Velev ki!
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine iki gün kaldı. Ancak bazı “solcu”, ulusalcı, ulusal solcu parti ve gruplar için takvimde 10 Ağustos diye bir gün yok! Bu görünüşte apolitik gibi anlaşılabilecek bir tutum. Gerçekte ise utangaç, İhsanoğlu desteği ancak böyle kamufle edilebiliyor. Boykot yapanların tutumu da pratikte, güçlü olanın kazanmasına hizmet ediyor. Ne diyorlar bu utangaç İhsanoğlu destekçisi muhteremlerden bazıları? Dedikleri özetle şu: ‘Demirtaş sadece Kürtleri temsil ediyor. Eğer farklı duyarlılıklar da dikkate alınsaydı, belki bir ortak aday desteklenebilirdi. Ama bu tutuma girilmedi, Kürtler kendi adaylarını çıkardılar vb...vb.’
Velev ki eleştiriler bütünüyle haklı olsun! Bu durumda bile Demirtaş’ın neleri temsil ettiği, Kürtlerin neler talep ettiği, ülkedeki gerici gidişata karşı Kürt hareketinin nasıl bir pozisyonu tuttuğu dikkate alınarak destek tutumu alınamaz mıydı? Bu söylediklerimiz yeterince anlaşılır gelmiyor mu? O halde bu söylediklerimizi biraz açarak, daha anlaşılır olmaya çalışalım.
Demek istediklerimiz ana hatları ile şunlardır: Kürtlerin mücadelesi on yıllardır sürüyor ve Kürtler bugün tüm ülkede demokrasi ve özgürlüğün egemen olmasını, anayasal ve yasal olarak eşit vatandaşlar olarak tanınmalarını, kendi anadilleri ile eğitim yapmayı istiyorlar. Demirtaş, bütün bu özlem ve taleplerin temsilcisi olarak aday olmuş durumda. Ama sadece bu kadar da değil. Demirtaş, işçi ve emekçiler üzerindeki aşırı sömürüye, kuralsızlığa, Türk olsun, Kürt olsun işçi ve emekçilerin örgütlenme özgürlüklerini savunuyor. Kısacası cumhurbaşkanlığı seçimlerinde demokratik bir platforma sahip tek aday ve ülkede ilk defa bir cumhurbaşkanı adayı bu talepleri dile getiriyor!
Bu durumda ayakları yere basan, gelişmeleri az çok soğukkanlı bir biçimde yorumlama yeteneğine sahip, Türk ve Kürt halkına karşı sorumluluk duyan bir parti veya örgütün, yukarıda özetlediğimiz “eleştirileri” olmakla birlikte, şöyle bir tutum alması beklenirdi: ‘Adaylık sürecinin eksikliklerine ve yanlışlıklarına karşın, Demirtaş’ın temsil ettiği platform temelde demokratik bir platformdur ve ezilen ve yok sayılan bir halkın özlem ve taleplerini yansıtmaktadır. Genel olarak tüm ülkede, demokrasinin savunulmasına ilişkin taleplerde yetersizlikler görsek de, Demirtaş’ın temelde demokratik talepler ileri sürdüğünü görüyoruz ve bu nedenle onun adaylığını destekliyoruz. Bu desteğimizin ileride güçlü, daha tutarlı ve kapsayıcı bir demokrasi cephesinin kurulmasına hizmet edeceğine inanıyoruz, eleştiri hakkımızı da koruyoruz vb..’
Gelişmeler tam tersini gösterdiğine göre, acaba biz böyle bir tutumun alınabileceğini varsaymakla ülkedeki politik akımların tarihlerini, oluşmuş politik gelenekleri, bunların yol açtığı davranış biçimlerini göz ardı etmiş mi oluyoruz? Elbette hayal görmüyoruz ve bütün bunları çok iyi biliyoruz. Ancak vurgulamak isteriz ki bu politika geleneği olumsuz ve terk edilmesi gereken bir gelenektir ve halkın mücadelesine, ülkenin kurtuluşuna hizmet etmemektedir. İşte bu nedenle hatırlatmak istediğimiz şudur: ÖDP, TKP parçaları ve bazı sol guruplar işçi ve emekçi halka, bu ülkenin geleceğine, yükselmekte olan gericilik tehlikesine karşı mücadele etmenin zorunluluğuna inanıyorlarsa, halka karşı gerçekten içten bir sorumluluk duyuyorlarsa izledikleri politik hattı yeniden irdelemek durumundadırlar.
Elbette bütün bunlar için politik bir olgunluk gerekmektedir. Ama politik olgunluğun kazanılabileceği yerde, taşlaşmış olumsuz politik gelenekler üzerinde yükselen mevcut pratik tutumun eleştirisi alanıdır. Bu yola girilmezse sadece apolitik pozisyonlara savrulmakla, güçsüzleşmekle kalınmayacak; demokrasi ve bağımsızlık mücadelesinin ilerletilmesine değil, zayıflatılmasına hizmet edilmiş olacaktır. Ve onlar için daha da kötü bir haber verelim; eğer bu çizgileri savunmaya devam ederseniz o çok sevdiğiniz “grupçuluğu” bile yapamaz olacaksınız!
Bitirirken şunların altını kalınca çizmekte yarar var: Ülke ve bölge bütün hatları önceden açıkça öngörülemeyecek olan politik olaylara gebedir. Açık olan bir gerçek varsa o da demokrasi ve özgürlük mücadelesi için tüm uluslardan ve farklı dinsel ve mezhepsel topluluklardan emekçi halkların birlikte mücadelesi için çaba göstermek, örülmesi zorunlu olan mücadele cephesi için çalışmaktır. Kürt halkının önemli bir kesiminin bunların farkında olması bölge ve ülke için önemli bir kazanımdır. Şimdi daha geniş kesimlerin birleşmesi ve mücadele etmesi için koşullar daha elverişli hale gelmekte, bu aynı zamanda sorumlulukları da büyütmektedir. Demirtaş’ın adaylığını desteklemekte bu yönde atılmış bir adımdır ve eğer istenirse politikada yanlışlıkları düzeltme yönünde atılacak hiç bir adım için geç olmayacaktır.
Evrensel'i Takip Et