30 Ekim 2014 02:00

Önce can

Önce can

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yine maden faciası, yine işçi ölümleri. Bu yılın ilk 9 ayında kaybettiğimiz işçi sayısı 1500’e yaklaştı. İçlerinde 16 yaşından küçük çocuklar ve kadınlar da var. Savaş gibi. Bu bir rekor. Trafik kazalarındaki birinciliğimizi, işçi ölümleriyle güçlendirdik. Zenginleştiği, büyüdüğü iddia edilen Türkiye’nin dışarıdan görüntüsü 18’inci yüzyılın Afrika’sının sömürge ülkeleri gibi.
Kuzey Avrupa ülkesinde pazar çatısı çöküyor, ilgili bakan istifa ediyor, başbakan özür diliyor. Japonya’da bir bürokrat rüşvet alırken yakalanıyor, ilgili bakan “Bu adamı oraya ben getirmiştim, üzgünüm” deyip istifa ediyor. Tutmasalar “Harakiri” yapacak. Kendisinin doğrudan sorumlu olmadığı bir yolsuzluk bile yüzünü kızartıyor, halkın içine çıkamıyor. Uygar ülkelerde (zengin değil, uygar) tren kazası oluyor ulaştırma bakanı istifa ediyor. Herkes kendi sorumluluğunun bilincinde ve insan onuru, insan hayatı koltuktan değerli.
Bizde durum farklı. Her işçi ölümünde suçlu kurallara uymayan işçi, ya da işçinin güvenliğini sağlamadığı iddia edilen başka bir işçi, mühendis. Devletin en tepesindeki bile, “Güvenlik önlemleri alınmadan işletilen her maden, en ufak bir risk taşıyan işletme kapatılacak. Bizim için bir insanın hayatı birkaç ton kömürden daha önemli” diyeceğine, “Bu işin fıtratında var kaza” diyerek tüm sorumluluğu yukarıya atıyor.
Türkiye’de işçi ölümleri, sorumluların, “Takdiri ilahi” diyerek işin içinden sıyrılamayacakları boyutlardadır.
“Verimlilik”, “Kârlılık”, “Büyümek” gibi post modern kapitalist üretim sloganlarını reddediyoruz.  Önce insan, önce can diyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa