracak sorular sormaya başladı: “Demek Penelopeya senin gibi güzel bir oğul doğurmuş! Şimdi sen bana açıkça anlat: Bu şölen, bu kalabalık nedir böyle? Kimdir, nerelidir bu adamlar? Düğün dernek mi var yoksa?​”

HALK BABAMI ÇOK SEVİYORMUŞ...

Bu sözler üzerine Telemahos; “Madem dostça ilgilendin, sana herşeyi anlatayım, sevgili konuğumuz,”  diye yeniden söze başladı. “Kral olan babam halkıyla çok iyi anlaşıyor, ükesiniadilce yönetiyormuş. Anam da, halk da çok mutluymuş. Bildiğin gibi Agamemnon denen Yunanlı Başkral, sözde o ünlü Helena’nın namusunu temizlemek için Troya’ya savaş açınca babamı da savaşa götürmek istemiş. Amababam; Agamemnon’un amacının Troya’daki  hazineleri ve güzel kadınları ülkesine getirip yakınlarına peşkeş çekmek olduğunu sezince savaşa katılmak istememiş! Hattâ anlattıklarına göre bir deli kılığına girmiş. Kumların üzerine tuz ekmiş, sonra sabanla sürmeye başlamış! Ama inandıramamış!..Her neyse, hiç değise bir mezarı olsun isterdim babamın!..On yıl süren savaştan sonra gemileriyle buraya dönerken tanrıların kurduğu tuzaklara düşmüş. Kimbilir hangi denizlerin diplerindedir şimdi? İşte bu yüzden gerek ülkemizdeki gerek komşu ülkelerdeki soylu kişiler, babamın artık öldüğünü düşündüklerinden anamla evlenmek istiyorlar! Anamsa böyle bir evlilik istemiyor! Ama kesip atamıyor da bir türlü! Bu soylu kenelerartık burayı yurt edindi. Velhasıli hem bizim evimizdeki, hem de ada halkının bütün ürettiklerini arsızca yiyip içmedeler...”

BİR AN ÖCE BU ASALAKLARI KOVUN!...

Yeniyetme Telemahos’un gözleri dolarak anlattıklarını tanrıça Atena can kulağıyla dinledi ve olup bitenlere çok canı sıkıldı... Telemahos’un üzüntüsünü biraz hafifletmek için babasının buraya kesinlikle döneceğini söyledi. Ne var ki bu sömürgen asalaklar herşeyi tamtakır kurutmadan, hemen yapılması gerekli şeyler konusunda öğütler vermeye başladı: “Bir baba dostu olarak beni dinlersen, hemen yarın bu adadaki dostlarını toplantıya çağır, derim sana. Onlara olup bitenleri açık açık, bana konuştuğun gibi anlat. Hep birlikte bu heriflerin buradan çekip gitmelerini sağlayın. Yok, anan ille de kalsınlar, beklesinler diye diretirse, ona babasının evine dönmesini söylersin. Düğünü orada hazırlansın, çeyizi orada düzülsün!..”
Atena bunları söyledikten sonra biraz soluklandı ve hemen dayalı döşeli sağlam bir gemi hazırlatmasını, güvendiği yirmi adamı da yanına alıp doğruca denizlere açılmasını öğütledi Telemahos’a. Uzaklara açılıp babasını sorup soruşturmasını; özellikle Sparta’ya yeni dönen ve Helena’nın kocası olan sarışın Menelaos’la konuşmasını önerdi. “Eminim babanın yakında buraya döneceğini öğreneceksin... O artık sizlerle, halkıyla yeniden buluşacak... Bu asalakların da hakkından gelecek!..” deyip sözünü bağladı...
Birden dile gelmez umut yelleri esmeye başladı Telemahos’un yüreğinde... Yaşlı konuğuyla uzun uzun kucaklaştı...

Evrensel'i Takip Et