Tartışılacak kadar bile ciddi bir şey yok!
Fotoğraf: Envato
Ciddi bir hükümetten söz ediliyorsa, o hükümetin programının herhalde asıl amacı; ülkenin karşı karşıya olduğu sorunların çözümü için, hükümetin görev süreci içinde yapacağı işleri ve sorunların çözümü için atılacak adımları ortaya koymaktır. Diğer bütün, halkın desteğini sağlama amaçlı vaatler, siyasi rakiplerle mücadele anlayışı bu programın amaçlarıyla uyumlu şeyler olarak biçimlenir.
Bu açıdan bakıldığında Davutoğlu Hükümetinin önceki gün Mecliste okunan programı; ne Türkiye gibi bölgede ve ülke içinde devasa sorunlarla karşı karşıya olan bir hükümetin hedeflerini yansıtmaktadır ne de bu programın hazırlanmasında bir emek harcandığı, ülke sorunları ve çözümlerinin üstüne kafa yorulduğunun işaretleri vardır. Tersine bu programın sadece bir tek kişiyi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, onun eteklerine tutunarak yükselen yeni yetme patronları memnun etmek, ona törenlerde verilen “sadakat” sözünde ne kadar ısrarlı olunduğunu göstermek üzere hazırlandığı anlaşılmaktadır.
İşçi sınıfının, geniş halk kesimlerinin yaşamını iyileştirecek vaatler ise zaten “hak getire”dir!
Davutoğlu Hükümetinin programının içeriğine gelince; dün basın ve siyaset dünyasında hemen herkes bu programın üç başlıca amacı olduğunda birleşti:
1-Kürt sorununun çözümü için “çözüm süreci”nin devamında ısrar edilmesi.
2-“Paralel yapı” ile mücadelenin sürdürülmesi.
3-“2023 Hedefleri”nin gerçekleştirilmesi için çalışma.
Hükümet programında, hiç kuşkusuz Türkiye’nin çözülmesinde aciliyeti olan en önemli sorunu Kürt sorununun çözümü için yapılan girişimlere vurgu yapılması önemlidir. Bu, Hükümetin, sorunu “güvenlik sorunu” olarak ele almasına ve Kürt siyasi güçlerin tasfiyeyi sorunun çözümünün parçası olarak görme zaafına karşın bu vurgu önemlidir.
“Paralel yapıyla mücadele” vurgusuna gelince, bu tamamen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı memnun etmek için, daha doğrusu Erdoğan ve yakın çevresini yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ortaya çıkan belge ve bilgiler çerçevesinde suçlamanın önünün kesilmesi için Hükümet programına konmuştur. Çünkü gerçekte “paralel yapı” denilerek şehir efsanesine dönüştürülen organizasyonla mücadele, Erdoğan ve hizbinin, AKP içindeki muhalefeti ve tüm diğer muhalefeti baskılamak, halkın geniş kesimleri karşısında “mağduriyet kozunu” kullanmayı devam ettirmek için uydurulan bir mücadeledir. Son günlerdeki emniyet operasyonları bu amacı açıkça göstermiştir. Şu açık ki, “paralel yapı” safsatasıyla, zamanın Başbakanı Erdoğan’ın en yakın çevresinin de içinde olduğu yolsuzluk ve rüşvet şüphelilerin üstüne gidilmesi önlenmek istenmektedir. Nitekim önceki gün, Savcılık, 17 Aralık skandalının şüphelilerinin olduğu gibi, 25 Aralık Operasyonu şüphelisi 96 kişi hakkındaki (Bilal Erdoğan da içlerindedir) dosyayı kapatmış, toplanan bilgi ve belgelerin de “imhasına” karar vermiştir. Dosyalarda adı geçen önemli kişiler hakkındaki yüz kızartıcı suçlamaların bulunduğu dosyaları savcılıkların böyle alelacele “kapatması”, Hükümet Programına bu dosyaların hazırlanmasında rolü olanların “derdest edilmesi” için kuvvetli vurguların konmasından anlaşılmaktadır ki bu “şüphelilerin” en çok korktuğu şey, yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarının mahkemelere taşınmasıdır. Yoksa arkasında Hükümet olmadan Cemaatin girişimleri en çok kriminal bir vaka olabilir.
Davutoğlu’nun “Hükümet Programı”nın diğer vurgusu olan “2023 vizyonu”yla ilgili söylenenlere gelince; “Türkiye dünyanın 10. büyük ekonomisi olacak”, “Önümüzdeki 10 yılda Türkiye ‘gelişmiş ülkeler’ arasına katılacak” gibi laflar, sadece propaganda amaçlıdır. Ve elbette bu propaganda da Tayyip Erdoğan’ın “Başkanlık Sistemi” hayali, onun bir de “Başkan” seçtirilmesiyle 2023’ü geçen bir biçimde iktidarını sürdürmesi… gibi “diktatörlük hevesleriyle” ilgilidir.
İşte bu nedenlerledir ki; Davutoğlu Hükümetinin Programı, Türkiye’nin devasa iç ve dış politika ile ekonomiye dair sorunlarında çözümler var mı yok mu diye tartışma yaratacak bir ciddi iddiası bile olamayan bir programdır. Başka bir söyleyişle bu program, “Her şey Erdoğan için feda olsun” diyen bir programdır!
Böyle, Erdoğan tarafından seçilen bir Başbakan; her biri Erdoğan tarafından belirlenen bir Bakanlar Kurulu ve ona biat etmeyi bir vefa, ahlak ve siyaset tarzı olarak benimsediğini dünya aleme ilan etmiş bir Başbakan ve Hükümetinden de ülke sorunlarına çözümler üreten bir program beklenemezdi herhalde.
Yani başbakan ve bakanların seçiminde bir “yenilik” ve “sürpriz” olamadığı gibi, bu Hükümetin programında da bir “yenilik” ve “sürpriz” yoktur!
Kısacası bu “program” da bir kez daha gösterdi ki Hükümet cenahında yeni bir şey yok!
Sadece sorunların çözümü için değil, “tartışılmaya değer” de yeni bir şey yok bu programda!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00