Açık destekten örtülü desteğe
Başından beri Türkiye’nin IŞİD karşıtı koalisyonun dışında kalamayacağına ve koalisyonda rol almak için adım atacağına inananlardanım.
Elbet koşullarını dayatmayı da zorlayacaktır.
Türkiye için en önemli engel, IŞİD’e yönelik desteğindeki ısrarcı tutumu...
AKP Hükümetinin IŞİD desteği yeni değil; 2013 Temmuz’undan beri gündemde.
Türkiye, IŞİD etkin bir biçimde devreye girmeden önce Müslüman Kardeşler’den el Nusra’ya, İslami Cephe’den ÖSO içindeki diğer muhaliflere kadar neredeyse her örgüt, grup ve aşiretle görüştü, bunların önemli bir kısmına destek verdi.
Türk hükümetinin asıl hedefi Esad’ı devirmek iken görünen o, görüşmelerinin ana eksenlerinden biri de Kürtler oldu. AKP Hükümeti, Suriye’de Kürtlerin kazanımlarının geriletilmesi, örgütlülüğünün zayıflatılması hesabını yapıyordu. Hükümetin Suriye rejimine muhalif binbir parçalı muhalefetle yürüttüğü hiçbir hesap tutmadı. IŞİD tüm muhalifleri kenara atıp alan hakimiyetini ele geçirince, Türkiye bu kez yüzünü ona döndü.
AKP Hükümetinin IŞİD’e dönük desteği ABD ve Batı tarafından daha ilk günden bilinmesine rağmen açık dillendirilmedi. BM’nin son genel kurulu, Türkiye’nin bilinen IŞİD desteğinin uluslararası alanda da açık biçimde tartışıldığını bize gösteriyor. BM görüşmeleri öncesinde Batı basınında çıkan Türkiye-IŞİD ilişkisine dönük haberler, ABD ve Batı devletlerinin politikalarından bağımsız düşünülemez. Erdoğan her ne kadar “alçakça iftiralar” dese de ABD ve Batı Türkiye’ye, “Yapılanları biliyoruz” mesajı veriyordu.
AKP Hükümeti IŞİD desteğini birden bitirebilir mi?
Sanmıyorum.
Sonu olmayan bu ilişkiyi öncelikle açık destekten örtülü desteğe geriletmek için çaba harcayacaktır. Bunun temel nedeni de direnerek, bedel ödeyerek sürecin kazananı olan Kürtleri geriletme çabasından başka bir şey değil. Bu anlamıyla IŞİD’in Kobanê saldırısı açık desteğin son kozuydu. Türkiye bu kozu oynarken de hesapları tutmadı. YPG ve YPJ’nin direnişi, Kuzey Kürtlerinin Kobanê’yi sahiplenmesi, dört parçada Kürtlerin Kobanê’yle geliştirdikleri duygusal ve siyasal bağın güçlenmesi Türkiye’nin hesaplarını alt üst etti.
Yaşananlar, Türkiye’yi zorlamıştır, IŞİD’e yönelik desteğini artık açıktan yürütemeyeceğini söylememizin nedeni budur. Örtülü destekle ilgili sıcak çatışmaların yaşandığı alandan dikkat çekmemiz gereken bazı nüveler var.
DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, günlerdir Suruç-Kobanê sınır hattında nöbet tutan kitle ile birlikte. Her gelişmeyi yakından izleyen Yüksek’le, Mürşidpınar sınır kapısından Türk askerlerinin ve güvenlik görevlilerinin geçtiğimiz pazartesi günü akşam saatlerinde ani bir kararla geri çekilmesinin hemen ardından görüştüm. İnce hesaplarla yapıldığı aşikar bu geri çekilme ilginçti.
DBP Eş Genel Başkanının dedikleri şöyle: “Muhtemelen Kobanê kentine yayılacak bir çatışma bekliyorlardı. Bu nedenle sınırları terk etme pahasına işin içinde görünmek istememiş olabilirler. Tabii uluslararası koalisyon güçlerinin IŞİD tavrı nedeniyle desteklerini artık açık değil örtülü bir biçimde sürdürme nedeniyle de olabilir. Biz tüm bunları IŞİD yanlısı politik tutumun devamı olarak değerlendiriyoruz. Mürşidpınar sınır kapısındaki güçleri geri çekmenin bunun dışında güvenlik ve teknik açıdan bir izahı yoktur. Bir devlet politik neden dışında böyle davranamaz. Başka duyumlarımız da oldu. IŞİD çetelerinin Mürşidpınar sınır kapısını kullanarak arkadan Kobanê’ye sızıp saldırı yapabileceği yönünde yoğun duyumlar vardı. Türk ordusunun sınırı terk etmesi buna imkan hazırlama amacıyla da olabilirdi. Tüm bu ihtimalleri göz önüne alarak sınırı terk etmedik, halkla birlikte kapıda nöbet tuttuk.”
Bu belirlemeler Türkiye’nin IŞİD üzerinden Kürt siyasal hareketini zorlama ve kendine göre dizayn etme girişimlerinin devam ettiğini gösteriyor.
Türkiye’nin IŞİD’e yönelik desteği Güney Kürdistan üzerinden yürüttüğü politikaları da etkiledi.
Bölgenin önemli siyasetçilerinden Mihemed Emin Penciwini, bir röportajında Türkiye-Güney Kürdistan ilişkisini şöyle değerlendiriyor: “Türkiye IŞİD’le mücadelede sessiz kaldığı için; bütün Kürtler, özellikle Güney Kürtleri ‘Türkiye bizi sattı’ diyor. Bu bakış Kürtler arasında giderek yaygınlaşıyor. Türkiye’nin sadece gaz ve petrol için Kürdistan Bölgesi’yle iyi ilişkiler kurduğuna inanılıyor. Türkiye’nin IŞİD karşısındaki sessizliği Ankara’nın Kürtlere karşı niyetini de göstermekte. Güney halkı ve hükümet yöneticileri Türkiye’nin onları teröristlere sattığına inandıklarını ve Türkiye’ye güvenlerinin kalmadığını söylüyor.”
AKP çöken politikalarından ders çıkarır mı bilinmez ama Kürtler, bölgenin kazananı olarak yaşananlardan dersler çıkarmaları durumunda önlerinde kimse duramaz, diyebiliriz...
Evrensel'i Takip Et