27 Nisan 2014 08:28

Milli irade devleti

Milli irade devleti

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gerginleşen siyasi yaşam, kitlelerin kamplaşmaya itilmesi… Mahalli seçimler, Cumhurbaşkanı seçimi, genel seçimler… Son yıllara ve günlere damgasını vuran, birbirleriyle bağlantılı olaylar karşısında herkes yakın geleceğin ne olacağını soruyor, sorguluyor.
Yaşadığımız ve yaşayacağımız anlaşılan şaşırtıcı ancak beklenilir gelişmeleri devleti yeniden ve farklı bir işlerlik temelinde yapılandırma girişimi olarak değerlendiriyorum: Bence önümüzdeki siyasi gündem ‘Milli İrade Devleti’nin kurulmasıdır.
Milli İrade Devleti tanımı benim icadım. İtiraf edeyim ki, bu tanımı Başbakanın milli irade gibi  anlamı olmayan bir kavramı siyaset alanına tek başına sokup, herkese kabul ettirerek bir içerik kazandırmasından sonra icat etmek zorunda kaldım. Kısacası, milli irade kavramı ve bu kavrama kazandırılmaya çalışılan yeni bir devlet yapılanması ihtiyacına ilişkin içerik belirlemesi başbakanın tasarımıdır. Benimki sadece yeniden yapılandırılmaya başlanan devleti isimlendirmekten ibarettir.
Milli İrade Devleti neyi ifade ediyor?
Milli İrade Devleti o devlet vatandaşlarının nasıl yönetileceklerine, hangi toplumsal, hukuksal, ekonomik tasarımların uygulanacağına bizzat karar vermeleri ve verdikleri kararı yaşama geçirecek siyasi önderi ve onun uygun gördüğü çalışma arkadaşlarını bizzat seçerek yetkilendirmeleri, yetkilendirdikleri siyasi öndere göğüslerini siper ederek uygulamada önünü açmalarıdır.
Halk siyasi önderi ve onunla birlikte halk için çalışacak arkadaşlarını genel seçimlerde bizzat, oylarıyla seçerek belirler. Yani oylarıyla, tercih ettiği siyasi partiyi ve onun başkanını önerdikleri programı  yaşama geçirmeleri için iktidara getirir. Tercihin oylama sonucu ortaya çıkması milli iradeyi belirler. Böylece, halkın oylarıyla belirlenen ve tercih edilen siyasi parti ve başkanının programıyla şekillenen milli irade, o programın yaşama geçirilmesi için gerçekleştirilen her tür uygulamanın meşruiyet zeminini oluşturur. Meşruiyet zemini milli irade olan uygulamaları kamusal alanda hiç kimse, hiçbir kurum, bu kurum devlet kurumu da olsa, engelleyemez, durduramaz, denetleyemez. Bu nedenle, hükümetin ya da devlet başkanının kamusal alandaki hiçbir tasarrufu bireylerin özel alanlarını doğrudan etkilemedikçe yargı kararı ile durdurulamaz, denetlenemez. TBMM’nin kamusal alanda hükümete ve başkana yetki veren, yetkilerini kullanmasına olanak sağlayan yasaları iptal edilemez. Tek karar verici ve denetleyici milli iradenin sahibi olan halktır; halk ilk seçimlerde iradesini yeniden belirler ve yapılanları beğenmemişse milli iradeyi temsil yetkisini bir başka siyasi partiye ve onun başkanına verir.
Bu anlayışın antidemokratik uygulamasını 1930’lar Türkiye’sinde görebiliriz. O zamanlarla günümüzdeki anlayış arasındaki fark, 1930’larda milli iradeyi halkın iradesi yerine atanmışların iradesi oluştururdu. Oysa günümüzdeki yeni anlayış milli iradeyi halk adına başkalarının değil bizzat halkın kendisinin oluşturmasıdır.
Milli iradenin oluşmasında iki husus önemlidir: Birincisi, milli iradenin oluşmasında belirleyici olan oy oranı değildir; oy oranı yüzde otuz olabilir, yüzde kırk beş olabilir, yüzde  elli bir olabilir. Belirleyici olan, hangi oranla olursa olsun bir siyasi partinin ve onun başkanının tek başına iktidar olabilmesidir. İkincisi, seçim sisteminin koalisyon olasılığına yer vermemesidir. Koalisyon milli iradeye aykırıdır; milli iradenin tecelli etmesini engeller.
‘Milli İrade Devleti hızla ve genellikle fiili uygulamalarla, arada sırada yasal değişikliklerle yapılandırılıyor. Milli İrade Devleti yapılandırıldığında milli irade yetkilendireceği önderini de seçecektir. Milli iradenin yetkilendireceği öndere de ‘Milli Şef’, ya da ‘Milli Önder’ diyeceğiz.
Milli İrade Devleti’nin insan hakları anlayışını gelecek yazıda anlatacağım.
‘Milli İrade Devleti’ kavramı benim icadım; isim hakkı bana aittir. Kimileri bu devlet biçimini faşizm olarak tanımlıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa