Cumhurbaşkanlığı yolu rüşvetle döşenmemelidir
Cumhurbaşkanlığı için girilen yolun rüşvet, haksızlık ve aldatmaca taşları ile döşenmesi ne ülkeye ne de bu yoldan giden gafile yarar sağlar. Böylesi kirli ve şaibeli yolda yürüyen hırslı gafillere oy veren halk kesimi de ne kendine ne de oy verdiğine yar olmuş olur. Ne hazindir ki, bu genel ifadeler bazı bölümleri ile Türkiye gerçeğinde yansımaktadır.
Bu konuda hemen ilk ağızda Kürt halkları ve hakları ile ilgili istenen tavizler ve zaman kazanmak için top çeviren siyasetçiler karşımıza çıkmaktadır. Kürt halkının haklarının meşruiyeti, ülkenin başına geçmeye heveslenen, toplumun yarısını kin ve nefretle anan, doğal olarak, bu duygunun karşılığını da yaratan bir kişinin, verdiği sözler ya da yaptığı vaatlerle oy toplayarak cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasını meşru kılamaz.
Türkiye’de üçlü bölünme yaşanmaktadır; Kürtler ve Türkler olarak bölünmüş olmanın çok daha ötesinde, AKP’nin taşlaşmış yandaşları ile bazı partilere bölünmüş karşıtları arasında bölünmüştür halklar. Bu bölünme o denli şiddetli ve bir bakıma kine dönüşmüştür ki, işbaşındaki siyasilerle ilgili Türkiye tarihinde görülmediği gibi dünya siyaset tarihinde de şimdiye dek bu derecesinin görülmediği yanlış işlemler kamuoyuna yansımış olduğu halde, bağnaz taraftarlar “Bizim adamdır” anlayışı ile kendi adamı olarak niteledikleri insan ya da insanları yarattıkları çamurdan çekip almaya çalışmamışlardır. Böylesine bağnazlıktır ki, siyasileri bunca usulsüz ve açık suç sayılabilecek işlemlere yöneltebilmiştir.
Bir siyasetçinin siyasi görüşü tüm kesimler tarafından tasvip görmeyebilir. Herkesin aynı görüşte olması söz konusu olmayacağına göre, tüm toplumun da bir siyasetçi ya da siyasi ekol üzerinde anlaşması söz konusu olamaz. Ancak, her toplumda tüm kesimlerin ortak paydaları vardır ve olmalıdır. Her ne kadar kimi kültürel ya da toplumsal ortak paydalar da zaman içinde değişse de, belirli bir zaman kesitinde asgari müşterek sosyal ve ahlaksal anlayışta birleşilir. Örneğin, ahlaklı olmak, yalan söylememek, hırsızlık yapmamak, rüşvete bulaşmamak, kamu erkini adaletle kullanmak vs. gibi, siyasi olmayıp, etiksel ve toplumsal dokular, siyasi görüşlerden bağımsız olarak herkes için geçerli, hatta kutsaldır. Örneğin, hırsızlar mahallesinde hırsızlık ahlaksızlık olarak görülmez ise, lider olarak baş hırsız seçilir. Böylesi kirliliğe bulanmış bir mahalle, seçtiği insanın niteliği ile tanınacağından ne kuşku duyar ne de utanır.
Türkiye de seçeceği cumhurbaşkanı ile temsil edilecektir. Bu temsil içeriye yönelik olacağı gibi, ondan da önemli olarak dış dünyaya yöneliktir. Bir zamanlar Berlusconi’nin İtalya’yı uluslararası alanda temsilinde kişisel özelliği sıfatının önünde anılıyordu. Seçilecek cumhurbaşkanı da Türkiye’yi ne sıfatla olduğu kadar, bazı kişisel özellikleri ile temsil edecektir. Uluslararası temaslarda bu nitelik tüm ülkeyi kapsayacak ve hepimizi bundan sorumlu tutacaktır; ulus olarak tüm dünyaya ya çürümüşlüğümüzü ya da dik başımızı ve gururumuzu sergilemiş olacağız!
Bu bağlamda hem Türk hem de Kürt vatandaşlara çok büyük görevler düşmektedir. Kürt vatandaşların bilmesi gerekir ki, Kürt ve Türk kardeşliği ve karşılıklı hakların tanınması ne sadece bir siyasi partinin ne de kendisini lider sanma gafletine bürünenin eseri olabilir. Böylesi sosyal çatlaklar ancak ya halkların karşılıklı anlayışla birbirine kaynaşması ya da ciddi çatışmalar sonucunda gerçekleşir. Kürt halkının hiç kimseye güvenmeden, birinci yolu tercih edeceğini umuyorum!
Evrensel'i Takip Et