Erdoğan-Davutoğlu\'nun bölge politikasının ikinci kez \'duvara çarpma\' vakası
“IŞİD’e karşı Mücadele Planı” olarak sunulan “Obama Planı”nın herhalde en önemli yanlarından birisi, “Çekirdek Koalisyon” içinde bölgedeki dört “Sünni ülkenin” yer almasında ısrar eden vurgusudur. Çünkü IŞİD’in güçlenmesi, hatta oluşmasında başlıca unsurlardan birisi onun bölgedeki Sünni-Şii, Sünni-Alevi kamplaşmasına dayanan bir strateji izlemesidir. IŞİD böylece bölgedeki Sünni yönetimlerin desteğini arkasına almıştır.
IŞİD’E EN ÖNEMLİ DESTEK TÜRKİYE’DEN
Bu ülkelerin başında ise Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye gelmektedir.
Suudi Arabistan ve Katar’ın finans, diplomatik koruma desteği vb. konularında IŞİD’e destek verdiği söz konusu olsa da bölgede IŞİD’e en önemli desteğin Türkiye tarafından sağlandığı artık herkesin malumudur. Çünkü Türkiye uzunca bir zamandır IŞİD’le sınır komşusudur ve IŞİD Türkiye sınırındaki önemli sınır kapılarını elinde tutmaktadır. Bunların da ötesinde Türkiye’nin Suriye ve Irak’a yönelik dış politikası uzunca bir zamandan beri IŞİD ve benzeri örgütlerin desteklenmesine dayandırılmıştır.
Ki bu destek;
1-) IŞİD’e katılmak isteyen “yabancı militanların” Türkiye üstünden rahatça Suriye’ye girip çıkması,
2-) Sıkışan IŞİD militanlarının Türkiye’ye girerek manevra imkanı bulmaları ve eğitim için Türkiye topraklarını kullanmaları,
3-) Yaralanan militanların Türkiye’nin hastanelerinde tedavi edilip geri gönderilmesi,
4-) İnsani yardım adı altında yiyecek, içecek, giyecek,… ihtiyaçlarının sağlanması,
5-) Silah ve mühimmat gibi askeri ihtiyaçların doğrudan ya da Türkiye toprakları kullanılarak dolaylı olarak sağlanması,
6-) Suriye rejiminin güçleriyle çatışmada IŞİD’e açık olan sınırların Suriye rejiminin güçlerine karşı kalkan oluşturması, böylece IŞİD’in korumaya alınması.
OBAMA PLANI’NDA TÜRKİYE KİLİT ÜLKE
Görüldüğü gibi sadece burada sayılanlar ve “Bunlar yapılıyor!” diye herkesin bildiği şeylerin bile IŞİD gibi bir örgüt için ne büyük bir destek olduğu ortadadır.
İşte IŞİD’le bu yakınlaşmadır ki, Musul’da Türkiye Başkonsolosluğu’nun boşaltılmasına gerek duyulmamasına yol açıp, 49 görevlinin IŞİD’in eline düşmesine adeta göz yummayı getirmiştir.
Onun içindir ki, bir zamandan beri Türkiye’yi Ortadoğu işlerinin dışında tutan ABD, geçen hafta Savunma Bakanı Hagel’i Türkiye’ye gönderdi. Dün de Dışişleri Bakanı Kerry geldi.
Bu yüzden de “Obama Planı”nın en kritik dayanağı Türkiye’nin IŞİD’e karşı mücadelede ciddi bir tutum almasıdır. Çünkü Türkiye’nin IŞİD’e sağladığı kolaylıkları kaldırması bile onun elini kolunu bağlamak demek olacaktır.
TÜRKİYE ‘ÇEKİRDEK KOALİSYON’A KATILACAK MI?
Ancak Türkiye “Çekirdek Koalisyona” katılmada en ayak sürüyen ülke durumundadır. Ve halen Koalisyona katılacağını açıklamamıştır.
“Hayır” dese açıkça IŞİD destekçisi duruma düşecek, “Evet” dese IŞİD’le kapışacak, cihatçı yapılarla ilişkileri bozulacak ve onlar üstünden yürüttüğü diplomasi kendisini vuran bir silaha dönüşecek! Ve dahası AKP’nin kendi tabanıyla ilişkilerini de bozabilecek tepkiler ortaya çıkacaktır.
Ve Erdoğan-Davutoğlu için işin kötüsü; hem evet deyip hem de hiçbir şey yapılmamasına bu sefer ABD göz yummayacak görünmektedir.
Nitekim önceki gün Cidde’de yapılan “Çekirdek Koalisyon” toplantısında “IŞİD’e karşı askeri önlemler alınması”na dair karara Türkiye de “evet” demek zorunda kalmıştır.
