Davutların Ahmet, hoca olmasına hoca ama bilimle arası hiç de iyi değil. Arası var mı yok mu o da tartışılır! Ahmet Beye göre iki kere iki bile dört etmiyor.
Nankörlük mü ediyoruz? Adam memleketi çekip çeviriyor ve üstelik adıyla sanıyla profesör. Nasıl mı bilmez dört mü beş mi diye, sorulacaktır.
Hayır, en başta Ahmet Beyin kurguladığı baştan ayağa maceracılıkla malul dış siyasetten söz etmeyeceğiz. O artık her yanı dökülen haliyle ortada. Görmeyen, bilmeyen kalmadı. Rusya’yla Çin ve İran’ın arkasında durduğu Esad’ı devirmek diye tutturmuş, Amerika’yı bile savaşa zorlamaktaydık ki, olacağı hiç mi hiç yoktu. Ve zaten olmadı, olmuyor. Öyle Hollande’ın yarım ağız “olur”unu almanın da yetmediği, sallama propaganda ile hiç yürünemediği görülüyor. “Merkez ülkeyiz” demekle merkez ülke olunmuyor, “oyun kurucuyuz” demekle de oyun kurulmuyor! Güç gerekiyor. Her şeyden önce de yeterli sermaye! Vermeyince mabut neylesin Mahmut!
Davutların Ahmet Bey en iddialı olduğu dış politikadan anlamıyor da iç politikadan, içi dışı da bir yana koyalım, politikadan anlıyor mu?
Sadece Ahmet Beye has değildir, genel olarak burjuva politikanın özündedir; ama Ahmet Bey de altını çizmiştir: Politika halksız olmalıdır! Ahmet Beyin politikasında halka yer yoktur.
“HDP gerçek bir siyasi parti gibi davransın” demekte, dayatmaktadır! Ne yapacakmış HDP?
Ahmet Bey diyor ki, “HDP’nin yasal zemin üzerinde siyaset yaptığını göstermesinin vaktidir. Halkı sokağa dökmek siyasal bir yöntem değildir.” Allah Allah!
Siyasete siyaset denebilmesi ve yasallığı bakımından iki şart ileri sürüyor Ahmet Bey: Bir halk olmayacak ve iki halk zinhar sokağa çıkmayacak! Ne yapacak peki? Sandığı gidip oy verecek! “Milli irade”yi oluşturacak. Sadece sandığa giderek ama.. Bir adım daha atacaksa, o adım ancak ve ancak Doğanların Recep Beyin düzenlediği AKP mitinglerine katılmaktan ibaret olacak! O serbest. Artık sokağa çıkmadan nasıl ulaşacaksa Rabia meydanlarına! Ama katiyen ne başka mitinge katılacak ne basın açıklamasına. Ne gösteri yapacak ne Tayyip Beyinkinden farklı bir talep ve düşüncesi varsa onu ileri sürecek. Teşebbüs ederse zehirli gaz ve coptan başlayan menüye buyur edilecek!
“İmam” böyle derse “cemaat” ne eder misali AKP Grup Başkanvekili M. Elitaş daha da ileri götürüp “Vatandaşı sokağa dökmek siyaset değil, anarşizmdir, terörizmdir” buyuruyor. Anarşist ya da terörist olmamak için ille AKP sokaklarında dolaşılacak! Ya sokakları da bölüyor beyler, bir AKP sokakları oluyor bir de AKP dışı “münafıklar”ın sokakları.. Ya da AKP sokaklarında dolaşıp AKP mitinglerine katılanlar halktan sayılmıyor. Hangisi?
Beylerimizin kafalarındaki çelişmeleri bir yana bırakırsak, burjuva siyaset külliyen halkı dışlar. Halka ancak burjuvazinin peşine takılma hakkı tanınır. Halkın kendi talebi ve düşüncesi, kendi örgütü ve hareketinin olabileceği varsayım olarak bile kabullenilmez. “Demokrasi” adı takılmış burjuva aldatmacasında, halka tek bir göstermelik hak tanınır: Sandığa gidip oy atmak. Ne halktan üç beş kişinin bir araya gelip düşünmesi ve düşündüğünü yazılı ve sözlü olarak ifade etmesi, ne birkaç kişiyle daha yan yana gelip örgüt kurması ve o örgütle sokağa çıkıp gösteri falan yapması –burjuvazinin kitabında hiçbiri yoktur!
Buna tevessül etmeye görsün halk, adı hazırdır: Anarşizm, terörizm!
Sonra AKP’li beyler dönüp CHP’yi zamanın “tek particiliği” babından suçlarlar! Halka yer bırakmayan, ona sadece kendi peşine takılmaktan başka hak tanımayan AKP ve halifelerinden daha çok “tek partici”, “tek adamcı” mı olur?!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et