Önder, Mert, Hakan ve darbe tartışmaları...

Mealen yazıyorum: Önce Sırrı Süreyya “çözüm süreci ilerlemezse darbe mekaniği işler” dedi. Ardından Nuray Mert, ayıplamavari “olur mu öyle şey, ne darbesi” diye yazdı. Ahmet Hakan da destekledi: “Evet, darbeciler hapse atıldı, derin devlet tasfiye edildi, darbe yapacak kimse mi kaldı?”
Kolay değil darbe üzerine konuşmak. Sırrı “darbeci” olacak, “darbeye davetiye çıkaracak” kimselerden değil, ama yine de darbelerden çok çekmiş olanlar, doğaldır, hemen gardlarını alıyorlar.
Diyelim, Sırrı Bakanlarla falan görüşüyor; devlet kademelerinde tanıdıkları var. Malum darbe de özellikle devletin üst kademelerinde “taklalar attırmaktır”, birilerini “şapkalarını eline tutuşturup kızağa çekmektir”.. Bu nedenle, bu kademelerdekileri, yine bu kademeleri kullanarak, halı silkeler gibi silkeleyecek “özel silahlı birlikler” gereklidir. Diyelim ki, ondan kuşkulandınız! Biz sadece darbelerden darbe yiyenlerdeniz. Devlet kademelerinde tek bir tanıdığımız, görüştüğümüz kimse de yok. Öyleyse konuşabiliriz.
Düşmemek için iç savaşı bile göze aldığı her halinden belli AKP tarafından içeride ve dışarıda “felaket”e doğru sürüklenmekte olan memlekette darbe tartışmasının gündeme gelmesinde şaşacak ne var? Sadece “çözüm süreci” de değil. Düzgün giden ne var ki, olağan yollardan başkası akla gelmesin?
Tamam, 12 Eylül ve 28 Şubatlarda isim isim sayabileceklerimiz türünden “darbe destekçiliği”, “şakşakçılığı” yapılmamalı. Doğru! Ama bir de görünen köy var! Ya öyle ya böyle...
Yani? Suriye “içimizde”! Eski ve yeni başbakanlar “iç işimiz” diyorlardı. Gerçek oldu. Sadece Kürt sorunu bakımından değil, IŞİD bakımından da. Yetmedi. Bir kırılma gerçekleşti ve Amerika Kürt sorununda ilk kez “stratejik müttefiki” Türkiye’nin istediği değil istemediği gibi, onun “hassasiyetleri”ne boş vererek pratik bir tutum aldı. PYD’yi destekledi. Terörist görmüyor! Erdoğan’sa sadece konuşuyor ve “koridoru ben teklif ettim”le avunuyor. Erdoğan’la Amerika arasındaki makasın açıldıkça açıldığı bir vakıa.
Üstelik “süreç” hiç iyi gitmiyor. “Sırat köprüsü”nde. Oturulup anlaşılıyor ya da öyle sanılıyor. Sırrı örneğin, umut dolu açıklamalar yapıyor: Müzakere... Sekretarya... Kişi isimleri... Adada kalmalar.. Hükümet sözcüsü Şahin Arınç çıkıyor, “haddini bil kardeşim” deyip yalanlıyor. Onlar “süreci akıllı biçimde yürütüyor”larmış! Nasıl? Davutların Ahmet “muhatabımız terör örgütü değil, bölgede yaşayan halkımız” deyip çıkıyor içinden. “Çözümde kararlı”ymışlar! Böyle kararlılık da, akıllılık da düşman başına!
Gezi iktidarı yıkmak için darbe girişimi... 17 Aralık darbe girişimi... HSYK darbeye tevessül ediyor... Darbeci mi ararsınız? Mert’le Hakan neden bunları görmediler ki? Sonra “derin devlet” kalmamışmış! Siz “derin”lerin Ergenekon’dan ibaret olduğunu ve muhalefete geçerek devleti “derinliksiz” bıraktığını mı sanırsınız? Ya stratejik “derinlik”? Ama asıl Davutlar değil, Doğanların elindedir sığıyla “derin”iyle devlet! Kendi rejimini kurmaya mek parmak kalmıştır. Bunu “derinliksiz” yapmakta olduğunu tasavvur etmek bile aymazlık olur!
Daha, Gezileri var eden iktisadi sosyal koşullar ve o koşulları aşmak üzere tek akla gelenin kutuplaşma yaratarak Kobanê protestolarında gördüğümüz para-militer güçlerin örgütlenmesi de içinde olmak üzere halkı karşı karşı getirmeye hazırlanmak var. İktisadi durum, OVP’la da kabullenilerek, karanlık bir geleceği işaretliyor. “Sıcak para” ve “düşük kur” “2023’de dünya 10.’luğu” umudu sıfırlanıyor. “Sosyal yardımlar” şansı da kaçıyor elden! Eee? Biz biz olup iktidara alternatif olacak bir Halk Cephesi oluşturamazsak ne olabilir?
Son hatırlatma: Mursi’yi deviren onun atadığı Sisi oldu!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et