04 Mayıs 2014 06:56

'Kelime oyunları' meselesi (2)

\'Kelime oyunları\' meselesi (2)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kirvem,
Geçen hafta Obama’nın, 1915 Ermeni Olayları konusuyla ilgili vereceği kararın hangi “sihir”li kelimeyle dillendirileceğini gerek Ermenistan, gerekse Türkiye tarafı merakla bekledikten sonra, nihayet Obama’nın verdiği “fetva”ya bakılırsa; görünen o ki, “soykırım” tabirini kullanmaması için camilerde beş vakit namaz kılıp, bunun için dua edenlerin sesleri Tanrı katına ulaşıp muratları gerçekleşirken, öte yandan sadece kiliselere koşmakla yetinmeyip, ayrıca boylarına eşit büyüklükte mum yaktıkları halde bu sene de hayal kırıklığına uğrayanlar, kem talihlerine küsüp, umutlarını ister istemez gelecek yıla ertelediler…
 Obama hazretlerinin önümüzdeki sene terennüm edeceği “kelime”ye, daha şimdiden odaklanıp bunun hesabıyla yatıp kalkanların bu uğurda gösterdikleri “hassasiyet”i kimler nasıl değerlendirir, bunu nasıl anlamlandırır bilemem, ama kendi payıma söylemem gerekirse, diyeceğim şu ki, tarihte yaşanmış böylesine trajik bir olayı, şu veya bu mülahazalarla bir nevi kelime oyunlarına dönüştürüp, dolayısıyla insanların duygularını sömürenler, bunun utancıyla baş başa kalacaklardır…
Nitekim, yüzyıl önce Anadolu denen bu coğrafyada yaşanmış bu acı olay hakkında “el alem” bu saatten sonra ne der, ne buyurur, hangi taraklarda bez dokur, hariçten nasıl bir gazel tutturur fasıllarını bir tarafa dehleyip, beri yandan bir asır öncesine dayanan bu mesele hakkında bizler geçmişte ne yaptık, nasıl bir tavır takındık, dahası da bugün bu saat gelinen bu noktada bundan sonra ne yapmayı düşünüyoruz acaba?
Başımızın başı muhterem başbakanımızın geçenlerde bu hususta dillendirdiği ifadelerden yola çıkıldığında, kimilerine göre atılan bu ilk “adım” heyecan verici, umut dolu…
Kirvem, kendi adıma “Pişmiş aşa su katmak istemem”, bu konuda isteyen istediği gibi düşünüp, kendince istediği gibi yorum yapabilir, ama “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” gerçeğinden yola çıkıldığında, görünen o ki, başımızın başı başbakanımız bir taraftan “taziye”, “ortak acı” gibi kulaklara hoş gelen bu lafları birbirinin peşi sıra dizerken, öte yandan da, hani amiyane deyimiyle tükürüğü bile kurumadan, hemen akabinde Ermenistan ile olan ilişkilerimizin “normal”leşmesini Karabağ’a bağlaması, bunu öncelikli koşul olarak diretmesi, bu bapta samimiyetten ne denli yoksun olunduğunun da en bariz kanıtı mıdır acaba?
Nitekim daha önceleri de Ermeni, Alevi, Kürt, Roman ve demokrasi açılımlarından dem vurduktan sonra bu kulvarla alınan yol malumken, keza ülkemize kaçak yollarla gelip çalışan Ermenilere hesapta kucak açmaktan söz edip, hemen ertesinde hepsini yurt dışına kışkışlamaktan da bahseden yine başımızın başı muhterem başbakanımız değil miydi?
Bu coğrafyadan kökleri silinip neredeyse yer ile yaksan edilmiş, dünyanın dört bucağına çil yavrusu misali dağılmış Ermenilerin bu acılarıyla sanki alay edilircesine yıllar yılı “sözde” soykırım ifadesiyle baş vurulan bu” kelime oyunları”nın ardından, şimdilerde siyasi, politik hesaplardan yola çıkıp, bunu da “taziye” adı altında, ama özünde “Birici Cihan Harbi’nin savaş koşulları”nı usturuplu bir ifadeyle öne çıkarıp, böylece kendi tebaasının bir kısmını sırf Ermeni, Süryani, Keldani oldukları için, kafileler halinde çoluk, çocuk, kadın, yaşlı demeden tehcire, sürgüne, kıyıma gönderen  Osmanlı’nın bu adaletsizliğini cafcaflı kelime oyunlarıyla sanki kamufle ederecesine “ortak acı”yla geçiştirmek sadece lafı güzaf!
Yüzyıldan beri kanayan bir meseleye “adil” bir çözüm üretmek, “derman” olmak için kolları güya sıvarken, diğer yandan içinde bulunduğumuz şu günlerde,  malları resmen “gasp” edilip devletin “hazine”sine geçirilmiş gayrimüslim mallarının asıl sahiplerine iade edilmemesi için her türlü  gayrihukuki yollara baş vurulurken, bunun yerine önce iki kararname, üç kanunla bu tür “teferrut”ları halletmek nedense düşünülmez!
Televizyon ekranlarında sıra sıra inci misali dizilmiş gazetecilere; “Ne Yahudiliğimiz, ne Ermeniliğimiz, affedersiniz ne de Rumluğumuz kaldı” diye dert yanan böylesine bir zihniyetten, yüz senelik bir “yara”ya derman olur mu bilemem Kirvem!

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa