'Hukuk' veya 'Guguk' devleti meselesi (2)

Kirvem,
Daha düne kadar başımızın başıyken, şimdilerde de “cumhur”umuzun oylarıyla seçilmiş, dolayısıyla anayasamıza göre eriyle, dişisiyle, yaşlısıyla, genciyle, tuzu kuru veya nemlisiyle bilumum “vatandaş”larımızın hem başı, hem de “başkumandan”ı sıfatıyla minik, mütavazı “mekân”ı “Ak-saray”da mukim muhterem zatın verdiği turfanda “fetva”ya bakılırsa; içimizdeki kimi “hain”lerin yanı sıra, keza dış mihraklı çeşitli “lobi”lerin alçakça iddia ettikleri gibi “guguk devleti” değil, tam aksine hani affedersiniz amiyane deyimiyle “sapına” kadar bir “hukuk devleti”yiz elhamdülillah!
Cumhurumuzun başının verdiği bu fetvaya halkımızın ne kadarı “amenna” deyip mührünü gönülden basar bilemem, ama kendi payıma yüce Tanrı’nın huzurunda hilesiz hurdasız gerçekleri söylemem gerekirse; diyeceğim o ki, şu kıçı kırık dünyanın maazallah belki de şeytana uyup, böylece feleğini şaşırıp tersine döndüğü günün birinde, mesela bendeniz de “Affedersiniz Ermeni!” kimliğime rağmen, cumhurumuzun başlarının seçimiyle ilgili anayasamızın amir hükümlerinin tüm “şart”larını, bütün “şurt”larını yerine getiren bir “vatandaş”olarak, hani kazara da olsa kapağı “Ak-saray”a atsaydım, atabilseydim, ehh o zaman bittabii ki ülkemizin bir “guguk” devleti değil, bilakis dört dörtlük bir “hukuk” devleti olduğunu dünya âleme seslenip, bunu da alanen ilan ederdim ağparik!
Evet tekraren söylemem gerekirse, ben özüm de, mandaların söğüt dallarına yuva kurdukları, balıkların kavağa çıktıkları, develerin hendek atladıkları günün birinde bu “cennet vatan” topraklarının en yüce koltuğuna alnı ak, başı dik oturabilseydim, ülkemizin bir guguk devleti olduğunu söyleyen, daha da doğrusu bunu ima etmeyi dahi akıllarından geçiren “akil” ya da “gayri akil” herkese hadlerini bildirmeyi öncelikli bir görev bellerdim...
Çünkü aksine bir davranış sergilediğimde, bunu bizatihi kendi yüce “makam”ıma, dolayısıyla temsil ettiğim halkımıza karşı saygısızlık, hatta ihanet telakki ederdim; ki bu da özümün “fıtra”tına zaten “terso” olurdu ka yavrum!
Amma ve lakin, atalarımızın “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” diyerek kulaklarımıza küpe misali astıkları bu deyim şayet doğruysa, peki o zaman memleket sathında önce “Bismillah”la başlayıp, ardından da “İnşallah”, “Maşallah”la devam edip giden irili ufaklı bilumum “iş”lerimiz acaba gerçekten de “evrensel hukuk normları”na mı uyuyor, yoksa “laf ola beri gele” kabilinden kendi “yampiri” kuralları doğrultusunda ağır aksak, yol alıp yalpalıyor mu?
Bu hususta, “milli irade” havuzundan zerre kadar nasibini almamış, “öteki” yaftasıyla dışlanmış, hatta cumhurumuzun “çatık kaşlı” başkanınca belki de su katılmamış “hain” ler grubuna dahil bir “yurttaş”olarak, yine boyumdan büyük bir laf edip, şunu “aççık seççik” ilanen arz edoorum ki, lafla yürütmeye çalıştığımız “adalet” teknesi, ne yazık ki giderek daha fazla su aloor, guguk devletine doğru sürüklenoor zo!
Öyleyse?
Öyleyse önce geçmiş yılınız “mübarek”, yenisi, cemi cümlemiz için “hayırlara vesile” olsun; sonra da “hukuk” devleti miyiz, yoksa “guguk” mu, bunu yine tartışalım Kirvem!

Evrensel'i Takip Et