Kirli çamaşırlar ortaya dökülüyor
Fotoğraf: Envato
IŞİD, bayram namazını Kobanê’de kılacağını ilan etmişti ama Kobanêlilerin kahramanca direnişi, çetelerin hevesini kursağında bıraktı.
* Bayramın ilk gününe Kobanêliler, son üç haftalık savaşın en şiddetli çatışmalarının yaşandığı bir geceden sonra girdiler. Ve gelen haberler, bayramın sabahında da çatışmaların sürdüğü, IŞİD’in iyice yakınına geldiği Kobanê’yi bombalamaya devam ettiği doğrultusundaydı.
* Ve elbette Suruç’a giderek Kobanêlilere “yakın destek” ve dayanışma sunan halkın sınıra yürüyüşü de AKP Hükümetinin ve güvenlik güçlerinin tüm engelleme çabalarına karşın (dün yine güvenlik güçleri sınırda toplananlara saldırdı) sürüyor.
* Irak’ta ise PKK ve Barzani’ye bağlı peşmerge güçlerinin Irak’ta IŞİD için stratejik önemdeki Rabia kentini el geçirdikleri belirtiliyor.
* Yine bölgede ABD ve müttefiklerinin hava saldırıları da sürüyor ama bunların etkisiz ve kimi “nokta hedeflere” atıştan ibaret kaldığı da bir gerçek.
IŞİD’e karşı Kürtler ve bölge halklarının savaşının en sıcak noktası Kobanê, ama sorun IŞİD sorunundan da öte emperyalistlerin ve bölge gericiliklerinin stratejik hesapları ve planları olunca savaşın diplomasi ve siyaset alanında da çok daha geniş bir cephede sürdüğü aşikar.
Bu yüzden de bir gün “can ciğer kuzu sarması” olanların ertesi gün birbirinin kirli çamaşırlarını sokağa boca ettiklerini görüyoruz.
ABD Başkan Yardımcısı Biden’in bugüne kadar yabancı ve Türkiye’deki basında çıkan ve AKP Hükümeti’nin, Suriye rejimini yıkma stratejisi etrafında bölgedeki İslamcı terör guruplarına verdiği geçiş kolaylığı, lojistik ve askeri desteği çok açıkça ortaya atması, Türkiye’nin kirli çamaşırlarını sokağa dökülmesi türünden bir gelişmeydi.
Bu açıklamayı Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer Biden böyle bir şey söylemişse benim için tarih olmuştur!” diye karşılarken, “One Munite” havasında gibi bir çıkış yaptı. Başbakan Davutoğlu ise, Biden’in söylediklerini reddederken, kanıt olarak da sadece Suriye ve Irak’tan gelen mültecilere gösterilen “misafirperverliği” gösterdi.
Harvard Üniversitesi’nde bir panele katılan Biden, bir öğrencinin sorusu üzerine Türkiye, Suudi Arabistan, Katar gibi müttefik ülkelerin IŞİD’e destek verdiğini söyleyerek, “Bölgedeki asıl sorunumuz müttefiklerimizdir” diyerek açıkça Türkiye’nin içinde olduğu bölgedeki IŞİD ve diğer cihadcı örgütlere yardım veren ülkeleri suçlamıştı. Dahası Biden, Erdoğan’ın bu yanlışlarını kabul ettiğini artık “sınırlarına mühür vuracaklarını söylediğini” belirtmişti.
Bu tartışma herhalde gürültülü bir biçimde sürecek. Nitekim dün Biden’in sözcüsü Hürriyet’e yaptığı açıklamada, Erdoğan’ın Biden’in dostu olduğunu, Biden’in Erdoğan’a hayranlık duyduğunu, Türkiye’nin önemli müttefik olduğunu… söyledi ama Biden’in söylediklerini yanlış ya da yanlış anlaşıldığını söylemedi!
Dün de Erdoğan, bayram namazından sonra yaptığı açıklamada, IŞİD ve PKK’nin aynı olduğu iddialarını yineledi. Kürt halkının Kobanê’yi destekleme amaçlı barışçıl ve sivil gösterilerini bile “Çözüm sürecine tehdit, çözümü sona erdirme gayretleri” olarak göstererek, PKK’yi çözüm sürecini sabote eden, “IŞİD’le aynı kategoriden bir terör örgütü” olduğunu söyleyen Erdoğan, PKK’ye verdi veriştirdi.
Kısacası bölgedeki siyaset, diplomasi, bölgeye müdahale eden ülkelerin ve bölge ülkelerinin iç ve dış politika hesapları ile bölgedeki ülkelerin yönetimlerinin girişimleri tam bir kargaşaya işaret ediyor. Bu da bölgedeki çelişkilerin ne kadar girift bir karakterde oluğuna işaret etmektedir. Yani, bölgedeki gerici yönetimler ve bölgeye müdahale eden emperyalist güçlerin birbirine karşı oldukları kadar birbiriyle sıkı çıkar birlikleri, onları hem birbirine karşı hem de birbiriyle hareket etmeye zorluyor.
Şimdilik bütün bu gerici odakların anlaştıkları tek nokta bölgedeki sorunların çözümünde batılı emperyalistlerin stratejik hedefleriyle birleşmedir.
ABD, bu kargaşayı müttefiklerini ‘havuç-sopa’ ile hizaya getirme kararlılığını göstermektedir. Biden’in açıklaması bunun işaretidir. Ve bundan sonraki adım, ABD stratejisine aykırı davrananların IŞİD’in müttefiki ve destekçisi ilan edilmesidir.
Ama asıl gerçek saflaşma; halkların emperyalistlere ve bölge gericilikleri karşısındaki “saflaşması”dır ve Kobanê’deki direniş, Irak’taki Kürt güçlerinin IŞİD’e karşı mücadelesi bu saflaşmanın ön cephesidir. Ve bu cephe ilerlediği ölçüde bölge gericilikleri ve efendileri arasındaki çatışma da şiddetlenecektir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00