IŞİD, Obama, bayrak, başkanlık...

Sınav günlerindeyiz.
Hafta sonu üniversite giriş sınavları LYS var. Öğrenciler ter döküyor. Ama bir de Hükümet ve başı sınavdan geçiyor. Son sınav, başkanlık sınavı. Hâlâ aday olamadı. Bırakmıyorlar ki!
LYS’de sorsalar, “IŞİD mi, Obama mı, bayrak mı, başkanlık seçimi mi? Gündem hangisinde kilitleniyor?​”; yanıt ne olurdu? Herhalde “e” şıkkı. Bir de Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’yle hakaretamiz çekişmeyi ekleyin : “Hepsi”.
Milliyetçilikte perva tanımayıp “barış” yerine “kalekol” dediğinizde.. PKK bir yandan.. Militan ya da sempatizanı bayrak indiriyor. IŞİD bir yandan: “Besle kargayı oysun gözünü”! Onca desteğe karşın, basmış Konsolosluğu.. Başta Konsolos onlarca görevliyi teslim alıp esir etmiş.. Sonuçta bir örgüt.. İtibar iki paralık.. Dış politikada fiyasko ayan beyan.
Bir yandan da Obama! Haydi bir kez olsa neyse.. İkinci defadır kendisi telefon etmiyor, Yardımcısı Joe Biden’e arattırıyor Başbakanı! Aramıyorum diyor. Tavır! Ya da açık mesaj: “Seni muhatap almıyorum”! “Seninle birlikte iş yapmayı düşünmüyorum”!..
Önemli mi? Koca Amerika.. Önemsiz olur mu? Nasıl hükümet olundu ki? Amerika’yı tavaf etmeden mümkün müydü? Onsuz hükümette kalınabilir mi? Burjuva gericiyseniz olanaksız!
Ama bir önemli yanı daha var Obama ya da Amerika’yla ilişkilerin. “Müslüman mahallesi”nde.. Hele Türk-İslam sentezi yolundan yürüyorsanız.. Milliyetçilik yarışındaysanız, örneğin Bahçeli’yle.. Başkanlık yolunda milliyetçilikle derlenecek oylara ölesiye ihtiyacınız varsa.. Amerika’ya uzak.. Ve Amerika’yla sorunlu görünmek pirim yapar.. Oy getirir. Türkiye’de üstelik sadece Türkçülük ve İslamcılık babından değil.. Ulusal değerler ve yurtseverlik dolayısıyla da Amerikan karşıtlığı ziyadesiyle yüksektir.
Obama’nın reddiyesi nedeniyle, uzun da değil, orta vadede zararlı çıkacaktır başkanlık peşindeki zat.. Ama kısa vadede yararlanacaktır bile.
Tamamen beceriksizlik ürünü olarak.. Güvenliğini sağlayamadıkları.. Fidan’ın Suriye’deki Süleyman Şah Türbesi üzerinden “4 füze attırır, savaş bahanesi yaratırım” dediği Dışişlerindeki MİT ve Genelkurmay görevlisiyle toplantıyı dinletip.. Tapeler yayımlandığında bile.. “Casusluk” ve “vatana ihanet” ajitasyonuyla yerel seçim öncesinde en az iki puanı ceplerine koydukları hatırlanırsa.. Sanki aynı odaklar işbaşına getirmemiş gibi.. Yine “karanlık dış odaklar” yutturmacası işe yarayacaktır.
IŞİD baskını da öyledir! “Vatandaşlarımız”.. “Görevlilerimiz”! Kim vatandaşlarımızı gözden çıkarabilir? Kim “milli dava” karşısında kayıtsız kalabilir? İsterseniz kalın.. Tam başkanlık seçimi arefesinde.. İki üç puan daha kaybettiniz demektir!
Ama mutlaka sorulmalıdır: Sünni aşiretler ayağa kalkmış.. IŞİD belası kapıyı çalmak bir yana, ardına kadar açmış, “Geldim, geliyorum” diye bar bar bağırırken.. Neden o “vatandaşlarımız”ı geri çağırmayıp.. Orada kaderlerine terk ettiniz?
Çok güvendiğiniz istihbaratın eksikliği ve dolayısıyla beceriksizlikten mi? Irak-Suriye ve mezhepçi dış politikanızın iflasını bir türlü kabul etmek istemediğinizden mi? Aynı kapsamda.. Ama daha somut: Aşiretler ve IŞİD’le karşılıklı ilişkilerinize.. Özellikle yer-yurt sağlayıp Maliki’yle ilişkileri bozmak pahasına destek sunduğunuz T. Haşimi üzerinden Sünni aşiretlere.. Esad’ı devirip, Rojava’yı yıkmak üzere.. Militan ve lojistik giriş-çıkışı ve Rojava’ya yönelik saldırılar için sınırı açıp yolgeçen hanına çevirerek silah-külahı esirgemediğiniz bu Cihatçı IŞİD çetelerine fazla güvendiğinizden mi? Hangisi? Yine “e” şıkkı mı? “Hepsi” mi?
“Vatanı sevmek” ha! Tümünün arasından sıyrılıp başkanlık ha!? Burası Ortadoğu ya.. Belki!.