AKP HÜKÜMETİ HEM AĞLAYIP HEM GİDECEK!
Ve öyle anlaşılmaktadır ki Erdoğan-Davutoğlu’nun bölge politikası Suriye’de duvara çarptıktan sonra, toparlanmak için giriştiği bölgedeki cihatçı örgütlerle “manevralar çevirme” alanında da yolun sonuna gelinmiştir.
Evet Türkiye istese de istemese de “Çekirdek Koalisyona” katılacaktır. Ne var ki; bu katılış öyle Suudi Arabistan, Katar gibi kolay olmayacak, dahası hayli ağır bir faturası da olacaktır.
Çünkü Türkiye Obama Planı’nın karşısına çıkıp, “Biz bu plana karşıyız” diyemeyecektir. Çünkü Türkiye NATO’nun Cardiff Zirvesi’nde hem NATO’ya hem de batı emperyalizminin egemenlik stratejisine bağlılığını yinelemiş ve yenilemiştir. Bu yüzden AKP Hükümeti’nin Obama Planı’na “hayır” demesi beklenemez. Ama “evet” demesi için de hayli kabarık bir fatura ödemesi gerekecektir. Kıvranmasının nedeni de bu faturanın ağır olacağındandır. Ki, ABD ve batılılar AKP Hükümeti’nin dış politikasının duvara çarpmasının yarattığı sıkıntıyı, Erdoğan-Davutoğlu’nu “fabrika ayarlarına” döndürme fırsatı olarak kullanacaklardır. Ve Türkiye “Çekirdek Koalisyon” içinde rol aldığını açıkça söylemese de, “Obama Planı”nın merkez ülkesi olarak üstüne düşeni yerine getirecektir.
AKP HÜKÜMETİ’NİN SIKINTISI BÜYÜKTÜR
AKP Hükümeti’ni dış politikası kendi elini kolunu bağladı. Bu durum son günlerde daha çok görünür hale gelmiştir.
Özellikle Obama Planı’yla birlikte şimdi AKP Hükümeti;
1-) “Biz karadan IŞİD’e karşı savaşanlara askeri yardım yapılmasını destekliyoruz” diyecektir ama “Silahlar PKK’nin eline geçecek. Kürt Ordusu kurulacak!” diye de ayak sürüyecek, sürekli sorun çıkaracaktır!
2-) “IŞİD’e karşı Suriye’de operasyon yapılmasına ve muhalif güçlere silah desteği sağlanmasına evet diyoruz” diyecek, ama Suriye’de IŞİD’e karşı en ciddi mücadeleyi veren “PYD güçlerine askeri destek verilmesine” karşı çıkacaktır.
3-) “IŞİD’e karşı mücadele edilsin” diyecek ama o mücadelede en etkin pozisyonda olan Suriye rejiminin yıkılmasını en baş işi olarak görmeye devam edecek; Suriye ile ABD kadar bile yakınlaşmak istemeyecektir.
Kısacası Türkiye “Hem ağların hem giderim” pozisyonunda olacaktır ki, bu da sonuçta kendi ayağına dolaşacaktır.
GERİCİLİĞE VE EMPERYALİZME KARŞI MÜCADELEYE!
Evet bir ülke bazen dış politikada “öyle deyip böyle” davranabilir. Belki bu iki yüzlülük burjuva diplomasisinin varlık nedenidir! Ama Türkiye’nin dış politikası Erdoğan-Davutoğlu tarafından öyle bir köşeye sıkıştırılmıştır ki, IŞİD gibi orta çağın cehenneminden çıkıp gelen bir örgüte karşı bile mücadele edemez haldedir. ABD gibi emperyalist bir ülkenin bölge planları karşısında eli kolu bağlanıp kalmaktadır.
Bu yüzden de Obama Planı, Erdoğan-Davutoğlu’nun “Osmanlıcılık” hesaplarının ikinci kez duvara çarpması olarak gerçekleştirilecek görünmektedir. Ve Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin “öyle deyip böyle yapması” da dünkü kadar kolay olmayacak görünmektedir.
Bütün bu gelişmeler Türkiye’nin demokrasi güçleri için; bir yandan IŞİD’in bölge halklarına karşı giriştiği zulme öte yandan emperyalistlerin bölgede kendi mevzilerini güçlendirme planına (somutta Obama Planı) karşı, bir yanıyla cihatçılığa, gericiliğe öte yanıyla emperyalizme karşı bir mücadele olarak giderek daha anlaşılır hale gelen bir mücadele olarak ilerleyecektir.
Evrensel'i Takip Et