14 Mayıs 2014 03:35

Barış için şimdi ne yapmalı?

Barış için şimdi ne yapmalı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye Barış Meclisi, geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul’da, içinde bulunduğumuz süreçte barış için nelerin yapılabileceğinin tartışıldığı bir toplantı düzenledi.
Toplantıya çeşitli görüşlerden akademisyen, yazar, gazeteci ve barış savunucuları katıldı.
Toplantının katılımcıları şunlardı: “Akın Özçer, Altan Öymen, Ayşen Candaş, Ayhan Ogan, Ayşegül Doğan, Bekir Berat Özipek, Bülent Küçük, Büşra Ersanlı, Celal Korkut Yıldırım, Cevat Öneş, Cuma Çiçek, Ekrem Bilek, Emine Uçak, Erol Katırcıoğlu, Esra Mungan, Evren Balta, Engin Sustam, Fatih Polat, Ferhat Kentel, Feyza Akınerdem, Gençay Gürsoy, Hayko Bağdat, Hüsnü Öndül, İbrahim Betil, Maya Arakon, Meryem Koray, Merve Özdemirkıran, Murat Çelikkan, Mustafa Paçal, Necdet İpekyüz, Nil Mutluer, Nükhet Sirman, Osman Kavala, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Ruşen Çakır, Şemsa Özar, Seyfi Öngider, Turan Sarıtemur, Ufuk Uras, Yüksel Taşkın, Zeki Kılıçaslan, Ziya Halis.”
Bu toplantıda varılan ortak sonuçlar, bu yazı yazılırken henüz taslak halinde olduğu için teknik olarak da burada madde madde paylaşma imkanı bulunmuyor. Bu yazıda, ortaklaşılmış olan en temel noktalara işaret ederken, bunlarla birlikte kendi gözlemlerime dair kimi değinmelerde bulunacağım.
Varılan en önemli sonuçlardan birisi, silahların susmuş olduğu ‘çözüm/barış sürecinin’ devamının yaşamsal bir önem taşıdığıydı. Ancak bugün sadece yeni cenazelerin gelmemesi ile yetinilemez ve sürecin ilerletilmesi somut adımların atılmasına bağlıdır.
Çözümün kolaylaşması ve kalıcılaşması için yeni Anayasa zorunludur.
Başta ana dilinde eğitim olmak üzere kolektif kültürel hakların kullanılmasının bir ihsan değil, tüm yurttaşlar açısından bir hak olduğunun kabul edilmesi gerekiyor.
Sürecin bir güvenlik sorunu olarak algılanıp yürütülmesi sürecin toplumsallaşması önünde en büyük engellerden biridir. Kanımca bu, Kürt sorununun çözümüne dair alt alta sıralanabilecek pek çok şeyin toplamından daha büyük önem taşıyor. Eğer bugün bir yandan ‘çözüm/barış süreci’nden bahsederken, diğer yandan da, HDP linç girişimleriyle yüz yüze kalıyorsa ya da çeşitli üniversitelerde Kürt öğrenciler satırlı saldırıların hedefi oluyorsa, bunda, sürecin bu karakteri belirleyicidir. Süreç toplumun önünde açık bir biçimde ve toplumu kazanmaya yönelik açık bir tutumla sürdürülmediği sürece, kolaylıkla bir güvenlik parantezi içine hapsedilmektedir.
Onun da gündelik hayattaki karşılığı bu şekilde olabilmektedir.
Toplantıda bu bağlamda MİT’in görüşmeyi sürdüren tek aktör olarak görülmesi, toplumsal, kültürel, hukuki, vicdani, siyasal ve ekonomik boyutları olan sorunun  güvenlik meselesi olarak algılanmasını güçlendirdiği özellikle vurgulandı.
Sürecin hızla yasal çerçevesi belirlenmiş müzakereye dönüştürülmesi birçok konuşmanın ortak noktasıydı.
TBMM,  çözüm sürecinin etkin aktörü haline getirilmelidir ve başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere, diğer siyasi partilerin de sürece katılmalarının önünün açılması gerekir. Örneğin AKP’nin çözümü hangi noktada ve nereye kadar isteyip istemediğinden de öte, CHP iktidarı söz konusu olsa, taraflarla (İmralı ile, PKK ile) görüşmeleri devam ettirip ettirmeyeceği bile ciddi olarak şüphe uyandırmaktadır. CHP yöneticileri Kürt sorunuyla ilgili söylemlerini hâlâ ‘AKP Öcalan’a politik bir meşruiyet kazandırdı’ ya da ‘PKK siyasallaştırılıyor’ gibi vurgular üzerine kurmaktadır.
Toplantıda ayrıca üçüncü göz işlevi görecek mekanizmaların oluşturulmasının “sürecin sürdürülebilirliliği” açısından önemli olduğu vurgulandı.
Öte yandan Kürt sorunu 20-25 yıl öncesinden farklı olarak bugün artık bölgesel bir gündemdir. Rojava’da Kürtlere karşı, el Kaide, IŞİD vb. örgütleri destekleyen bir Hükümet politikasının içeride güven oluşturucu bir barış politikası yürütebilmesi düşünülemez. Dolayısıyla Hükümet bu konudaki çelişkili tavrını terk etmelidir.
Son olarak, belki içimiz rahat bir biçimde altını çizebileceğimiz bir ‘barış süreci’nden söz edemiyoruz. Ancak açıktır ki, bu sürecin içimize sinecek kalıcı, onurlu bir barış sürecine doğru evirilmesi de bunu mücadele ederek kazanabilmemizle mümkün olabilir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa